Öncelikle aile başta olmak üzere sağlıklı ve huzurlu bir toplumun en önemli yapı taşı olan, hayatımızın her alanında varlıklarıyla onurlandığımız, dünyadaki en zor mesleklerin başında gelen insan yetiştirme sanatının en güzeli tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum.
Tarih boyunca kurduğumuz devletlerin harcını yoğuran, Kurtuluş Savaşı’nın görünmez kahramanları olan Türk kadınları; bu toprakların vatan kılınması adına eşsiz mücadeleler vermiş, vatan, bayrak ve millet sevdasıyla yetiştirdikleri evlatlarını cepheye göndermekle kalmamış, bu uğurda gerektiğinde düşmana karşı kendileri savaşmışlardır. Öyle ki; Nene Hatun, Kara Fatma, Şerife Bacı gibi nice Türk kadını şanlı tarihimizin kahramanlık listesinde yerlerini almıştır.
Farklı medeniyet ve kültürlerde statüsü hep tartışılan kadınlar, Büyük Türk Milletinin şanlı tarihinde ise, anne ve eş olarak, hep hak ettiği konumda, ailenin ve toplumun merkezinde her zaman baş üstünde taşınmıştır. Nitekim Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (SAV)’in ”Cennet annelerin ayakları altındadır” sözüyle yüce dinimizin özellikle anne olan kadına doğumdan ölüme kadar hayatımızın her alanında ne kadar önem ve saygınlık verdiğini göstermiştir.
Gerek inancımızda, gerek gelenek ve göreneklerimizde saygın bir yeri bulunan kadınlarımızın sosyal ve siyasal hayatta daha ileri konumlarda yer almalarının müspet sonuçları yetiştirdikleri nesillere de aksedecek ve aziz milletimiz muasır medeniyet yolunda emin adımlarla yürüyecektir.
Bu vesileyle öncelikle Milli Mücadele’de ve 15 Temmuz’da gösterdikleri fedakârlık ve vatanseverlik örneğiyle vatanımızın ve milletimizin istiklal ve istikbali için canlarını feda eden kahraman şehitlerimizin ve gazilerimizin fazilet timsali anneleri ile eşleri başta olmak üzere, çocukları, eşi ve sevdikleri uğruna ellerini nasır, yüreğini hasır eden tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım.