Partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Bahçeli, İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına değindi. Sözleşmenin iptaline karşı çıkan muhalefete yüklenen Bahçeli, "Sözleşmeyi imzalayıp taraf olmak kadar, çekilmek de imzacı bir ülke adına haktır, hukuki bir tasarruftur. Bu itibarla, İstanbul Sözleşmesi’nin yayınlanmış bir Cumhurbaşkanlığı Kararıyla feshi doğru ve yerinde bir uygulamadır" dedi.
MHP Genel Devlet Bahçeli TBMM’deki grup toplantısında partililerine seslendi. Konuşmasına 18 Mart’ta gerçekleştirilen MHP 13. Olağan Büyük Kurultayı’na değinerek başlayan Bahçeli şunları kaydetti:
* Salonları doldurmak isterdik. İsteyen heves eden bizimle birlikte olmak isteyen herkesle birleşmeyi arzu ederdik. Fakat salgının yol açacağı tehlikeleri düşünerek davetli sayımızı sınırlı tuttuk.
* Buna rağmen olağan kurultayımız muhteşem atmosferde büyük bir coşkuyla gerçekleşti. Taraflı tarafsız herkesin takdirini topladı.
* 13. Olağan Büyük Kurultayımız, bir kavşak noktasında vuku bulmuştur. Şehitlerimizin hamiyetiyle sözleştik, toprağımızın acısıyla, sevinciyle birleştik. Milletimizin iradesiyle, var oluş amacıyla bilendik.
“SATANLARDAN, KAÇANLARDAN OLMAYACAĞIZ”
* Salgın hastalığa rağmen yüreğimizdeki heyecanla, aklımızda Türkiye sevdasıyla istiklal için birlik dedik. Gayemiz daha güçlü bir Türkiye’dir.
* Yaşanmış geçmişin, yazılmış sayfaları nereden gelip nereye gitmek istediğimizin belgesi niteliğindedir. Zindana girdik, vatan sağ olsun dedik. Şehit olduk vatan bölünmez dedik.
* İlk sallantıda satanlardan, kaçanlardan, korkanlardan, yılanlardan, yoldan sapanlardan olmadık, bundan sonra da olmayacağız.
* MHP 52 uzun yıldır pek çok badireyi aşarak bugünlere ulaştı. Kimileri devrilmemizi bekledi, bazıları düşmemizi bekledi, bazıları da yakamızdan düşüp gitti.
* Lafa geldi mi büyük dava adamı olduklarını söyleyenlerin nasıl kişiliklerini kaybettiklerini üzülerek gördük. Bunların MHP’ye yönelik karanlık operasyonlarda figüran olduklarını ibretle seyrettik.
2023 İÇİN BEŞ STRATEJİK HEDEF
* Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne, daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli'ne sahip çıkmak; ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına, daha doğrusu kökleşmesine hizmet etmektir.
* Sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir bir anayasa hazırlığı ikinci stratejik hedefimizdir.
* Çalışan, üreten, ruh kökümüzden beslenen, manevi ve moral değerlerimizle eklemlenen yeni, yerli ve milli bir ekonomik sistemin ihyası ve inşası üçüncü stratejik hedefimizdir.
* Cumhur İttifakı'nın varlığı içinde terörle amansız mücadeleye, son terörist, son kanlı silahıyla ele geçirilesiye kadar destek vermek, Türk milletini bu şiddet ve dehşet sarmalından çekip çıkarmak dördüncü stratejik hedefimizdir.
* Hem ülkemizde, hem de küresel ve bölgesel zeminde diyalog, barış, huzur, sükûnet ve istikrar beşinci stratejik hedefimizdir.
* Yenilenmiş kadrolarımızla, vatan ve millet sevgisiyle çarpan kalplerimizle, ilkeli ve milliyetçi siyaset yapımızla istiklal içinde ulaşılacak parlak bir istikbale varız, hazırız, bu uğurda ne gerekiyorsa yapmaya da kararlıyız.
“TÜRKLÜK NE ARA SİZİN MESELENİZ OLDU?”
* Türk milleti bu coğrafyanın kınına sığmayan kılıcıdır. Özellikle hiç kimse bize Türklük konusunda bir şey söyleyemez. İkazen hatırlatma yapamaz. Uygur Türklerinin hüznü yüreğimizdedir.
