Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 4 No’lu Hayvansal Ürünler ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı Aykut Yeniçıkan, balık, kırmızı et ve tavuk sektörlerinde yürüttükleri çalışmalara ilişkin açıklama yaptı. Özellikle Balık Pazarı üzerinde duran Yeniçıkan, merkezdeki mevcut Balık Pazarı’nın Mezitli ilçesine uzak olduğunu, bu bölgede yaşayan halka hizmet verebilmek adına lokal, mini bir balık pazarı kurulması çalışması yürütüldüğünü söyledi. Bu projede son aşamaya geldiklerini ifade eden Yeniçıkan, önümüzdeki aylarda tamamlanması ile birlikte bu pazarda pişirim hizmeti verilmesinin planlandığını da kaydetti. Benzer çalışmaları diğer ilçelere de yaymak istediklerini dile getiren Yeniçıkan, Toroslar Belediyesi ile de istişare halinde olduklarını ifade etti.
Lokal balık pazarları yanında bir de büyük balık hali planlamalarına rağmen, bu konuda henüz istedikleri yolu kat edemediklerine dikkat çeken Yeniçıkan, böyle bir tesisin kurulabilmesi için 3 bin metrekarelik bir alana ihtiyaç duyduklarını vurguladı. Mevcut yerlerinin ihtiyacı karşılamakta zorlandığına işaret eden Yeniçıkan, eğer kendilerine yeni bir yer tahsis edilemeyecekse mevcut yerlerinin modernizasyonunun yapılmasını, bu yenilemenin de balık sezonu dışında gerçekleştirilerek sektör temsilcilerinin mağdur edilmemesini beklediklerini dile getirdi.
“Çukurova Havaalanı’nı bekliyoruz”
Şu anda havaların soğuk olmaması nedeniyle Akdeniz sahillerinde balığın çok fazla olmadığı, daha çok karideste patlama yaşandığı bilgisini veren Yeniçıkan, “Aynı zamanda Lübnan, Beyrut, Ürdün, Katar, Dubai gibi ülkelere balık ihracatı başladı. İhracatın artması adına Çukurova Bölgesel Havalimanı Projesi’nin vakit kaybedilmeden tamamlanmasını bekliyoruz. İhracatta bir takım gümrük sorunları da yaşanıyor. Mersin’den analiz ve gümrük sorunlarını aşmakta zorlanıyoruz. Deniz ürünleri başta olmak üzere taze ya da canlı hayvan ithalatında ürünün kontrolünü belirli yerler dışında yaptıramıyoruz. Mersin’de de canlı hayvan konusunda yeterli potansiyel var. Tarım İl Müdürlüğü’nün gümrüklerle birlikte ortak bir çalışma yürüterek bu bölgeden de kontrollerin yapılmasına olanak tanınmasını talep ediyoruz” dedi.
Bazı deniz ürünlerindeki yüksek KDV oranlarından da şikayetçi olan Yeniçıkan, balıkta KDV yüzde 8 olmasına rağmen kabuklu deniz ürünlerinde KDV’nin yüzde 18 olmasının sektörü zorladığını dile getirip, bu rakamların düzenlenmesi halinde tüketiciye olumlu yansıyacağını kaydetti.
“Kırmızı et sektörü zor günler geçiriyor”
Kırmızı et sektörünün ise son dönemlerde zor günler geçirdiğine dikkat çeken Yeniçıkan, girdi maliyetlerinin yüksek olması ve ithal ete ağırlık verilmesi nedeniyle üretimin durma noktasına geldiğini ifade etti. Bölgedeki üretimin dahi son 5 yılda yüzde 50’nin üzerinde azaldığını ifade eden Yeniçıkan, bir üreticinin girdi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle karkas etin kilosunu 24 TL’ye üretebildiğini anlattı. Yeniçıkan, “Bunun bir de firesi var. Hayvanlarımızın tümünü kesime yollayamıyoruz, kimi hastalanıyor kimi ölüyor. Yüzde 10’a varan fire oranlarıyla karşılaştığımız dönemler oluyor. Oysa bu karkas eti kesmek için alacak olan tesisler kilosu 23 TL’ye alım rakamı açıklıyorlar. Böyle olunca yerli üreticimiz ürününü vermek istemiyor, çünkü yaptığı harcamayı dahi çıkaramıyor. Oysa bir yıl zor şartlar altında çalışmış olan bu kişiler evine para götürmek istiyor” diye konuştu.
Et ithalatı arttıkça üreticinin bu sektörden her geçen gün biraz daha çekileceğini vurgulayan Yeniçıkan, bir süre sonra yerli üretimin tamamen yok olma tehdidiyle karşı karşıya olduğuna, bu durumda etin kilosunun 100 TL’ye kadar yükselme riski taşıdığına dikkat çekti.
Türkiye’nin kırmızı et konusunda dışa bağımlı hale gelmemesi gerektiğinin altını çizen Yeniçıkan, bunun için mutlaka ithalat yerine sektörün desteklenmesinin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Bunun yem desteği, süt desteği, anaç desteği gibi farklı yollarla sağlanabileceğini kaydeden Yeniçıkan, “Halkımız elbette ucuz et yesin ama mevcut şartlarla bunu sağlamak çok zor, çünkü bu işin de bir maliyeti var. Bu maliyetlerin düşürülmesi halinde halkımız zaten ucuz et yer ve sektör temsilcileri de yaptığı işten para kazanabileceği için üretimi sürdürür. Dışa bağımlı olmak zorunda değiliz” ifadelerini kullandı.
Devletin mevcut durumda ithalat yaparak marketlerde uygun fiyatlarla et satabilme gücü bulunduğunu belirten Yeniçıkan, “Evet 80 milyon tüketici bugün uygun fiyatlı et tüketebilir ama milyonlarca üretici de yok olur gider. Sektör temsilcileri, yaklaşık 5 aydır iş yapamıyor. Yem stokları dolu olmasına rağmen üretim yapılacak canlı hayvan bulmakta dahi zorlanıyorlar” dedi.
“Yeni trend gezen tavuk”
Tavukçuluk sektörüne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Yeniçıkan, şunları söyledi: “Bugün dünyada yeni bir uygulama trendi var; tavuklardan kafessiz yaşam alanlarında yumurta elde ediliyor. Ülkemizde de tavuklar için Hayvan Refahı Hakları Yasası gereğince de bu yapılmalı. diyerek şöyle Amerika’da 2020 yılında kafessiz yaşama yasal olarak geçilecek. Bu döneme kadar gerekli altyapı hazırlıkları yapılıyor. AB ülkelerinde de benzer bir zorunluluk getirildi. Aslında AB’de yasal uygulama 2015’te başlayacaktı, ancak altyapı tamamlanamayınca süre 2025 yılına uzatıldı. Hayvan refahı da düşünülerek salma yumurtaların sayısının artırılması hedefleniyor. Ülkemizde bu uygulama başladı ve hızla yayılıyor. Talep de artınca üretici de bu alana yöneldi. Şirketler bazında gezen tavuk dönüşümü başladı. Ancak henüz yüzde 10’lar seviyesinde uygulanıyor ve gün gün de artıyor. Türkiye’nin de 2025’e kadar tümden bir dönüşüm yaşayacağına inanıyorum.”
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu konuda ciddi denetimleri bulunduğuna dikkat çeken Yeniçıkan, bu nedenle üzerinde ‘gezen tavuk’ etiketi bulunan yumurtaların tereddüt etmeden tüketilebileceğini sözlerine ekledi.