LİBYAʹNIN İLK KARAMANʹLI BAŞBAKANI Sadullah Koroğlu

Sadullah Koloğlu, nam-ı diğer "Arap Kaymakam.
Karamanʹdan Derneʹye 

1949-1952 yılları arasında Libyaʹda Başbakanlık yapan Sadullah Koloğlu aslen Karaman kökenlidir.Büyük dedesi Konya-Karamanʹdan o zaman Osmanlıʹnın bir vilayeti olan Libyaʹdaki Derne vilayetine gelerek evlenip burada yerleşmiş bir yeniçeridir.
Babası Derneʹde yağ ticareti ile uğraşan Hacı Mebruk Efendi .Annesiyse, Giritʹten sürülüp Bingaziʹye sığınan Zeynep Hanımʹdır.1884 yılında ise, çocukları Sadullah doğar.


Baba Mebruk Efendi Derneʹde yağ ticareti, Belediye meclisi üyeliği, belediye başkanlığı yapar. Aralarında Mustafa Kemal ve Enver Beylerin de bulunduğu ve İtalyan işgaline karşı direnişi örgütlemek üzere Trablusgarbʹa gelen Osmanlı subayları Derneʹde Mebruk efendi ile ilişkide. İtalyan işgalini kendine yediremeyen Mebruk Efendi, Hicazʹa gidip ömrünü Mekkeʹde tamamlar.

Yunan mezaliminden kaçan Girit Türklerinin bir kısmı da kaçarak Bingaziʹye gelmiş. Anne Zeynep Hanım bu Girit göçmenlerinden.


Sadullah Koloğlu

Koloğlu soyadı

Koloğlu ,aslında Kuloğlu
Osmanlı askerî teşkilâtında genellikle “yeniçeri, kapıkulu askerlerinin oğulları” anlamına gelen kuloğlu tabiri Kuzey Afrirka’da Garp ocakları denilen Trablusgarp, Tunus ve Cezayir’de yerleşen Türkler’in Arap, Berberi, Endülüs asıllı müslüman kadınlarla evliliklerinden doğan çocukları için de kullanılmıştır. 


Mekteb Yılları

Sadullah Bey, okul çağına gelince, tereyağı ticareti dolayısıyla sık sık İstanbulʹa gelip gitmekte olan babası tarafından İstanbulʹa getirilir ve burada dönemin (II. Abdülhamit) ileri gelenlerinin çocuklarının okuduğu, Türk kültürü ve modern bilimler öğrenerek yetiştirilip daha sonra devlet hizmetinde görev aldığı Aşiret Mektebine kaydolur.

Ailenin hem en küçüğü, hem de zeki ve sevimli olan Sadullah Bey, Aşiret Mektebinden sonra kaydolduğu Mekteb-i Mülkiye-i Şahaneʹyi de 1902 yılında Sınıf-ı Mahsusaʹdan (Özel Sınıftan) aliyyülala (pekiyi) derece ile bitirir.


Kaymakam

Mezuniyetten sonra ilk görevi Bingazi Vilayeti Derne Kaymakamlığı nezdinde maiyet memurluğu olan Sadullah Bey daha sonra Hassa ve Berka Nahiyelerii Müdürlüğüne, Buldan, Pınarhisar kaymakamlığına atanır. Trakya bölgesinde ayrıca Vize ve Saray, Maçka, Cumhuriyetʹin ilanından sonra Of, Sürmene , Konya-Kadınhanı, 1929ʹda yine Trabzon-Of, sonra İznik, Karacabey, Çatalca Kaymakamlığı görevinde bulunur.

Konya Muvazzaf İdare Heyeti Üyeliğinden sonra mesleğe başlamasının 36ʹıncı yılında 1938ʹde Hakkari, 1940ʹta ise Bingöl Valiliğiʹne atanır. 21 Kasım 1941ʹde yaş haddini doldurduğu için emekliye ayrılır.

Karadenizʹde bulunduğu dönem, Kurtuluş Savaşının da devam ettiği dönemdir. Gerek Türk gerekse azınlık çetelerin faaliyetleri yüzünden son derece kötü durumda olan asayiş konusunda, gerekirse yanına aldığı iki jandarmayla evinin kapısını çalıp eşkıyayı gece kıyafetiyle yere yatırıp ellerini kelepçeleyerek büyük başarı sağlamıştır .Sürmeneʹde, kadınların çalışıp erkeklerin yan gelip yatması Sadullah bey ile eşini de üzmektedir. 
Ama düzeni değiştirmek üzere, erkekleri kadınları yapmaya zorladıkları işlere zorla gönderecektir..Bu düzen değişikliği, erkeklerinin onuru zedelenen kadınları bile rahatsız edecek, bir gün peştamallerinde ve sepetlerinde sakladıkları sopalarla, taşlarla kadınları kaymakamın yolunu kesmeye kadar götürecektir. Ama Karadeniz inadı ilk kez mağlup olur. Kaymakama duyulan saygı ve hayranlık katlanarak artar. 

