Aynı zamanda Türkiye Su Ürünleri Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkan Yardımcısı olan İhsan Bozan, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısıyla balık çiftliklerini savunarak, bir takım yanlış bilgilerle kamuoyunun yanlış yönlendirildiğini ileri sürdü. “Amacımız, kimseyi herhangi bir töhmet altında bırakmak değil, tamamen net, belgeli bilgileri aktarmak” diyerek sözlerine başlayan Bozan, Türkiye’nin 2016 verilerine göre, 588 bin ton olan su ürünleri üretiminin 270 bin tonunun akuakültür yoluyla elde edildiğini bildirdi. Türkiye’nin, Avrupa’nın çupra, levrek ve lüfer üretiminde lider ülkesi olduğunu vurgulayan Bozan, akuakültür yoluyla elde edilen ihracat gelirinin de 2016 verilerine göre 800 milyon dolar olduğunu kaydetti.
“Mersin’deki 4 alan 12 kurumun ortak kararıyla belirlendi”
Türkiye’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2008 yılında çıkarttığı mevzuatla kapalı koy ve açık denizlerde ve hassas alanlarda balık çiftliklerinin kurulabilmesine olanak sağlandığını anımsatan Bozan, bu mevzuata göre kriterler belirlendiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Mevcut yasalara göre, balık çiftlikleri kıyıdan en az 1,1 kilometre mesafede, 30 metreden daha derin alanda ve 0,1 metre/saniye akıntı hızından daha yüksek alanlarda kurulabilmekte. Mersin ili deniz sahası içerisinde 18-20-21 Şubat tarihlerinde, aralarında Çevre Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da olduğu 12 kurum bir komisyon oluşturdu. Bu komisyonun yaptığı incelemelerde 8 deniz sahasında su ürünleri üretiminin yapılabileceği yönünde tespitler yapıldı. Bu tespitler sonucunda da 4 alanda mutabık kalındı. Dana Adası civarında bir, Aydıncık bölgesinde iki, Anamur bölgesinde de bir olmak üzere 4 alanın üretime uygun olduğu, bütün kurumların imzasıyla tespit edildi.”
“Turizm ve balıkçılık, Bodrum bölgesinde birlikte yürüyor”
Çeşitli platformlarda dile getirildiği gibi bu alanların turizm bölgesi ve sit alanları olmadığını iddia eden Bozan, kültür balıkçılığının yüzde 65’inin Muğla sınırları içerisinde gerçekleştirildiğine işaret ederek, “Turizm ve balıkçılık birlikte yürümüş. Özellikle Bodrum, Türk turizminin başkentlerinden biri ve 70 kilometrekare büyüklükteki Güllük Körfezi’nde net 89 bin 180 ton üretim kapasitesi var. Bodrum bölgesindeki balık çiftliklerinin her birinin büyüklük ölçeği ortalama 2 bin ton. Mersin bölgesinde farklı olarak, kıyıya en yakın çiftlik kara da olsa ada da olsa bin 852 metre olarak belirlendi. Yakın zamanda üretime açmayı planladığımız Dana Adası ve Aydıncık bölgesi açık deniz, körfez veya koy değil. Bu alanlardaki üretim planımız 10 bin 200 ton-10 bin 500 ton, her bir bölgede. Yani anlatıldığı gibi çok yoğun üretim olmayacağı gibi açık denizde yapılacak ve Bodrum bölgesine göre, iddia edildiğinden çok daha az kirlilik yaratacaktır” ifadelerini kullandı.
“Balık çiftliklerinin Muğla’dan Mersin’e taşınacağı iddiası yalan”
Turizme zarar verdiği için Muğla bölgesindeki balık çiftliklerinin Mersin’e taşınacağı iddialarını da yalanlayan Bozan, “Bodrum bölgesindeki balık çiftlikleri kapatılmış, turizmle problem yaşanmış, turizmi sıkıntıya soktukları için taşınmalarına karar verilmiş, onlar da Mersin bölgesine gelecekmiş. Bu tabi tamamen yalan. Böyle bir durum olmadığı net şekilde ortada. Türkiye’nin üretmeye ve büyümeye, büyümek için de yeni üretim alanlarına ihtiyacı var. Bu alanlarının belirlenmesi ve üretime açılmasının yegane amacı budur. Bodrum bölgesinden buraya taşınacak herhangi bir çiftlik olmadığı gibi Bodrum’da bugüne kadar çiftliklerin kapatılması veya taşınması yönünde verilmiş herhangi bir karar da yok” şeklinde konuştu.
