MTSO Başkanı Aşut, 2017 yılının son basın toplantısında, odanın bir yıl boyunca gerçekleştirdiği ulusal ve uluslararası çalışmaları değerlendirdi. MTSO’da gerçekleştirilen toplantıda, Yönetim Kurulu Üyeleri Hakan Sefa Çakır, Fuad Budur ve Ekrem Sağlam da Aşut’a eşlik etti.
Toplantıda, MTSO’nun sadece Mersin’in değil, Türkiye’nin de en önemli ve etkin sivil toplum kuruluşlarının başında geldiğini vurgulayan Aşut, oda olarak 2017 yılında da projelerinin takibine devam ettiklerini, kentin ekonomik konularının yanı sıra sosyal gelişiminde de en etkili kurum olduğunu söyledi.
“ASCAME İnovasyon ve Bilgi-İletişim Teknolojileri Komisyonu Başkanlığına seçildik”
MTSO’nun, Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’ne (ASCAME) 2007’de üye olduğunu anımsatan Aşut, bu süreçte Sanayi Komisyonu ve Lojistik Komisyonu Başkanlıklarının ardından, son yapılan ASCAME Genel Kurulu’nda tüm üyelerin oyu ile ASCAME İnovasyon ve Bilgi-İletişim Teknolojileri Komisyonu Başkanlığına seçildiklerini ifade etti. Aşut, “Bu komisyon birkaç yıl önce bizim önerimizle kurulmuştu ve bugün MTSO artık ‘ACAME İnovasyon ve ICT Komisyonu’ başkanıdır. 23 ülke, 300’den fazla üye oda var ama sadece 17 komisyon var. 300 üye içinde bu 17 komisyondan birinin başkanlığını alabilmek odamızın bir başarısıdır. Bu, yıllardır oluşturduğumuz uluslararası imaj ve lobi gücüdür. Bu yeni komisyon başkanlığı, Mersin olarak, yüksek teknolojiyi ekonomiye entegre çabamızın da önemli bir destekçisi olacaktır. Dünyayı bu anlamda daha da yakından takip edeceğiz” diye konuştu.
Yıl boyunca ulusal ve uluslararası alanda aldıkları ödüller ve gerçekleştirdikleri projeleri anlatan Aşut, ihracat odaklı çalışmalarına da devam ettiklerini, bu çerçevede Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan MENA ülke temsilcileriyle ikili görüşmeler yaptıklarını ve somut sonuçlarını almaya başladıklarını dile getirdi. Aşut, ayrıca Latin Amerika açılımlarına devam ettiklerini, Mayıs ayında Güney Afrika ile ticareti geliştirmek adına işbirliği protokolü imzaladıklarını, Rusya ve Çin ile de çalışmalar gerçekleştirdiklerini kaydetti.
“Kentimizin rekabet ve yatırım avantajlarını ön saflara taşımak 2018’de de amacımız olacak”
MTSO’nun Mersin’e hedef belirleyen oda olduğuna vurgu yapan Aşut, ortaya konan çabalarla Mersin’in artık sadece bölgesinin değil, Türkiye’nin bir şeyler beklediği bir kent haline geldiğini belirtti. MTSO’nun 2018 yılı iş planını hazırlarken bu beklentileri göz önünde bulundurduklarını dile getiren Aşut, “ABD bu hafta yeni Ulusal Güvenlik Belgesini açıkladı. ABD, ‘Başkasına, özellikle tehdit ülkelere teknoloji satmayacağız, paylaşmayacağız’ diyor. Yani, artık hazır bir şey yok. Yüksek teknolojide ihtiyacımızı kendimiz üretmek zorundayız. Bunun bir ulusal güvenlik ve gerçek anlamda bir beka konusu olduğunu anlamalıyız. Bu noktada bizim uzun süredir vurguladığımız Endüstri 4.0 ve teknoloji odaklı üretim konusu daha da önem kazanıyor. Bakanlarımızın son ziyaretlerinde verdikleri 5 müjde ise bizlerin bu konuda yürütmek istediği çalışmaları çok sağlam bir zemin hazırlıyor. Bizler 2018 yılında da vizyonumuzun ve büyüklüğümüzün gereği ne ise onu yapmaya devam edeceğiz. Başta üyelerimize daha iyi hizmet sunmak, kentimizin rekabet ve yatırım avantajlarını ön saflara taşımak 2018’de de amacımız olacaktır” şeklinde konuştu.
