Havaların hızla soğuduğu, sık sık sıcaklık değişimlerinin yaşandığı içinde bulunduğumuz günler, soğuk algınlığı, nezle ve gribe de davetiye çıkarıyor. Bugünlerde insanların bu hastalıklardan korunmak için ilk başvurdukları yöntem ise bitki çayları. Şifaları bitkilerin tek tek ya da karışımlar halinde demlenerek en çok tüketildiği günleri yaşıyoruz. Soğuk havalar bitki çaylarına rağbeti artırırken, aktarlarda en çok zencefil, zerdeçal, tarçın, ıhlamur, adaçayı gibi şifalı bitkiler ile çeşitli bitkilerin bir araya getirildiği karışımlar satılıyor. Ancak, bu işin ehli olmuş aktarlar, şifalı bitkilerin sayılamayacak kadar çok yararının yanında, içerikleri nedeniyle çeşitli hastalıklarla ilgili zararları da olabileceği, dolayısıyla bilinçli kullanılması gerektiği konusunda vatandaşları uyarıyor.
"Hasta olmadan önce bitki çayı içmek gerekir"
Mersin’in en işlek caddelerinden Silifke Caddesi üzerinde 42 yıldır baharatçılık yapan Mahmut Karadayı, bitki çaylarının faydaları ve nasıl tüketilmesi gerektiği konusunda İHA muhabirine açıklama yaptı. Havaların soğumaya başlamasıyla birlikte işlerin biraz arttığını söyleyen Karadayı, önümüzdeki günlerde daha fazla rağbetin artacağını beklediklerini dile getirdi. Kimsenin hasta olmasını istemediğini vurgulayan Karadayı, “Bize de vatandaşlar hasta olup gelmesinler. Biz bir şeyler satalım diye insanlar hasta olsun demek çok yanlış. Ancak hayat bu insanlar hasta oluyor. Bundan da korunmak için hasta olmadan önce gelip bunları kullanmada fayda var. Hasta olduktan sonra gelmenin bir manası da yok. Ama bizde tam tersi. Hasta olduktan sonra vatandaşlar geliyor. Vakitte biraz geçmiş oluyor ve tedavi uzun sürüyor. Ancak yine de genelde vatandaşların kimyasal değil de bitkisel ürünler rağmen göstermeleri daha iyi olur. İnsanlar biraz doğaya dönsünler, doğayı görsünler. Bizde doğmuşuz ve her şey de bizim için doğmuştur. Bize lazım olan her şey doğada var. Bunu kullanırlarsa hem kendileri fayda görür hem ülkemiz fayda görür çünkü bunlar yerli mallarımızdır. Burada kimse zarar etmez. Burada her şey doğaldır, natüreldir” diye konuştu.
Kışın insanların daha çok bitki çaylarına yöneldiğini kaydeden Karadayı, “Ihlamur, zencefil, tarçın, zerdeçal, karanfil, papatya, ısırgan gibi bitkilere daha çok rağbet ediliyor. Tabi çeşit çok. Çünkü şifalı bitki olarak aşağı yukarı benim bildiğim bin 641 şifalı bitki var. Bunların hepsinden faydalanmak lazım. Şifalı bitkiler de hastalıklara göre içilmesi gerekir. Yani akciğerler ayrı bir bitkiye, karaciğerler ayrı bir bitkiye ihtiyacı vardır. Hastalıklar farklı farklı bitkilerde farklı farklı oluyor. Birde bir bitkiden bir ilaç olmuyor. Tıbbi ilaçların içinde farklı maddeler var. Bunda da aynı. Ne kadar çeşidimiz bol olursa ilaç o kadar güzel olur. Yani burada millet bir ıhlamur veya bir papatya almak yerine 4-5 çeşit bitki alıp kaynatırsa bir elin nesi iki elin sesi sözü gibi daha faydalı olur. Bir yemek yaparken de bir sürü şeyi karıştırırsınız. Çeşit ne kadar bol olursa o kadar faydalı olur” şeklinde konuştu.
