Mersin Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ömer Faruk Güngör tarafından hazırlanan 462 sayfalık iddianame kapsamında hakim karşısına çıkan sanıklardan geçen duruşmada savunma yapamayan 5 sanık, Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk oturumda savunma verdi. Duruşmaya, sanık yakınları ile avukatlar katıldı.
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in bir numaralı sanık olduğu, sanıkların 4’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 78’er yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın bugünkü oturumunda ilk savunmayı, darbe girişimi gecesinde Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanlığı’na giden eski 3. sınıf emniyet müdürü Hasan Basri Dağdelen yaptı. Örgütün emniyet yapılanmasının koordinatörü olduğu ve üç farklı hattan ByLock kullandığı suçlamalarıyla yargılanan Dağdelen, iddianame kapsamında kendisiyle ilgili 7 klasör evrak olduğunu belirterek, bunların kendisine ulaştırılmasını talep etti. Hakkındaki iddialarla ilgili suçlamaları gözaltı sürecinde işkenceye maruz kalması ve ailesiyle tehdit edilmesi nedeniyle kabul ettiğini öne süren Dağdelen, Sulh Ceza Hakimliğinde verdiği ifadesinin de farklı olduğunu, söylediği bazı cümlelerin cımbızla çekilerek iddianamede yer aldığını, bu nedenle bu ifadesini kabul etmediğini söyledi.
15 Temmuz gecesi, evine gelen bir kuryenin, askeri birliklere ve üst düzey komutanlıklara suikast yapılacağı bilgisi bulunduğunu, bu nedenle Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanlığından çağrıldığını söylemesi üzerine birliğe gittiğini anlatan Dağdelen, kendisi gittiğinde Tuğamiral Demirhan’ın önünde iki evrak görerek okuduğunu dile getirdi. Bu evrakta, Demirhan’ın ‘sıkıyönetim komutanı’ olarak atandığını okuduğunu aktaran Dağdelen, daha sonra Demirhan’ın kendisinden telsizini istediğini, arabadan getirilen telsizle de Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı olduğunu söylerken telsizin mandallandığını ifade etti. Kendisinin televizyonda sözde sıkıyönetim bildirisi okununca şüphelendiğini belirten Dağdelen, Emniyet Müdür Vekili Yakup Usta’ya telefonla ulaşmaya çalıştığını ancak ulaşamadığını, iddia edildiği gibi kimseye ‘Sizi gözaltına alacağım’ demediğini iddia etti. Gece saatlerinde nizamiye kapısına polisler gelince komutandan kendisini birlikten çıkarmasını istediğini, bir bota bindiğini ancak, görevli asker götürmeyince rıhtıma bıraktığını anlatan Dağdelen, liman içerisinde çıkış yolu aradığını, üzerine işçilerin giydiği fosforlu bir kıyafet giydiğini, sabah namazını kılarken de polisler tarafından gözaltına alındığını dile getirdi.
Dağdelen, FETÖ terör örgütü üyesi olmadığını, örgütle hiçbir irtibatının olmadığını, örgüt yöneticiliği ve hakkındaki diğer suçlamaları kabul etmediğini belirterek tahliyesini istedi.
“Komutan, ‘Ben sıkıyönetim komutanıyım’ dedi”
Sanıklardan Mehmet Emin Ceylan ise Mart 2016’da askerlik mesleğinden binbaşı olarak emekli olduğunu söyledi. 15 Temmuz akşamı Mersin’in bir yaylasında yemek yerken telefonla Birliğe çağrıldığını aktaran Ceylan, Birliğe gece yarısı 00.10’da gittiğini, kendisinden önce bir toplantı yapıldığını, komutanın odasında bir MP 5 silahla komutanın şoförünün de durduğunu belirterek, “Odada olağanüstü bir durum ve tedirginlik vardı. Bizi sabotaj diye çağırdılar, kırmızı alarm dediler. Odaya girdiğimde darbe girişimi olduğunu bilmiyordum. Demirhan ve Dağdelen sürekli fısıldaşarak konuşuyorlardı. O sırada Demirhan, onu görevden aldım, bunu atıyorum dediğini duydum. Komutanının Sahil Güvenlik Komutanını görevden aldım, dediğini duydum. ‘Sıkıyönetim komutanı olarak size tebliğde ve görevlendirmede bulunacağım’ dedi. ‘Ben sıkıyönetim komutanıyım’ dedi fakat kargaşa ortamında önündeki bildiriyi okuyamadı. Kurmay Başkanı Tayfun Ergi, ‘Üst makamlardan teyit etmediğimiz bir konuyla ilgili açıklama yapmanız bizi sıkıntıya sokar’ deyince Komutan, ‘Ben sıkıyönetim komutanıyım. Emrimi dinlemeyen çıksın gitsin’ dedi. Bu sözleri net olarak duydum. Darbe olduğunu anladım, odadan ilk ben çıktım. Benden sonra da çıkanlar olduğunu gördüm” dedi.