“Büyüme rakamlarında 2015’e göre büyük tırmanış yok ama 2016’ya göre yükseliş var”
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Aşut, büyüme rakamları ve sahaya yansıması ile 2018 yılı beklentilerine ilişkin bir soru üzerine, Türk iş dünyasının bir 15 Temmuz sıkıntısı yaşadığını ve çok kötü bir düşüşü olduğunu söyledi. O düşüş de değerlendirildiğinde Türkiye’nin büyüme rakamlarında yüzde 11’i bulduğuna dikkat çeken Aşut, şöyle devam etti: “2015’te iyi bir pozisyondaydık, 2016’da kötü bir pozisyona geldik ve oradan yukarıya doğru tırmanışımız 2017 yılında oldu. Bu rakamı değerlendirdiğimiz zaman, 2015’e göre büyük tırmanış yok ama 2016’ya göre yükseliş var. Yatırımlarda oldukça iyi bir pozisyonda devam ediyoruz ama bizim en büyük sorunumuz eğitim. Bunu çözemediğimizde en son ABD’nin yaptığı güvenlik strateji belgesinde net olarak şunu vurguluyor; ‘Biz size ürün satmayacağız. Siz bizin mandamız olursanız, güdümümüzde olursanız o zaman size teknoloji de veririz, zamanı geçmiş teknolojiler veririz’ diyor. Bu çerçevede biz eğitim ve mesleki eğitimde çok geride kaldık. Onu tamamlayamayınca biz Endüstri 4.0 içinde olsak da buradan tırmanıp bir yerlere gelemeyiz. Bunun için eğitimimizi gözden geçirmeliyiz.”
“Artık işadamları dışarıdaki işlerini kovalamalı”
“Gerçekten sıkıntılı bir süreçteyiz. Üretimde rakamları yukarı çekmeye çalışıyoruz” diyen Aşut, büyümenin sahaya yansıyıp yansımadığını ise şöyle değerlendirdi: “Bazı rakamlar dönem dönem, ay ay yukarı çıkıyor, sonra uzun süre 2-3 ay aşağı iniyor. Bunun tek sebebi etrafımızdaki sıkıntılı bölgeyi, komşularımızla ilişkimizi iyi pozisyona getirmemiz lazım. Cumhurbaşkanımızın son Doğu Afrika atağı bunun için önemliydi. Yanımızdakilerle bu işi çözemeyeceğiz gibi görünüyor, çünkü ABD’nin kontrolündeki Irak, Suriye var. Buralarla olayı çözemezsek malımızı nasıl götüreceğiz? Katar’a uygulanan ambargo var. Katar’ı kullanabilen bir tek biz varız. Uçakla malı indirebiliyorsak indiriyoruz. Öte yandan, Rusya’nın kuralları var. Domatesi keyfine almamazlık yapmıyor, kendi üreticisini korumaya çalışıyor. Bizim daha çok hareket edip, etrafımıza kendimizi doğru anlatarak mutabakat sağlayıp barış içinde götürmemiz gerekiyor. Sahada dönem dönem tırmanışları görüyoruz, dönem dönem aşağılara doğru gidiyor ama yatırım imkanlarına bakınca devlet 15 Temmuz’un ardındaki sıkıntılı süreci görünce birçok teşvik koydu. İstihdam teşvikleri önemliydi. Son günlerde vergi teşvikleri var. Devlet elinden gelen her şeyi yapıyor. Bizim de artık iş adamları olarak dışarıda işlerimizi kovalamamız lazım. Yakın çevremizde artık iş yok. Şu anda biz problemli olan bölgelerdeyiz, oralı, mevcut yerleri kaybetmeden başka yerlere tırmanmalıyız.”
