‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ kapsamında düzenlenen konferans, Sağlık Bilimleri Fakültesi Arş. Gör. Ramazan Kocakaya'nın kadına yönelik şiddetin çok eskiye dayandığını ve şiddetin önlenmesi konusunda farkındalık oluşturmanın önemini belirten açılış konuşması ile başladı.
“Flört ve Flört Şiddeti”
Konferansta ilk olarak söz alan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) Psikologu Hülya Akman, flörtün duygusal, romantik, cinsel ilişkileri tanımladığını belirterek, “Flört şiddeti; zarar verici davranışlar, partneri kontrol etmek için sözel, duygusal, sanal, fiziksel ya da cinsel şiddetin uygulandığı veya tehdit olarak kullanıldığı pek çok farklı biçimde gerçekleşebilir. Toplumsal olarak cinsel ve duygusal gelişim çoğunlukla yok sayıldığından flört şiddeti de yok sayılır. Fakat araştırmalara göre şiddetin en yoğun yaşandığı dönem 16-24 yaş aralığı olarak tespit edilmiştir.” dedi.
Psikolog Akman konuşmasının devamında, “Toplumsal cinsiyet temelli şiddette ise baskın toplumsal yapı kadın ve erkeği güç, zayıflık, boyun eğme gibi davranışlara göre ayırır. Böylece kıskançlık, sahiplenme, müdahale etme, aşağılama, tehdit etme, zarar verme gibi şiddet eylemlerinin normalleşmesine neden olur. Şiddet içeren bir ilişki; şiddetin biteceği ve ilişkinin devam edeceği inancı, sosyal kabul, yüksek özgüven ve bir kimlik anlamı taşıdığı, ayrıca ilişki yaşamayan gençlere yönelen küçümseyici tavırlardan kaçınmak gibi pek çok sebepten dolayı devam ediyor. Ayrıca bu kişiler yargılanacaklarını düşündükleri, şiddetin sebebi olarak kendilerini gördükleri ve suçlu hissettikleri ve yaşadıklarından bir yetişkine bahsederlerse flört ilişkilerinin ve özgürlüklerinin kısıtlanacağını düşündükleri için yardım istememekteler.” şeklinde konuştu.
Konuşmasının sonunda güvenli ilişkinin özelliklerinden bahseden Psikolog Akman, “Güvenli ilişki; kendini gözetmek, kendine vakit ayırmak, arkadaşlarından, hayallerinden, hobilerinden ödün vermek zorunda bırakılmamak, hissettiklerin ve yaptıkların arasında uyumsuzluk yaşamıyor olmak, kendi hedeflerine ulaşmada desteklendiğini hissetmek, kendi mutluluğundan sorumlu olmak, ilişki içinde eşit olduğunu hissetmek gibi pek çok özelliklere sahip olmalıdır. “ dedi.
“Ayrımcılık ve eşitsizlik bireyleri, aileyi, toplumu ve ülkeyi olumsuz etkiler”
ŞÖNİM Müdürü Sosyolog Semra Yeşilırmak ise Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı, kadın erkek fırsat eşitliği, kadına yönelik şiddetle mücadelede Karaman ili mevcut durum istatistikleri, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve Uygulama Yönetmeliği gibi pek çok konu hakkında katılımcıları aydınlattı.
Sosyolog Yeşilırmak, “Ayrımcılık ve eşitsizlik; bireyleri, aileyi, toplumu ve ülkeyi olumsuz etkiler. Kalıp yargılar beynimizdeki resimlerdir. Ayrımcılık ise bir grubu veya grubun üyelerine karşı kalıp yargılardan beslenen olumsuz tutum ve davranışların tümüyle ilgili süreçtir. Kadınlar ve erkeklere ilişkin kalıp yargılar, kadınların ve erkeklerin hangi işleri yapıp hangilerini yapamayacakları konusunda katı kalıplara dönüştüğünde fırsat eşitsizliğinin temelleri atılmış oluyor. Şiddet en çok kadınlara, çocuklara, yaşlılara, engellilere, göçmenlere, evsizlere, mültecilere yönelmektedir. Dünyada her yıl 1.4 milyon insanın şiddet nedeniyle hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Dünya çapında kadın cinayetlerinin yüzde 38’i kadınların eşi ya da birlikte yaşadığı kişiler tarafından işlenmektedir ve her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Ülkemizde ise yaklaşık 2 kadından 1’i duygusal, her 10 kadından 1’i cinsel ve 3’ü fiziksel şiddet görmektedir. “ şeklinde konuştu.
Konferans katılımcıların sorularının cevaplandırılmasının ardından plaket takdimi ile sona erdi.