* Lütfen dikkat buyrunuz, Türk milleti ile gönül bağı kopmuş kim varsa bize Uygur Türkleri konusunda ileri geri konuşuyor. Haininden hayasınıza kadar hepsi ağız birliği etmişcesine bilirkişilik taslıyor. Be ey gafiller Türklük sizin ne ara meseleniz oldu?
* Limassol’deki faşistlerle sizin aranızda ne fark vardır? Niyet sahiplerinin derdi başkadır. Herkes haddini bilsin. CHP böyle demiş, İP şöyle demiş, bizim için sadece gürültü kirliliğidir.
* Andımız’ı istismar edenler, bu sevdadan ilelebet mahrum olan kimliksizlerdir. Mazide yaptıkları hem kefilimiz hem de umudumuzdur.
“SORUMSUZ BİR İSTİSMAR KAMPANYASI YÜRÜTÜLÜYOR”
* İstanbul Sözleşmesi etrafında yürütülen tartışmalar esef verici boyutlara tırmanmıştır. Öyle bir istismar kampanyası devrededir ki, kadına şiddet sanki cezasız ve yaptırımsız kalacak; taciz, tecavüz ve saldırıların önü açılacaktır. Bu sakat, sorumsuz ve sinsi propagandanın sistematik şekilde körüklendiği açıktır.
* Şu hususun da altını kalın bir şekilde çizmek isterim: Milliyetçi Hareket Partisi kadına yönelik şiddeti önşartsız reddetmektedir. Canilerin hak ettiği cezayı bulması insanlık onuruna saygının bir gereğidir.
* Ancak sabahtan akşama kadar televizyon ekranlarından şiddeti teşvik eden program, haber ve dizileri de aynı oranda kınadığımızı söylemek boynumuzun borcudur.
* Bilhassa televizyon dizilerinden kadınlara uygulanan şiddet sahnelerinin kesilmesi, aynı şekilde toplumsal duyarlılığın ve farkındalığın tahkimi bize göre çok acil bir ihtiyaçtır.
* İstanbul Sözleşmesi beklentileri karşılayamamış, sadra şifa olamamıştır. Dahası mezkur sözleşmenin toplumsal cinsiyet kimliğine ilişkin hükümleri aileyi, manevi değerleri, toplumsal düzen ve dengeyi tehdit etmiştir.
“SÖZLEŞMENİN FESHİ YERİNDE VE DOĞRU BİR UYGULAMADIR”
* Sözleşmeyi imzalayıp taraf olmak kadar, çekilmek de imzacı bir ülke adına haktır, hukuki bir tasarruftur. Bu itibarla, İstanbul Sözleşmesi'nin yayınlanmış bir Cumhurbaşkanlığı Kararıyla feshi doğru ve yerinde bir uygulamadır.
* Kadın haklarını yalnızca sözleşmeye bağlı görmek, bahse konu feshin arkasından feci sonuçların doğacağını iddia etmek cehalet olduğu kadar bilinçli bir saptırmadır.
* İstanbul Sözleşmesi'nin bir maddesini bile okumayanların, bu kapsamda tahrik ve tahrip diline saplanması acıklı ve ahlaksız bir halin varlığına delildir, vahim bir işarettir.
* CHP yönetimi, parti teşkilatlarını saran taciz vakalarını unutmuş gibi davranarak kasten suyu bulandırmaktadır. Ve Danıştay'ın kapısına dayanmıştır.
* İP aynı havadadır. HDP deseniz aynı tavdadır. Zillet ittifakı sürekli krize oynamaktadır. Her tartışmadan nemalanma çabasındadır. Fakat her seferinde de baltayı taşa vurmaktadır.
“FETÖ’CÜLERİN PEŞİNE TAKILMAKTAN UTANMADINIZ MI?”
* TSK’nın töhmet altında bırakılması, irticai tehditlerin odağı haline geleceğinin yüzsüzce ifade edilmesi tepeden tırnağa kara propagandadır.
* 15 Temmuz’da yaşanan işgal girişiminin tarafı olan terör örgütünün TSK’ya nasıl yuvalandığına dair bir fikriniz var mıdır?
* FETÖ’nün 1980’li yıllardan bu yana askeri okullara nasıl sızdığını nasıl hafıza kayıtlarından çıkardınız? Zillet cephesine soruyorum Müslüman Türkiye’nin inançlarından ne istiyorsunuz? FETÖ’cülerin peşine takılmaktan utanmadınız mı?