“2018’de öncelik çevre ülkelerle ilişkileri iyi pozisyona getirmek olmalı”
Aşut, devletin verdiği teşviklerin 2018’de Türkiye’yi belli bir şekilde götüreceğini, ancak devletin iş dünyasına balık vermek yerine balık tutmayı öğretmesi gerektiğinin altını çizdi. Devletin verdiği desteklerin iş dünyası tırmanırken arkadan devamlı takoz olarak konulduğunu vurgulayan Aşut, şöyle devam etti: “Böylece bizim geri kaymamız önlendi. Bizim şirketler, işletmeler olarak tekrar kendimizi çek etmemiz, yapmadığımız, eksik veya yanlış yaptığımız ne varsa onları gözden geçirip ileriye doğru tırmanmamız lazım. Kamuoyu araştırmalarında artık ekonomi ilk sırada çıkmaya başladı. 2018’de hükümet de istişare ve bu tür konulara çok önem verdiği için ekonomiyi ön plana koyup daha iyi pozisyona getirmeye çalışacak. Ama öncelik çevre ülkelerle ilişkileri iyi pozisyona getirmek olmalı. Biz onlarla mücadele ederken, başkaları başka yerlerden pastayı topluyor. Avrupa, ticaretimizin yüzde 45’ini alıyor. Mersin olarak bu bölgeyi göz ardı etmememiz lazım. Son günlerde Hollanda’nın, Danimarka’nın, Almanya’nın çıkışları var. Onlar da bu işin farkındalar. İtalya ile Çin arasında en büyük istikrarlı üreticiyiz biz. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. Bir işadamı olarak, 2018 için 5’inci, 6’ıncı ayından sonra yukarı tırmanışlar olacağını hissediyorum.”
“Büyümeyi yüzde 11 yerine yüzde 18-19’a çıkarabilirsek cebimize dönmeye başlayacak”
Türkiye’nin 2016 yılındaki büyümesinin sıfır olduğuna işaret eden Aşut, bu yılki yüzde 11’lik büyüme göz önüne alındığında, iki yılın ortalamasının yüzde 5,5 olduğunu belirterek, “Bu yüzde 5,5’lik büyüme iyi bir büyüme olarak görülüyor, çünkü geçen yıl sıfırdınız. Çok aşağılardaydık. Dolayısıyla bu büyüme övülmesi gereken bir büyüme, çünkü sıfırdan tırmandık. Ama biz bu büyümeyi yüzde 11 yerine yüzde 18-19’a çıkarabilirsek o zaman bizim cebimize dönmeye başlayacak. İşletmelerde de ‘biz çökmüşken yeniden hareketlendik’ şeklinde bir mantık oldu. Hala elektrikte zorlanıyoruz, 2015’in rakamını bulamadık. Sanayi elektrik tüketimi büyümede bizim için gerçekten önemlidir. İşsizlik rakamlarına baktığımızda, evet biz istihdam seferberliğinde hep beraber işin içine girdik, aldık personeli, daha sonra yavaş yavaş çıkarıyoruz. Onu ayakta tutabilmek için de bizim bir şeyler yapmamız lazım. Düzenli vergini ödüyorsan 2018’de verginde yüzde 5 indirim olacak. Bu tip desteklerle ayakta tutmaya çalışıyor ama her şeyi devletten beklemek gerçekten sıkıntılı. Devlet artık bize balık vermeyecek, balık tutmayı öğretecek. Balık tutabilmemiz için de etrafımızda köpek balıkları olmaması lazım. Köpek balıklarını bizim uzaklaştırmamız lazım. Suriye ile ilgili sorunumuz varken oradan nasıl Orta Doğu’ya, Ürdün ya da Suudi Arabistan’a gideceğiz? Bizim mutlaka mevcut pazarlarımızı kaybetmeden alternatif pazarlara gitmemiz lazım” dedi.