Halkı istismar edenleri halkın gözleri önünde teşhir etmek, halkın kendine güvenini tazelemesini öğrenmesi için kaymakamın uyguladığı en önemli yöntemdi. Kadınganı’nda başında sarığıyla elinde Kur’an olan, halkın duygularını istismar eden birinin yanına yaklaşır. Okuduğu ayetleri açıklamasını ister. Halkın önünde ayetlere açıklama getiremeyen hoca kisvesindeki bu kişiye herkesin önünde bir tokat vurur. Halk şaşkındır. Sadullah Bey, yüce kitabı eline alır, ilgili ayetleri akıcı bir dille okuyup, izahını tercümesini yapar. “O sarığa layık değilsen, bu halkı bu yolla kandırma” diyecektir. 

Fakirlik bozkırın orta yerindeki bu halkta yılgınlık ve ümitsizlik yaratıyordu. Halkı bir parça kalkındırmak gerekiyordu. Hem etrafı yeşillendirmek, hem de gelir kaynağı sağlamak için, etraftaki tepeleri üzüm bağlarıyla yeşillendirecek, bunun için de halkı yine sabahın köründe kaldırıp akaşm güneş batana kadar bağların dikiminde çalıştıracaktır. Yine, bazı çekemez kişilerce Ankara’ya “halkı zorla çalıştırıyor” diye şikayet edilmesi bu yüzdendir. 
Basın-Yayın eski genel müdürü, bir dönem Bület Ecevit’e danışmanlık da yapmış, akademisyen-yazar-tarihçi Orhan Koloğlu, ikinci oğludur ve Kadınhanı’nda doğmuştur.

Bu arada, birkaç sene sonra Kadınhanı’ndan gelen ziyaretçileri bağcılıkla kalkınmaya başlamanın müjdesini Arap Kaymakam’a Of’ta vererek şükranlarını sunarlar....

Onun Karadenizʹden gidişinden sonra bu dağlarda eşkiyalık yine almış başını yürümüş, meydana gelen heyelanlarla evleri yıkılan, geçim derdine düşen halk yine ümitsizliğe kapılmıştır. Bölgeyi çok iyi bilen kaymakam, ikinci defa Of kaymakamlığına gelecektir.( 29 Kasım 1929 ) 
Eşkıya korkusundan halkı emin tutmak gerekmektedir. Bölgenin en azılısı diye bilinen, eşkiya Laz Hüseyin’in gece dağdan köydeki bir eve indiğini haber alan kaymakam, beraberinde sadece jandarmadan birkaç askerle evin kapısını çalar. Kapıyı çalanın kendi adamı olduğunu sanan Laz Hüseyin kapıyı açar açmaz, kendini kaymakamın altında bulur. Kaymakam o akşam Laz Hüseyin’i don-paça Of sokaklarında gezdirecektir. Halkta güven tazelenirken, bu olay üzerine Ankara’dan 15 Kasım 1931 tarihli bir yazı ile takdirname verilecektir.
 Şimdi Karamanʹa bağlı Ermenek İlçesiʹnde teftişteyken bir evin önünde tek başına oturmuş ağlayan bir kız çocuğu gördü. Eğilip adını sordu. Küçük kız; ʹHuriyeʹ dedi. Köy muhtarından 7 yaşındaki bu küçük kızın anne ve babasının öldüğünü öğrenince ortada bırakmadı, kızı yanına aldı ve kendi nüfusuna geçirdi. Evlatlık edindi.


Libya Derneʹdeki kaymakamlığında değil ama Anadoluʹdaki kaymakamlığında halk ona bir de lakap taktı: Arap Kaymakam!..

Bugün dahi görev yaptığı yerlerde adı ve hizmetleri saygı ile anlatılır..


Sadullah Koloğlu ve çocukları

Balmumcularʹın damadı

Anadoluʹdaki Arap Kaymakam efsanesi giderek yayılıyordu.İlk eşi, Pınarhisar’da kaymakamlığı sırasında ince hastalığa yakalanıp vefat etmiştir.
Daha sonra ikinci evliliğini İstanbulʹun köklü ailelerinden aslen Konyalı olan Milli Mücadele Kahramanlarından 
Sakallı Eşrefʹin kızı Refika Hanımʹla yaptı.Bugün İstanbul Balmumcu semtine adını veren aslen Konyalı bu aile Avrupaʹya ticaret yapan ilk Müslüman tüccarların ailesiydi. Balmumcuʹdaki çiftliklerinde yaşıyorlardı. Ancak onlar da dünya savaşının mağduru olmuş, birçok alacaklarını tahsil edememiş ve batma noktasına gelmişlerdi. Arap Kaymakam Sadullah Bey bu aileye damat oldu. Refika Hanımʹla evliliğinden iki oğlu dünyaya geldi. Orhan ve Doğan! (Orhan Koloğlu uzun yıllar gazetecilik ve Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü yaptı. Tarih kitapları kaleme aldı. Doğan Koloğlu ise spor gazeteciliğine yöneldi.)


