Ahmet Ertuğrul, Başbakanı Padişaha benzetti.

CHP Karaman İl Başkanı Ahmet Ertuğrul, 23 Nisan bayramı kutlamasında hükümeti eleştirdi.

 Cumhuriyet Halk Partisi Karaman il teşkilatı 23 Nisan Bayramı dolayısıyla Atatürk Parkında anıta çelenk koyarak bayramı kutladı. Programda konuşan CHP Karaman il başkanı Ahmet Ertuğrul, hükümetin tavrını eleştirerek Başbakan Erdoğanʹı Padişaha benzetti.

Başbakan Erdoğanʹın söylediği her sözün TBMMʹde kanun olarak geçtiğini belirten Ahmet Ertuğrul; "Günümüzde, Ülkemizin geldiği son durumda ise, TBMMʹnde çoğunluğa sahip İktidar parti lideri, sadece, yürütmeyi oluşturan hükümetin Başbakanı değil. Dudaklarından dökülen her söz, TBMMʹnce kanun kabul edilmektedir. Bu dönemde, İktidarın ve idarenin uygulamaları TBMM denetiminin dışında kalmıştır. Şu anda Türkiye gündeminde olan Anayasa değişikliği ile yapılmak istenilen ise Yargı denetimini etkisiz hale getirip, iktidarı ve parti liderini kontrolsüz bir güç haline getirmektir." dedi.

CHP Karaman İl Başkanı Ahmet Ertuğrul basın açıklamasında şunları söyledi; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıʹnın halkımızla beraber kutlanmasına her zamankinden fazla ihtiyaç vardır. Demokrasiye, tam bağımsızlığa, insan haklarına, barışa ve özgürlüğe olan inancımızı güçlü sesimizle alanlarda duyuracağız.

