‘7. Geleneksel Türk Okçuluğu’ adlı seminerde Osman Gözel, Türk okçuluğunun tarihsel gelişimi hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Gözel, “Okçuluğun insanlık tarihinin en eski çağlarına kadar inen uzun bir geçmişi vardır. Geniş bozkırlarda dağınık kümeler halinde yaşayan Türk boyları, doğu okçuluğunun en başarılı uygulayıcısı olmuştur. Türkler at sırtında ok ile avlanan, bozkırlarda göçebe olarak yaşayan ve bu yaşama en iyi şekilde uyum sağlamış savaşçı kavimdir. Ayrıca Türklerin okunu ve yayını kendisi gibi birer insan olarak görmesi de yay ve oka olan sevgi ve bağlılığının ispatıdır. Türk, yayının ahşap kısmını kemiklerine, boynuzunu kaslarına, sinirini damarlarına, tutkalını ise kanına benzetir. Okunu da başı, boğazı, göğsü, göbeği, baldırı ve ayağı olan bir insana benzetmesi manidardır” dedi.
Gözel, “Ok; avcılık ve toplayıcılık zamanında insanların elindeki tek silahtı ve yazı uygarlığına varıncaya kadar okçuluğun önemi sürdü. Beş çeşit ok bulunmaktadır. Bunlar; menzil, meşk, puta, idman ve tirkeş oklarıdır” diye konuştu.
Seminer, Osman Gözel’in ok ve yay yapımı ile ilgili teknik bilgileri öğrencilerle paylaşmasının ardından Şamil Gözel’in ok atması ve hediye takdimleri ile sona erdi.