Barış inşası ve çatışma çözümü konusundaki dinin rolünün, analistler ve politika yapıcılar tarafından artık göz ardı edilemeyeceğini söyleyen Dr. Ahsan, modern çatışmaların ortaya çıkması ve Ortadoğu, Afrika ve Orta Asya ülkelerinde şiddetin yayılmasıyla barışın inşası için dini anlamak gerektiğinin ortaya çıktığını söyledi. Her dünya dininin, barış ve çatışma çözümü oluşturmaya katkıda bulunabilecek bazı ortak öğretiler, değerler ve uygulamalarının olduğunu kaydeden Dr. Ahsan, “Dini norm ve değerler daha etkili ve dayanıklıdır. Bu nedenle, her dünya dininin manevi, teolojik, ritüel, kavramsal, pratik ve ilişkisel anlamda barış algısı vardır. Dolayısıyla barışın oluşturulması için dünyadaki farklı siyasi ve kültürel çevrede farklı barış kaynaklarını bilmemiz gerekmektedir. Müslümanlar İslam’ın barış dini olduğunu ve İslami ilkelerin uygulanmasının adalet, ahenk, düzen ve barış getireceğini kabul eder. ’Cihad’ kavramı, farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Kökeni ’ce-he-de’, iyilik halini geliştirmek, kötülüğe veya zulme direnmek için ’çaba harcama’, ’kendini gösterme’ anlamına gelir. Bütün boyutları itibariyle ’cihad’ın özü adalet ve haysiyet adına direnmektir" diye konuştu.
İslami geleneğin, çağdaş Müslüman toplumların barış ve sosyal adaletle uğraşması için geniş materyal sağlamakta olduğunu belirten Dr. Ahsan, Müslüman toplumların mevcut zorluğunun, sadece bu meseleleri iç meseleler olarak ele almak değil aynı zamanda küresel bir barış ve bir arada kalma kültürünün geliştirilmesine katkıda bulunmak olduğunu vurguladı.