“Kirlilik değerleri 30 yıldır Trix değerlerinin altında çıkıyor”
Balık çiftliklerinin periyodik olarak denetlendiği bilgisini veren Bozan, balık çiftliklerinden akredite kurum ve üniversiteler aracılığıyla her yıl mayıs ve ağustos aylarında yüzey, orta su ve dipten su ve bentik numunesi alınarak, azot, fosfor ve nitrat gibi kirletici unsurlara ilişkin tahliller yapıldığını söyledi. Bozan, 30 yıldır üretim yapılan Bodrum bölgesinde bugüne kadar yapılan tüm analizlerde kirlilik değerinin belirlenen Trix değerinin altında çıktığını belirtti.
“Keşke, çevreciler ve bazı akademisyenler, kamuoyunu kasıtlı olarak yanlış yönlendirmeseler”
Çevrecilerin ve bazı akademisyenlerin, balık yeminin kirlilik oluşturduğu iddialarını da kabul etmeyen Bozan, akademisyenlerin bilgileri olmadan fikir beyan ettiklerini öne sürerek, “Geçenlerde bir çevre mühendisi balık yemleriyle ilgili beyanatta bulunmuş. Keşke önce bize sorsalar da doğru bilgiler aldıktan sonra paylaşsalar, kamuoyunu kasıtlı olarak yanlış yönlendirmeseler. Balık yemi, balık unu, balık yağı, soya küspesi, buğday unu, mısır gluteni, vitamin ve mineralden oluşur. Bunların hiçbiri kimyasal değildir, vitamin ve mineraller de tamamen organik ürünlerdir” dedi.
Mersin gibi güzel bir bölgede bu güzel ülke için üretmeye, istihdam oluşturmaya ve ihraç ederek döviz getirmeye aday olduklarının altını çizen Bozan, kamuoyunun da üretimi, Türkiye’nin ihtiyaçları ve gelişmesi için mutlak olmazı olarak değerlendireceğini umduklarını söyledi.
“Büyükşehir Belediyesi, bu alanları 1/100.000’lik planlara işaretlemiş”
Soruları da yanıtlayan Bozan, Muğla’daki turizmcilerin balık çiftliklerinden rahatsız olup olmadıklarını sorusu üzerine, balık çiftliklerinin Muğla bölgesinde başladığını ve başlangıçta plansız olarak koylara yapıldığını ifade etti. 2008’deki mevzuat çerçevesinde bu işletmelerin kıyıdan uzaklaştığını belirten Bozan, bu sorunun ortadan kalktığını dile getirdi.
Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin balık çiftliklerine karşı tavrının da sorulduğu Bozan, “Bu alanlar 12 ayrı kurum tarafından belirlenmiş, belirlendikten sonra da Büyükşehir Belediyesi adına maalesef 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı’na potansiyel su ürünleri üretim alanı olarak işaretlenmiş. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Siz bunu belirlemişsiniz, haritaya işaretlemişsiniz, şimdi de çeşitli kamuoyu baskılarından dolayı farklı bir görüş ifade etmek durumundasınız. Büyükşehir Belediyesi’nin tabi ki söz söyleme hakkı var ama denizlerdeki planlama büyükşehirin inisiyatifinde değil. Bu, karışmasın anlamına gelmiyor, özellikle altını çiziyorum. Ayrıca bu bölgede sit alanı ve turizm alanı söz konusu değil. Bu bölgede amfora kalıntıları olduğu belirtiliyor. Biz firma olarak bu sebeple bu bölgede sonarla su altı taraması yaptırdık ve bu raporları Çevre Bakanlığı’na sunduk. Bakanlık, bunun üzerine Selçuk Üniversitesi’nden Hakan Öniz hocamızdan görüş alın dedi. Hocamız da o bölgede herhangi bir kalıntı olmadığını, ancak tonozlama yaptığımız denemde mutlaka kendisinin de dalmak istediğini, onay verdikten sonra sistemin kurulabileceğini söyledi. Biz de taahhüt verdik” diye konuştu.
Bozan, istihdamla ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi. “Bizim firmalarımız entegre firmalar. Yumurtadan sofraya kadar hepsini kendisi üretiyor. Biz Mersin’de sadece balık çiftliği kurmayacağız. Silifke Organize Sanayi içinde arazi aldık. Burada paketleme tesisleri, ambalaj fabrikası kurulacak, buz ve yem fabrikaları kurulacak. Muhtemelen yavru balık üretim tesisleri de kurulacak. Biz Mersin’de ilk etapta iki yıl içerisinde 600 personele, 5 yıl içerisinde bin 500 personele çıkmayı planlıyoruz.”