Mersin’de Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimine ilişkin, aralarında eski Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan ile eski 3. Sınıf Emniyet Müdürü Hasan Basri Dağdelen’in de bulunduğu, 21’i tutuklu, ikisi firari, 32 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşması başladı. Duruşmaya, tutuklu 21 sanık, tutuksuz 8 sanık, avukatlar ve sanık yakınları katıldı.
Üç duruşmada üç kez mahkeme başkanı değişen davanın bugünkü oturumunda, dosyaları birleştirilen üç sanık ile aralarında 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Mersin İl Jandarma Komutan Vekili olarak görev yapan Albay Mustafa Bakçepınar, İl Emniyet Müdür Vekili olarak görevli Yakup Usta ve Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanlığı’nda görevli Albay Komodor Ahmet Habil Uğurluel ile etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı olanların da bulunduğu 12 tanık dinlendi.
“Demirhan ve Cengiz, 1991 veya 1992’de San Jose’de beni Fethullah Gülen’in toplantısına götürdü”
Tanıklardan, eski amiral Demirhan’ın devre arkadaşı B.K., SEGBİS ile verdiği ifadesinde, Demirhan’ın Gülen ile bağlantısına yönelik iddialarda bulundu. Emekli deniz subayı K., Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Demirhan ve Cengiz Ekin ile birlikte eğitim için 1990-1992 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) gönderildiğini söyledi. 1991 veya 1992’de sınıf arkadaşları Demirhan ve Ekin’in, bir Türk eğitim heyetinin San Jose’ye geldiğini söyleyerek, kendisini oraya götürdüklerini anlatan K., “Biz üç kişi beraber gittik. Şehir dışında bir villaydı. Kapının dışında çok sayıda ayakkabı vardı. İçeriye girdiğimizde bir kişinin kanepede, çok sayıda gencin de yerde diz çökerek oturduğunu gördüm. Kanepede oturan kişinin Fethullah Gülen olduğunu daha sonraları öğrendim. Bu sırada Demirhan ve Cengiz ortadan kayboldu. Ben de kanepeye Gülen’in yanına oturdum. Gülen’e, hangi görevle hangi bakanlıktan geldiklerini sordum. Bana, ‘Bu özel bir gruptur’ dedi. Niyetiniz nedir diye sordum. Ben sorular sorunca Atilla ve Cengiz geldi, ‘Yanlış bir gruba gelmişiz’ dediler ve çıktık. Ertesi gün Fethullah Gülen’in yazdığı bir şiir kitabı getirdiler bana ve ‘Senden çok hoşlanmış, irtibatta kalmak istiyormuş’ dediler” diye konuştu.
“Onları rapor ettiğim için o dönemde bana kumpas kurdular”
İstanbul’da okulun son sınıfındayken Demirhan ve Ekin ile birlikte bir kez daha Altunizade’de bir yere gittiğini ifade eden K., “1996 veya 1998 yılıydı. Sırf ne kadar genişlediklerini merak ettiğim için gittim. Okul ya da dershane gibi bir yerdi. Arka kapıdan girdik ve yine orada Fethullah Gülen vardı. Geliştirme çabası içinde olduklarını anladım. Ben bunları komutanlarıma da anlattım. 2002 veya 2003 yılında, 6 kişiyi Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı’na rapor ettim. Demirhan da bunların içindeydi. Bu rapordan sonra raporlar, tutanaklar ve CD’ler ortaya attılar. Bunlar kumpastı. Bir kumpasla görevden alınmama neden oldular. Daha sonra göreve döndüm ama 2007 yılında, kendi isteğimle meslekten ayrılmak zorunda kaldım. Zamanında raporlarımız, ifadelerimiz dikkate alınsaydı, 15 Temmuz’a gelinmezdi. Beni dikkate almayan o zamanki komutanlarımızın çoğu daha sonra Ergenekon ve Balyoz’dan 2-3 yıl hapis yattı” dedi.
Tanıklardan Mustafa Bakçepınar, Yakup Usta ve Ahmet Habil Uğurluel ise 15 Temmuz gecesi Demirhan’ın kendisini Mersin sıkıyönetim komutanı ilan ettiğini ve çeşitli emirler verdiğini belirterek, bu emirlerin hiçbirine uymadıklarını ifade ettiler.
Mahkeme Başkanı, 12 tanığın dinlenmesinin ardından oturuma yarın sabah devam edilmesine karar vererek duruşmayı sonlandırdı.
Mersin Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ömer Faruk Güngör tarafından hazırlanan ve Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 462 sayfalık iddianame kapsamında, sanıklar, 4’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 78’er yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyor.