Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nebahat Göçeri’nin verdiği konferansa Karaman Valisi Fahri Meral'in eşi Zehra Meral, KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül, davetliler, üniversite personeli ve öğrenciler katıldı.
“Emek ve değer üreten bütün kadınlar başımızın tacıdır”
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program, KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül’ün açılış konuşmasıyla devam etti.
KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül, kadınlarımızın; fedakârlıkları, emekleri, sevgileri ve mücadeleleriyle insanlığın umudunu yeşerten, yaşamımızın vazgeçilmez unsurlarından olduğunu belirterek, “Tarihimizde yer alan nice örnekleri gibi, ülkemizin kadınları da tarih boyunca istiklal ve istikbal mücadelelerimizde daima en ön safta yer aldılar. Kimi zaman devletin kuruluşunda, kimi zaman vatanın kurtuluşunda görev üstlenen kahraman kadınlarımız, geride asla unutulmayacak, günümüz toplumuna rehber olacak bir miras bıraktılar. Bugün de kadınlarımız, Türkiye’nin demokrasi, kalkınma ve özgürlük mücadelesine damgalarını vurmaktadırlar.” dedi.
Rektör Akgül konuşmasını şöyle sürdürdü: “Aile kurumunun temel taşı, değerlerin taşıyıcısı, temsilcisi ve koruyucusu olan kadınlarımızın, anne, eş ve hayatın her döneminde etkin birey olarak saygın bir yeri vardır. Evinde ya da iş dünyasında emek ve değer üreten bütün kadınlar başımızın tacıdır. Bilim, siyaset, eğitim, kültür, sanat, spor ve iş dünyasında büyük başarılara imza atan kadınlarımız gurur kaynağımızdır. Bu müstesna gün vesilesiyle; hayatımızın her anında varlıklarıyla onurlandığımız ve hiçbir zaman desteklerini esirgemeyen, eğiten, yetiştiren, bizi biz yapma yolunda yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren kadınlarımıza başarı, mutluluk ve sağlık diliyorum. Milletimizin istikbali için şehit olan tüm kadınlarımızı şükranla yâd ediyorum. Şiddetin kurbanı olarak hayatlarını kaybeden kadınlarımıza da Allah’tan rahmet diliyorum. Ülkemizdeki ve dünyadaki tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü gönülden kutluyorum.”
"Milliyetçi, vatanperver toplumlarda kadınlar ulusal aktörler olarak kodlanmıştır"
Açılış konuşmasının ardından sahneye gelen Doç. Dr. Nebahat Göçeri, “İlk olarak feminizm olarak adlandırılan kadın hareketinin tarihi, 17'nci yüzyıl Aydınlanma Dönemine kadar gider. Kadınlarla erkeklerin aynı aklî ve ruhsal yeteneklere sahip olduğunu vurgular. Her birey doğuştan yaşam, özgürlük, mutluluk gibi haklara sahiptir. Bu haklar sonra doğal haklar adını alır ve zihinlerde değişim başlar. Aydınlanma, Fransız İhtilali sayesinde siyasal ve toplumsal alana yansır. Feminizm 18. yy. sonu 19. yy. başında ortaya çıkan bir ‘sosyal’ ve ‘ideolojik’ hareketin adıdır. Feminizmde ‘kadın hakları’ ve ‘kadının kurtuluşu’ şeklinde iki iddia vardır. Birinci dalga hareketinde insan olmak bakımından erkeklerle eşit olunduğu, ikinci dalga kadın hareketinde ise erkeklerle eşit ama farklı olunduğu iddiası dillendirildi. Birinci dalga tam bir hak talepleri hareketiyken ikinci dalga tam bir kurtuluş hareketidir.” dedi.
Doç. Dr. Göçeri, konuşmasının devamında Türk kadın hareketine değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk Kadın Hareketi Tanzimat Döneminde başlar, Meşrutiyet Döneminde hız kazanır, Cumhuriyet Döneminde devam eder. Milliyetçi, vatanperver toplumlarda kadınlar ulusal aktörler olarak kodlanmıştır. Bu kadınlar vatansever, vatana evlat yetiştiren anne, eğitimci, öğretmen olmuşlardır. Klasik Osmanlı toplumunda ise bir kadın hareketinden söz edilemez. Osmanlı’da kadın hareketi sadece ‘kadın-kız meselesi’ şeklinde ortaya çıkmıştır. Tanzimat kadınlarının kanun önünde erkekle eşit olma, eğitim-öğretim hakkı, kadının devlet nazarındaki yeri ve cemiyet içindeki yeri meseleleri konusunda çeşitli talepleri vardır.”
Mutlakiyet Döneminde ise rüşdiyeler (ortaokullar), idadiler (liseler), darül muallimat (kız öğretmen okulu), kız sanayi mektepleri gibi çok sayıda kız okulu açıldığını vurgulayan Doç. Dr. Göçeri, “Balkan Savaşları kadının toplumsal yaşama girişini bir mecburiyet haline getirdi. Kadınlar toplumsal yaşama muallime, memure, hemşire, amele olarak birkaç yoldan girdiler. Modern Cumhuriyet kurulduğu zaman kadınlar Atatürk’ü kurtarıcı olarak gördüler ve bütün projeler kadınlar için üretildi. Cumhuriyet Döneminde Kemalist, İslamcı, Türkçü, Batıcı, Sosyalist, Feminist Kadın Hareketleri ortaya çıktı. 1930’da Belediye seçimlerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı, 1934’te milletvekili olarak kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Cumhuriyet ideolojisi homojen, kolektif bir bilinç ve kimlik tercihi yapmıştı.” diyerek sözlerini noktaladı.
Konferans, plaket takdiminin ardından sona erdi.