Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Hanım Halilova “Sovyetlerle mücadele etmiş bir Türk kadını olarak Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün önünde baş eğerim.” diyerek konuşmasına başladı.
“Tek istediğim ölmeden Türkiye’yi görmekti”
Hiçbir Türk’ün asla soykırım yapmayacağını vurgulayan Prof. Dr. Halilova, “Biz her zaman Türklerin bizi kurtaracağı ümidiyle yaşadık. Rus ordusu Bakü’yü işgal ettiği sırada Ankara’nın, İstanbul’un ayağa kalktığını duyunca arkamızda büyük bir güç hissettik ve beş bin kadınla birlikte meydana indik. Rus askeri göğsüme silahı dayadığında ne canımı düşündüm, ne de evlatlarımı; sadece Türkiye’yi görmeden öleceğim için üzüldüm. Gözümü kararttım, koşup tankın üzerine çıkıp 'bağımsızlık istiyoruz' diye bağırdım.” dedi.
Prof. Dr. Halilova, kendisinin 70’li yıllarda Elçibey ile birlikte mücadeleye başladığını ifade ederek Azerbaycan’da Kadın Hakları Müdafai Hukuk Cemiyetini kurduğunu ve hiç bir zaman ölmekten korkmadan mücadele ettiğini söyledi.
Bilim ve teknolojinin çok önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Halilova, "Elçibey bana 'Düşmanla mücadele etmek için öncelikle bilimini alacaksın' dedi. Ben de sadece Rusya’da olan Elementlerin Mikrobiyal Dünyası Anabilim Dalını Ankara Üniversitesinde açtım. Dünyada üç güçlü Ar-Ge var: Alman Ar-Ge’si, İngiliz Ar-Ge’si, ve Japon Ar-Ge’si. Neden Türk Ar-Ge’si de olmasın.” şeklinde konuştu.
“Ermeniler beni öldürmek istiyordu ben de Elçibey’in tavsiyesi üzerine Türkiye’ye kaçtım.” diyen Prof. Dr. Hanım Halilova, “Ankara Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladım ve aynı zamanda Alparslan Türkeş’in danışmanlığını yaptım. Canım kurban Türkiye’ye, Tanrı Türk’ü korusun.“ diyerek sözlerini noktaladı.