Ses kayıtlarında yer alan “Bugün darbe yaptık lan” ifadesini o gece kullandığını kabul eden, ancak bunu bir şaşkınlık ifadesi olarak, tamamen ironi ve dalga geçerek söylediğini iddia eden Ceylan, “Benim örgütle hiçbir alakam yok. Darbe yapanlarla hayatımın hiçbir döneminde kesinlikle irtibatlı olmadım. Darbeye kalkışan ekibi etkisiz hale getiren ekibin içinde yer aldım. Tanık olduğum bir davada sanık olmaktan utanıyorum. Yurt dışı yasağının kaldırılmasını ve beraatımı istiyorum” ifadelerini kullandı.
“Biz emre uymadığımız için Mersin’de darbe girişimi uygulanamamıştır”
Darbe girişimi gecesinde Kurmay Başkanı olan Tayfun Ergi de o gece yemek yediği sırada Demirhan’ın saat 09.00’da telefonla kendisini aradığını ve ‘Makama git, askeri hattın başına geç, birlik toplanma emrini ver’ diye emir verdiğini söyledi. Bunun üzerine Birliğe gittiğini anlatan Ergi, darbe girişi olduğunu televizyondan öğrendiğini belirterek, “Genelkurmay Haber Merkezinden saat 22.30 sıralarında sözde sıkıyönetim ilanı ve görevlendirmelere ilişkin mesaj geldi. Mesajı okudum. Televizyondaki yorumlar ve görüntülerden de olayın darbe girişimi olduğunu anladım. Birlik toplanma emrini darbe girişimi için vermedim, terör saldırısı olduğunu düşündüğüm için verdim. Mesajın içeriği garipti ve onaylamadığım için gelen birlik komutanlarına söz etmedim, kimseye okumadım. Sadece kıdem olarak benden de üstte olan Sahil Güvenlik Komutanı Fatih Erhan’a gösterdim. O da okudu. Demirhan, saat 23.00 gibi Birliğe geldi ve hemen ‘Mesaj geldi mi’ diye sordu. Komutan mesajı eline alıp ‘Ben sıkıyönetim komutanıyım’ dedi. Demirhan mesajı aldı ve kimseye sormadan, danışmadan hemen uygulamaya başladı. Kurmay Başkanı olarak kendisine itirazımı yaptım. Bize bağırmaya başladı. Komutan ihanet ettiği zaman yapılacak iki şey, kanunsuz emre itaat etmemek ve üst makamı aramaktır. Ben ikisini de yaptım. Ben ve odada bulunan komutanların birçoğu bu emre uymadığımız için Mersin’de darbe girişimi uygulanamamıştır” şeklinde konuştu.
“Dağdelen, ‘Ben malum havuzdanım, size yardıma geldim’ dedi”
Ergi, eski emniyet müdürü Dağdelen ile ilgili olarak da şu iddialarda bulundu: “Hasan Basri Dağdelen gelince komutan, ‘kimsin’ diye sordu. O da ‘Ankara’dan mail geldi, size yardıma geldim. Ben malum havuzdanım’ dedi ve kimliğe benzer bir şey gösterdi. Telsizi Demirhan’a vererek, tüm polislere anons geçmesini istedi. Amiral de telsizi aldı, anons geçerken mandallandı. Demirhan, ‘112’ye asker gönderin, kapılara asker gönderin’ diye emirler vermeye başladı. Ben o sırada ‘Ne yapıyorsunuz, polisle mi çatışacaksınız’ dedim, komutan da ‘Gerekirse çatışırız’ dedi. Ben bir bahane uydurup odadan çıktım. Güney Deniz Saha Komutanı’nı aradım, kesinlikle Demirhan’ın emirlerine uymamamızı istedi. Ben de zaten uymadığımı söyledim.”
Demirhan’ın sabah gözaltına alınma sürecini de anlatan Ergi, olayın başından itibaren darbe girişimine katılmadığını, dava nedeniyle 21 Ağustos’ta görevinden açığa alındığını, örgütle hiçbir bağlantısının olmadığını söyleyerek, beraatını istedi.
Meslekten ihraç edilen polis İrfan Tellioğlu ile Koray Gün de haklarındaki suçlamaların hiçbirini kabul etmeyerek, tutukluluk hallerinin sona erdirilmesini ve tahliye edilmelerini istediler.
Duruşmanın ikinci oturumuna sabah devam edilecek.