Bütün meslek hayatı boyunca dürüst ve çalışkan kimliğiyle bilinen Arap Kaymakam Sadullah Bey, emekliliğinde de maddi sıkıntı çekti. İstanbulʹda çeşitli geçici işlerde çalıştı. Ancak çocuklarının eğitimini tamamlayabilmek için yine de paraya ihtiyacı vardı. Babasından kalan miras olabilir düşüncesiyle Libyaʹnın yolunu tuttu.

Bağımsız Libya Devleti

İstanbul’a döner. Çocukları yetişmiş, tahsilleri için gerekli para konusunda sıkıntı baş göstermiştir. Toprak Mahsulleri ofisinde çuval kontrolörlüğü ve Çocuk Esirgeme Kurumu müfettişlikleri gibi geçici görevlerde bulunur. Hatta onun siyasete girmesi için uğraşanlar bile çıkacaktır. Oysa o bunlara tevessül bile etmez. 
Çocuklarının geleceği için endişelenen Sadullah Bey, miras işleri için baba ocağı Bingaziʹye gider. Burada rahmetli babasının yakın arkadaşı, ve bir dönem hapislik arkadaşı da olan, Bingazi Emiri Sunusi ile de görüşür. Libya’nın o yıllarda bağımsız bir devlet olarak kurulması gündemdeydi ve emir Türkiye’den ve yakın arkadaşı olan babasından, namını bildiği Sadullah Bey’i kendi yanında yardımcısı olarak görmek istediğini söyler. 
Buna sıcak bakmayan Sadullah Bey yeniden Türkiye’ye döner. Yine geçim sıkıntısı dolu günler onu ve çocuklarını beklemektedir. Bu arada, emir Sunusi Türk hükümet yetkililerine başvurur ve Sadulah Bey’in yeni kurulan Bingazi ( Libya ) Hükümeti’nde görev alması için izin ister. 
Hükümet bu konuyu bakanlar kurulunda görüşür ve 23.01.1950 tarihli kararla, 3 yıl süreyle Bingazi Hükümeti’nde çalışmasına müsaade eder. Bu durum, eski Osmanlı toprağı olan bu yere verilen öneme dair nezaketli tarihi bir atıftır aynı zamanda. 
Trablus, Bingazi ve Fizan olarak üçe bölünmüş Libya toprakları, Fransızların tüm karşı çıkışına rağmen, Birleşmiş Milletler’in aldığı kararla bağımsızlığını ilan eder. 
Libya Devleti’nin kurulma sürecinde, bunu alttan alta istemeyen İngilizler de vardı. Emir Sunusi ile birlikte hareket eden, Türkiye’de yetişmiş bu değerli devlet adamının çıkışları bu yüzden İngilizleri bile endişelendiriyordu. 
İngilizler, fakir Libyalıları kendilerine bağımlı kılma gayretindedir. Ülkede baş gösteren ve zirai tahribat yapan bazı hastalıkların ilaçlarının İngiltere’den gelişini bilerek geciktiren İngiliz yöneticilerle sert tartışmalara girecektir Sadullah Bey. Zira, o dönem Libya’da Sağlık Bakanı görevindedir. 
Bu dişli rakibi aradan çıkarmak için, İngilizler kabile reisleriyle pazarlıklara girişirler. 


Başbakan Sadullah bey

Libyaʹnın ilk Başbakanı 

Yeni filizlenen devlete nifak sokmak en bilindik yoldur onlar için. Fakat, İngilizlerin bu oyunu o an sökmeyecek, emir Sunusi tarafından Türkiye’nin “Arap Kaymakam”ı Sadullah Bey, Libya Devletinde “Türk Başbakan” lakabıyla başbakanlığa getirilecektir.(İlk Başbakan olarak görev yapan kişi bir Libyalıydı ama çok kısa yaptı. O yüzden Arap Kaymakam hep Libyaʹnın ilk Başbakanı olarak anıldı.) 
İlerleyen yaşı hastalıkları da beraberinde getirmişti. Tedavisi için bir süre Türkiye’ye gitmek üzere izin alan Sadullah Bey, her türlü İngiliz oyununun döndüğü bu ülkeden bir süre için de olsa ayrılacağına sevinmektedir. 
Bavullarını arabaya yükletir. 28 Mayıs 1952 yılının, güzel bir bahar akşamında ülkesine dönmenin sevinciyle başını koyduğu yastıktan, ertesi sabah başını kaldıramayacaktır. 
Öldüğünde şahsi hesabında sadece 45 İngiliz Sterlini bulunacak, cenazesinde İngilizler bile bu büyük devlet adamına saygıda kusur etmeyecektir. 
İsmi Bingazi’deki bir hastaneye verilir. Kıbrıs Barış Harekatında başbakan olan Ecevit, bu şahsiyetin Libya’daki saygınlığını çok iyi bildiği için, akademisyen oğlu Orhan Koloğlu’yu seneler sonra Libya Özel Temsilcisi olarak atayacaktır.

Kaynak: Arap Kaymakam / Orhan Koloğlu
İz bırakan mülki idare amirleri: 2 Mehmet Aldan
trakyagezi.com/sadullah-kologlu
aksam.com.tr 27/02/11

Kültür Haberleri