Yarın (14 Ekim 2015 Çarşamba) müslüman aleminin kutsal günü Hicri Yılbaşı.Hicri Yılbaşı ayrıca Muharrem ayının başlangıcı oluyor.
HİCRİ YILBAŞI MÜSLÜMANLAR İÇİN MİLAT
Müslümanlar için bir dönüm noktası olan hicret, tarihte yeni bir sayfa açmıştır. Hz. Ömer’in halifeliği döneminde hicretin gerçekleştiği gün, Hz. Ali’nin teklifiyle hicrî takvimin başlangıcı sayılmıştır. O günden itibaren de İslam âleminde 1 Muharrem hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul görmüştür.
Müslümanlar için bir milat olan hicret; Allah’a ve O’nun Kutlu Elçisi Rahmet Peygamberine gönülden bağlılığın bir ifadesi; hakka, hakikate, ilme, irfana ve medeniyete yapılan yolculuktur.
Hicret, Allah rızası için; anadan, babadan, evlattan, yardan, diyardan, maldan, mülkten hatta candan vazgeçmenin ibretli ve meşakkatli bir öyküsü; Yüce dinimizin rahmet yüklü mesajlarını bütün insanlığa ulaştırmak için çıkılan kutlu yolculuğun adıdır. Öyle ki tebliğ hicreti doğurmuş, hicret ise tebliği yoğurmuştur. Kısaca hicret Müslümanlar için bir milattır.
Hicret, Allah yolunda fedakârlığın, yardımlaşmanın kardeşliğin zirvesidir..
AŞURE GÜNÜ NEDİR?
Aşure… Muharrem ayının onuncu günü...Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki: “Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Allah’ın değer verdiği ay olan Muharrem ayında tutulan aşure orucudur…” (Müslim, “Sıyâm”, 202)
“Aşure günü orucunun, bir önceki yılın günahlarına keffaret olmasını Allah’tan umarım.” (Tirmizî, “Savm”, 48)
Hazreti Aişe (r.ah) İslâm öncesinde, Mekke halkının oruç tutmakta olduğu aşure gününde peygamberimizin de oruç tuttuğunu bildirmekte... Allah Rasulü Medine’ye hicret ettikten sonra da bu orucu tutmuş ve müminlere de onuncu günü ile birlikte, bir gün öncesi veya sonrası ile oruçlu olmalarını tavsiye etmiş... (Ahmed b. Hanbel, VI, 244)
Aşurenin içinde yer aldığı Muharrem ayı da, aynı zamanda Hz. Peygamber (sav)’in torunu Hz. Hüseyin’in ve çoğu Ehl-i Beyt mensubu 70’den fazla insanın siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela’da şehid edilmesi nedeniyle Müslümanların ortak hafızasında büyük bir acının tarihidir. Kerbela’da acımasızca şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşları, bu hadisedeki asil duruşu ve haksızlıkla karşısındaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahkûm edilmiştir.
Aşure paylaşmanın, dayanışmanın, birlikteliğin ve sevginin ifadesi, bolluk ve bereketin simgesidir. Aşurenin bu mecazî anlamı toplumumuz için bugün her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Milletimiz, asırlardır sürdürdüğü gelenekle bugün de; “farklılıkların ahenk içindeki ortak tada katkı sağlamaları”, “birlik” gibi kültürümüzün özünde hep var olan güzellikleri devam ettirme bilinci ile birbirinden farklı tatları aynı kazanda kaynatıp, aşure aşı yapmaya, birlikte yaşamanın sembolünü tadarken muhabbeti paylaşmaya devam etmektedir.
MUHARREM AYININ FAZİLETİ
Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın adı ile Hayatın bütün safhasında olduğu gibi takvim safhasında da İslâm'ın belli bir tanzimi söz konusudur ve bu da dinin bütün esasları gibi vahiy ve nakle dayanmaktadır. Gerek âyet-i kerîmeler ve gerekse hadîs-i şerîflerin izahı ile İslâmi takvim ve ayların tayini açıklığa kavuşturulmuş ve İslâm'ın ana rükunlarından olan Oruç, Hac ve Zekat gibi ibadetler bu takvime bağlı kılınmıştır.
