Sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulunan Engin, kentteki imarlı arsa sorununa dikkat çekerek, "1/5.000’lik planların onaylanmaması nedeniyle Mersin’de herhangi bir yere çivi dahi çakamıyoruz. Bu da sektörün hareketlenmesinin olduğu kadar yatırımların da önünde ciddi bir engel oluşturuyor. 5 binlik planların olmaması nedeniyle OSB yatırımları, lojistik yatırımlar, turizm yatırımları hayata geçemiyor" dedi.
Plansızlık nedeniyle yalnızca yatırımlarda değil ulaşımda da sıkıntılar yaşadığını dile getiren Engin, “Mersin, coğrafyasıyla kozmopolit yapısıyla bir kardeşlik kenti, bu nedenle yoğun göç alıyor. Hem dışarıdan gelen yatırımlara hem de göçlere açık olmalıyız. Bir il eğer göç almıyorsa cazibesini yitirmiş demektir. Biz de limanımız, denizimiz, doğamız, tarihimizle göç almaya devam etmeliyiz. Bu, kentin gelişimi açısından da önem taşıyor” diye konuştu.
Ancak imarlı arsa stoku olmaması nedeniyle yeni yatırımların yapılmasında çeşitli problemlerle karşılaşıldığını, aynı zamanda mevcut arsa sahiplerinin de sözleşmeleri yüzde 50’nin üzerine çıkarmasıyla sorunların arttığını kaydeden Engin, “Artık yapılan inşaatlarda dairelerin yüzde 50’sinden fazlasını arsa sahibi istiyor. Bu da maliyetleri artıran bir diğer unsur olarak karşımıza çıkıyor. Buna bir de belediye harçları, yol harçları, hafriyat harçları gibi giderler eklenince maliyet artıyor. Bilindiği gibi sektörümüz emek yoğun bir sektör. Sorun yaşanınca inşaat yapımı azalıyor paralelinde istihdam da azalıyor” ifadelerini kullandı.
“Çimento ve demirde KDV yüzde 10’a inmeli”
Girdi maliyetlerinde de özellikle son 3-4 ayda ciddi fiyat artışları yaşandığını ifade eden Hasan Engin, maliyetlerin biraz olsun aşağı çekilebilmesi adına özellikle demir ve çimentoda KDV’lerin yüzde 18’den yüzde 10’a düşürülmesini beklediklerini söyledi.
Tüm bu gelişmeler ışığında gerek Türkiye genelinde gerekse Mersin’de inşaat sektörünün çok parlak olmasa da iyi bir yılı geride bıraktığını belirten Engin, şöyle devam etti; "İnşaat sektörü ülke ekonomisini ayakta tutan sektörlerin başında geliyor. 200’e yakın yan sektörü hareketlendirmesi nedeniyle sahip çıkılması gerektiğine inanıyorum. Geçen yıl devlet inşaat yatırımlarının yanında özel sektörde konut yatırımlarını ön planda tutarak ayakta durmayı sürdürdü. Yeni yılda da kentimiz özelinde imar planları başta olmak üzere sektörün önünü açacak çalışmalara öncelik verilmeli.”
Piyasada yaşanan her türlü ekonomik istikrarsızlığın konut piyasalarında tedirginlik oluşturduğuna dikkat çeken Engin, sektörün rahatlaması adına yeni yılda devletten bazı talepleri bulunduğuna dikkat çekerek, "Devletten istediğimiz vergisini her ay düzenli ödeyene yüzde 5 tutarında yapılan indirimin yüzde 10’a çıkarılmasıdır. Bu durum sektörü rahatlatacağı gibi vergi verilmesini de daha çok teşvik edecektir. Ayrıca ihracatta nasıl çeşitli sübvanseler yapılıyorsa bu tür destekler Türkiye’de inşaat sektöründe de uygulanmalı ve sektör canlı tutulmalıdır" dedi.
Türkiye’deki müteahhit sayısındaki hızlı artışın önüne geçilmesi gerektiğini de vurgulayan Engin, sözlerini şöyle sürdürdü; "Türkiye’de Avrupa’nın 10 katı kadar müteahhit bulunmakta. Avrupa’da 30-40 bin civarında müteahhit varsa Türkiye’de bu rakam 400 bine yakın. Sadece İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı 80 bin müteahhidimiz var. Terziden berbere çeşitli mesleklerde faaliyet gösterip belli bir birikimi olan herkes müteahhit olmak istiyor. Bu kişiler, kat karşılığı, sadece ruhsat harçlarını ödeyerek binaları yapmadan satmaya başlıyorlar. Son dönemlerde maketten satışın yasaklanmasıyla birlikte biraz olsun bu problemin önüne geçildiğini söyleyebilirim."
Demirin daha çok ihraç edilmesi nedeniyle iç piyasada bulunamadığını ve fiyatların da ciddi ölçüde yükseldiğini belirten Engin, devletten demir çelik üretimini artırmasını beklediklerini de sözlerine ekledi.