Şu anda 36 çeşit bitkiyi karıştırarak bir karışım hazırlayabildiğini belirten Karadayı, “Çocuğu olmayanlara daha çeşitlisi bol, öksürüğü olanlara daha başka, karaciğer hastalığı olanlara daha başka karışımlar yapıyorum. Mesela akciğerin benim şu ana kadar keşfettim fayda veren 19 bitki, 4 bitkisel sakız var yani 23 çeşit. Bunlar gerçekten fayda sağlıyor. Karaciğere fayda sağlayan 16 bitki var. Tıbbı ilaçların yan etkileri en çok karaciğer ve mideyi etkiliyor. Onun için doğal şeyler daha iyidir diyoruz. Doğal şeyleri aç karnına da insanlar içebiliyor. Bir tıbbi ilacı aç karnına içemezsiniz. Bu konuda da milleti bir nebze bilgimiz dahilinde aydınlatmaya çalışıyoruz. Doğruyu söylemek bizim hakkımız. Vatandaşın da bilgili olması lazım. Vatandaş da her denilen şeyle koşmasınlar. Televizyonlarda hergün bir şey çıkıyor. Vatandaşları uyarıyorum. Her zaman bir şey çıkıyor ama onlar kısa süreli sonra bir işe yaramıyor. Bunlar hep abartılı şeyler” şeklinde konuştu.
"Faydalı bitkilerin yanında zehirli bitkiler de var"
Bazen klasiğin dışına çıkmak, arayışta olmak da gerektiğinin altını çizen Karadayı, “Bu işin ehlini bulsunlar. Ben bu işi 40 yıldan fazladır yapıyorum. Benim bile çok bilmediğim şeyler var. Çok iyi bilsem bile bir bilene soruyorum ve araştırıyorum. Yaptığım karışımların yan etkileri var mı, uzun kullanmada bir sıkıntı çıkarır mı, zehirli bitki hansidir. Şimdi bir sürüde de zehirli bitki var. Bunların satışı zaten yasak ama vatandaşlarda bilmesi gerekiyor. Bazen vatandaş gelip zehirli bir bitki soruyor bana. Ne yapacağını sorduğumda içeceğim diyor. Kendisine zehirli olduğunu, içtiği zaman zehirleneceğini, uzun süreli içtiğinde hayatını kaybedeceğini söylüyorum. Vatandaşlar kulaktan dolma bilgilerler bazen zehirli bitkiler alabiliyor. Çünkü her şey paraya dönüşmüş durumda. Bu konuda artık insanlık filanda bitmiş, ben vereyim de gerisi ne olursa olsun mantığı yürütüyorlar. Ben buna karşıyım. Vatandaşları bu konuda sürekli uyarıyorum” ifadelerini kullandı.
"Hazır çekilmiş bitkilerin yüzde 90’ı katkılı"
Bitki çaylarının fiyatlarıyla ilgili de bilgi veren Karadayı, “Bu sene zam olmadı. Duyuyorum İstanbul’da ıhlamur, ekinezya 250 lira. Tabi bunlar abartılı fiyatlar. Biz 150 liraya satıyoruz. Tarçın 40-50 arasında. Zerdeçal 30-50 arasında. Vatandaşlar birde bunların çekilmişine çok itibar etmesinler. Eğer gözünün önünde baharatçı çekiyorsa sorun yok ama hazırsa yüzde 90’ı katkılı. Tarçında fındık kabuğu, karabiberde hayıt tohumu, köfte, zencefilde mısır, nohut unu, zerdeçalda başka bir şey, kimyonda kişniş, naneye yonca, ot katıyorlar. Ben burada kimyon çekiyorum adam da bana çekilmiş kimyon getiriyor. Benim çektiğim orijinal kimyon ile başkasının getirdiği kimyon arasında dağlar kadar fark var. Çünkü kimyon çekmiyorlar. Bu konuda vatandaşları uyarıyorum. Gözü önünde çektirsinler. İyi tarçının kilosu 25-30 lira arasında. Çekilmişine 12 lira istiyorlar. Demek ki burada bir hile var. Çünkü dövdüm mü fiyatlar daha da artması gerekiyor ki beni kurtarsın. Yeşil çay konusun da vatandaş uyanık olsun. Her görülen yeşil çay, yeşil çay değil. Asıl Çin meseli çaylar var. Bunlar top toptur, uzun uzun değildir. Gerçek yeşil çayın kilosu da 60 lira civarında olur. Naneye yonca, ot katıyorlar. Vatandaş da bu yüzden akıllı olsun, irdelesin, sorsun, soruştursun.