"Allâh-u Te'âlâ katında gökleri ve yeri yarattığı günden bu yana ayların sayısı on ikidir. Bu on iki aydan dördü (Receb-i Şerif, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayları) haram aylardır." (Tevbe Sûresi:36)
Hazreti Ebu Bekir (Radıyallâhu Anh)'ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz ki zaman, dönüp dolaşıp Allâh-u Te'âlâ'nın gökleri ve yeri yarattığı gündeki halini almıştır. Sene on iki aydır. Bu on iki aydan dördü haramdır ki, üçü peş peşedir. Bunlar, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem'dir. Tek olan ay ise Cemadiyel Ahir ile Şaban arasındaki Mudar'ın (torunları olan Kureyş kabilesinin tazim ettiği) Receb-i Şerif ayıdır." (Buhari, Bedül Halk:2 No:3197; Müslim, Kasame:29; Ebu Davud No:1947; Ahmed İbn-i Hanbel, el-Müsned: 5/37; Beyhaki, Fedailül Evkat, No:1)
Muharrem ayı, âyet-i kerîme ile işaret edilen ve hadîs-i şerîfle de belirtilen dört haram aydan birisi ve İslâmi takvimin de ilk ayıdır. Muharrem ayı, kendisinde tutulan orucun ve yapılacak bir takım ibadetlerin özellikle teşvik edildiği aylardandır.
Hazreti Ebu Hureyre (Radıyallâhu Anh)'dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Ramazan ayının orucundan sonra en faziletli oruç Allâh-u Te'âlâ'nın ayı olan Muharrem ayındaki oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz ise gece yarısı kılınan teheccüd namazıdır." (Müslim, Sıyam:202; Ebu Davud, Savm:55; Tirmizi, Salât:324; Nesâî; Kıyamul Leyl:7)
Hadîs-i şerîfte Muharrem ayına Allâh-u Te'âlâ'nın ayı denilmesi, bu ayın şerefine işarettir. O yüzden bu ayda nafile ibadetlere ve oruçlara daha ziyade yönelmemiz lazımdır. Ayrıca bu ay içinde Hicri Yılbaşı ve Aşura Günü gibi önemli iki gün bulunmaktadır. Allâh-u Te'âlâ bu ayı ve içinde bulunan bu mübarek günleri en güzel şekilde idrak edip ihya edebilmeyi nasip eylesi (Âmin)
Âlimlerin görüşüne göre ibadetle geçirilmesi müstehap olan geceler on dört tanedir ki bunlardan bir kısmı da Muharrem ayının içindedirler.
Bu geceler Şunlardır:
1- Muharrem ayının ilk gecesi,
2- Muharrem ayının onuncu gecesi (Aşura gecesi),
3- Receb-i Şerif ayının ilk gecesi
4- Receb-i Şerif ayının orta gecesi (on beşinci gecesi),
5- Receb-i Şerif ayının yirmi yedinci gecesi (Mirac Gecesi)
6- Şaban-i Şerif ayının orta gecesi (on beşinci gecesi, yani Beraat Gecesi),
7- Ramazan-ı Şerif bayramı gecesi
8- Arefe gecesi (Zilhicce ayının dokuzuncu gecesi)
9- Kurban bayramı gecesi (Zilhicce ayının onuncu gecesi),
10- Ramazan-ı Şerif ayının yirmi birinci gecesi
11- Ramazan-ı Şerif ayının yirmi üçüncü gecesi
12- Ramazan-ı Şerif ayının yirmi beşinci gecesi
13- Ramazan-ı Şerif ayının yirmi yedinci gecesi
14- Ramazn-ı Şerif ayının yirmi dokuzuncu gecesi. (Abdulkadir-i Geylani, el-Gunye: 1/327)
Yine yedi gün vardır ki, bu günleri devamlı ibadetle geçirmek müstehap sayılmıştır.