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN dediği gibi;ʹʹBütün cihan bilmelidir ki, artık bu milletin başında hiç bir kuvvet yoktur, hiç bir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.ʹʹ
23 Nisan, kurtuluş ve bağımsızlık savaşının milli bir meclis yönetiminde kazanılması mucizesidir.23 Nisan, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun tescilidir.
23 Nisan Ulusal tarihimizde büyük bir dönüm noktası ve Türk ulusunun kendi bağımsızlığını eline aldığı gündür. Egemenliğin kayıtsız, koşulsuz ulusa ait olduğu bu yeni yönetim biçimi, Türkiye Cumhuriyetiʹne yurttaşlık bağı ile bağlı olan herkese birey olma olanağı sağlamış ve bunun sorumluluğunu da yüklemiştir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı egemenliğin ilan edildiği ve Büyük Önderimiz Atatürk’ün çocuklarımıza ve hatta dünya çocuklarına armağan ettiği tek çocuk bayramıdır.
Ne yazık ki geldiğimiz bugünde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın, Ulusal Egemenlik kısmı, millet iradesini temsil eden Milletvekillerimizin tutukluluğu nedeniyle demir parmaklar ardında kalmıştır.
23 Nisan 1920ʹ de, düştüğü tehlikeli durumdan vatanı kurtarmaktan başka düşüncesi olmayan, bu bir avuç vatansever tarafından kurulan Ulusal Meclisimiz, Ulusumuzun geçirdiği o ʹolmak ya da olmamakʹ arasındaki tarihsel gerilim sürecinde başarı ile işlevini yerine getirmiştir. TBMM, o dönemde öncelikle Vatanʹın düşman işgalinden kurtarılmasının önderliğini yapmış. 600 yıllık Osmanlı Devlet geleneği olan İstanbul Hükümetinin göze alamadığı Milli Mücadeleyi, arkasındaki halk gücüne dayanarak göze almış ve başarmıştır. TBMMʹ ne bu mücadele gücünü veren arkasındaki millet desteğidir. TBMMʹ nin, ülkeyi, birçok işbirlikçi hainlere rağmen mücadele ederek düşman işgalinden kurtarmıştır. Büyük Zaferden hemen sonra, savaşın, galibi olarak yapılan görüşmeler sonucu Bağımsızlık ve Egemenliğimizin bütün dünyaca tanınması anlamına gelen Lozan Barış Anlaşması imzalanmıştır. Sıra halkın egemenliği olan Cumhuriyetiʹ nin kurulması gelmiştir. Büyük bir coşku ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmasına karar verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonrada, bu yeni kurulan Türk Devletini, çağdaş bir ülkenin standartlarına getirecek devrim yasalarını çıkartmıştır.
TBMM bu dönemde bütün ulusa, Atatürk ilkelerini ve devrimci ruhu yansıtmıştır. Bütün ülke ve millet adeta bu yolda seferber olmuştur. Eğitimden hukuka, kılık kıyafetten kültür ve sanata kadar her alanda atılım ve devrimler gerçekleştirilmiştir. TBMM, bu geçen süre içerisinde pek çok güçlüklere rağmen tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmiş ve Türk Ulusu ile birlikte, ATATÜRK İlke ve Devrimlerini, Cumhuriyetin temel niteliklerini özümsemişti TBMM geçirdiği bu çetin dönemde bile, içerisinde muhalefetin oluşabildiği, demokrasinin gereği olan denetim ve tartışma zemininin yeşertildiği, Çok Partili Dönemin tohumlarının atıldığı bir demokratik iklim oluşturmuştur. Bütün Modern Demokrasilerde olduğu gibi bizim rejimimizin de temeli olan Kuvvetler Ayrılığı ilkesine göre Yasama-Yürütme-Yargı birbirinden bağımsız ve birbirini denetleyen erklerdir. Yasama erkini oluşturan Meclisler, halkın seçtiği üyelerden meydana gelmeli ve halkın bütün kesimlerini temsil etmelidir. Ancak bu şekilde halkın kendi kendini yönetmesi sağlanmış olacaktır. Çok partili döneme geçildikten sonra Parlamenter sistem, başlangıcından itibaren Parti liderinin sultası sonucu gerçek denetim ve yasama işlevini zaman zaman yitirmiştir. Günümüzde, Ülkemizin geldiği son durumda ise, TBMMʹnde çoğunluğa sahip İktidar parti lideri, sadece, yürütmeyi oluşturan hükümetin Başbakanı değil. Dudaklarından dökülen her söz, TBMMʹnce kanun kabul edilmektedir. Bu dönemde, İktidarın ve idarenin uygulamaları TBMM denetiminin dışında kalmıştır. Şu anda Türkiye gündeminde olan Anayasa değişikliği ile yapılmak istenilen ise Yargı denetimini etkisiz hale getirip, iktidarı ve parti liderini kontrolsüz bir güç haline getirmektir. Böyle bir rejimin sadece adı Cumhuriyet kalacaktır. Günümüzde Seçimlerde uygulanan seçim barajları nedeniyle, ülkedeki eğilimler tam olarak mecliste temsil edilememiş ve alınan oy oranının çok üzerinde TBMMʹ inde Milletvekili çoğunluğu getirmiştir. Bu nedenle halkın çoğunluğunu temsil etmeyen, ancak TBMMʹnde ekseriyete sahip İktidar ortaya çıkmıştır. Yasama denetimini etkisiz hale getiren İktidar, Yargı denetiminden de kurtulmayı kendisine hedef almıştır. Bunun için yargı denetiminden kurtulmak için kendi yargısını, kendi Mahkemesini, kendi hâkimini kendisinin seçebileceği bir düzenleme getirmek istemektedir. Bu Ülkede barış ortamını en çok isteyen bizleriz kapalı kapılar ardında terör örgütü ile yapılan görüşmeler verilen ödünlerden halkımızın ve hatta TBMM nin haberi ve bilgisi yoktur burada da meclis iradesi yok sayılmaktadır, bizler Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayanlar hepimiz kardeşiz ve kardeş kalmaya devam edeceğiz.  
Bugünü bayram olarak kutlayan geleceğimizin garantisi sevgili çocuklarımız, sizlere daha aydınlık daha çağdaş bir ülke bırakmaya söz veriyoruz. Bu bizim sizlere ve bu ulusa, bu vatana karşı olan sorumluluğumuzdur. Bu sorumluluğumuzun bilincinde, var gücümüzle çalışacağız. Sizlerde sizden sonraki kuşaklara devraldığınızdan daha çağdaş ve daha aydınlık bir ülke bırakmak için çalışmalısınız. Bu ancak, kendinizi, çağdaş bilimle donanmış, kültürlü, hür bir fert olarak yetiştirmenize bağlıdır. Demokrasinin sadece fert olma bilincine erişmiş toplumlarda yaşayacağı unutulmamalıdır. Başta çocuklarımız olmak üzere Tüm halkımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlar, nice bayramlar dileriz.







Siyaset Haberleri