Bu yedi gün şunlardır:
1- Arefe günü (Zilhicce ayının dokuzuncu günü),
2- Aşura günü (Muharrem ayının onuncu günü),
3- Şaban-i Şerif ayının on beşinci günü,
6- Kurban bayramı günü (Zilhicce ayının onuncu günü),
7- Teşrik günleri (Kurban bayramında teşrik tekbirleri getirilen günler), (Abdulkadir-i Geylani, el-Gunye: 1/328)
Senenin ilk ayı olan Muharrem ayında kendimizi yenilemeli, eski yılda işlediğimiz günahlar için tevbe etmeli, yeni yılda daha güzel ameller işlemek için de kendimizi motive etmeliyiz.
MUHARREM AYINDA TUTULACAK ORUÇLAR
Hazret Ali (Radıyallâhu anh)'dan rivayet edilmiştir:
Bir adam Hazreti Ali (Radıyalâhu anh)'a gelerek ona: "Ramazan-ı Şerif ayından sonra hangi ayda oruç tutmamı tavsiye edersiniz?" diye sorar.
Bunun üzerine Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh) şu cevabı verir:
"Ben bu soruyu Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimize soran kimseye rastlamıştım. Nihayet bir adam sordu. O zaman bende yanlarında idim. Dedi ki:
'Ey Allâh'ın Rasûlü! Ramazan-ı Şerif ayından sonra hangi ayda oruç tutmamı tavsiye edersiniz?"
Bu soru üzerine Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz:
'Ramazn-ı Şerif dışında da oruç tutmak istersen Muharrem ayında tut. Çünkü o (Muharrem ayı), Allâh-u Te'âlâ'nın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, Allâh-u Te'âlâ o günde bir kavmin günahlarını affetti, bir başka kavmin günahını da affedecektir' diye buyurdular." (Tirmizi, Savm:40)
MUHARREM AYININ İLK GÜNÜ ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ
Hazreti İbn-i Abbas (Radıyallâhu Anhüma)'dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
"Her kim Zilhicce ayının son gününde ve Muharrem ayının ilk gününde oruç tutarsa o kimse, geçmiş seneyi oruçla tamamlamış ve gelecek seneye oruçla başlamış olur. Allâh-u Te'âlâ tutmuş olduğu bu orucu, elli senelik günahına keffaret kılar (tutmuş olduğu bu oruç sebebi ile elli senelik günahı bağışlanır.)" (Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316; Abdurrahman b. Yusuf, İmadül İslâm:386)
MUHARREM AYINDA PERŞEMBE, CUMA VE CUMARTESİ GÜNLERİ ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ
Hazreti İbn-i Abbas (Radıyallâhu Anhüma)'dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
"Her kim, herhangi bir haram ay içinde Perşembe, Cuma ve Cumartesi günü olmak üzere üç günü (peşpeşe) oruçlu geçirirse, kendisine (bu oruç karşılığında) iki sene, (diğer bir rivayette) yedi yüz sene (diğer bir rivayette de) dokuz yüz sene (nafile ibadet) sevabı verilir." (Taberani, el-Evsat:1810, 2/468; Deylemi, Müsnedül Firdevs: 5696, 4/66; Abdülkadir-i Geylani, el-Gunye: 1/325, Suyuti, ed-Dürrül Mensur: 4/185; İmam-ı Gazali, İhyau Ulumi'd Din: 1/281; Ali el Mütteki, Kenzul Ummal: 24173, 8/561; Heysemi, Mecmaüz Zevaid:3/191) Hazreti Enes (Radıyallâhu Anh)'dan rivayet edilmiştir:
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz buyurdu ki:
"Her kim Muharrem ayında Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri olmak üzere üç günü (peş peşe) oruçlu olarak geçirirse, o kimseye dokuz yüz sene (nafile) ibadet etmiş sevabı yazılır." (Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/156)