Özdemir, Türkiye ve dünyadaki narenciye üretimi ve ihracatına yönelik yaptığı değerlendirmede, Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından açıklanan verilere göre, dünyadaki narenciye üretiminin 2016 yılında 146 milyon ton olarak gerçekleştiğini hatırlattı.
Dünyadaki toplam narenciye üretiminin dörtte birlik bölümünü 38 milyon ton ile Çin’in karşıladığını, bu ülkeyi sırasıyla 20 milyon ton ile Brezilya, 12 milyon ton ile Hindistan ve 8 milyon ton ile Meksika’nın takip ettiğini kaydeden Özdemir, Türkiye’nin ise 4.3 milyon tonluk üretim hacmi ile dünya genelinde 8. sırada yer aldığını kaydetti. Türkiye’nin bu oranla Avrupa’da 7 milyon ton narenciye üretimi olan İspanya’nın ardından 2. sırada bulunduğunu belirtti.
Türkiye’nin, üretimde olduğu gibi narenciyenin ihracatında da dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldığını ifade eden Özdemir, 1.7 milyon ton ihracat ile 900 milyon dolar gelir elde edildiğini söyledi. Özdemir, dünya genelinde ise 2016 yılı itibariyle 16 milyon ton sofralık olarak tanımlanan narenciye ürünlerinin ticarete konu olduğunu ifade etti.
"Narenciye ürünlerinin kullanım alanları genişliyor"
İstatistiklerin de ortaya koyduğu gibi hem dünya narenciye üretiminde hem de sofralık narenciye ürünlerinin ihracatında Türkiye’nin söz sahibi bir ülke olduğunu vurgulayan Özdemir, "Ancak bu sektörde hala atılması gereken önemli adımlar var. Narenciye ürünleri sofralık kullanımın yanında endüstriyel tip olarak adlandırılan çok çeşitli ürünlerin tüketimine de konu olmaktadır. Bu endüstriyel ürünler, narenciye kullanılarak üretilen meyve suyu, marmelat, reçel, konserve gibi gıdaları kapsamaktadır. Yine endüstriyel açıdan, narenciye ürünlerinin kabuklarından elde edilen uçucu yağlardan kozmetik, gıda, kimya ve ilaç gibi pek çok sanayi dalında yararlanılmaktadır" diye konuştu.
"Endüstriyel narenciye ürünlerinin üretiminde çok gerilerdeyiz"
Türkiye’nin, endüstriyel narenciye ürünlerinin üretiminde çok gerilerde olduğunu kaydeden Özdemir, "Ülkemizde narenciye işleme sanayisi henüz emekleme safhasında. Oysa bu pazarda 8.5 milyar dolarlık ticaret söz konusu. Brezilya, tüm endüstriyel narenciye ürünleri ihracatından yılda 2 milyar doların üzerinde kazanç sağlıyor. Bu pazardan ülke olarak aldığımız pay ise sadece 40 milyon dolar. Belçika ve Hollanda’da narenciye üretimi bulunmuyor. Ancak narenciye ürünlerinden elde edilen meyve suyu ihracatından Belçika yılda 850 milyon dolar, Hollanda ise 710 milyon dolar gelir elde ediyor. Arjantin sadece limon suyu ihracatından 180 milyon dolar gelir sağlıyor. Ülkemizin ise bu meyve sularının ihracatından sağladığı kazanç sadece 15 milyon dolar" ifadelerini kullandı.
"Narenciye işleme sanayimizi geliştirecek yeni politikalar üretmeliyiz"
Türkiye’nin, narenciye üretiminde ve sofralık ürünlerin ihracatında sahip olduğu güçlü pozisyonu işleme sanayisine de taşıyacak yeni politikalar geliştirmesi gerektiğine dikkat çeken Özdemir, şöyle devam etti; "Çünkü sofralık narenciye ticaretinde 13.5 milyar dolarlık bir hacim söz konusuyken, endüstriyel narenciye ürünlerinin ticaretinde de 8.5 milyar dolarlık önemli bir pazar bulunmaktadır. Maalesef bu pazardan aldığımız pay yüzde 0.5 bile değildir. Narenciye ürünleri kullanılarak elde edilen meyve suyu ticaretinde diğer ülkeler ile rekabet edemiyoruz. Çünkü sofralık narenciye ürünlerimiz ihtiva ettiği meyve suyu oranı yönüyle endüstriyel talebe uygun değil. Yani, meyve suyu üretmek için sıkmalık açıdan beklenen standartları ve istenen verimliliği karşılamıyor. Hatta bu nedenle narenciye üretiminde 8. sırada bulunan ülkemiz, maalesef 12 milyon dolarlık narenciye meyve suyu ithal ediyor. Bu kapsamda öncelikle narenciye ürün deseninin endüstriyel talebe uygun olarak değiştirilmesi gerekmektedir. Bu değişimin sağlanabilmesi amacıyla yeni bir narenciye üretim planlamasına ve üreticilerimize yönelik destekler verilmesine ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim."
Bunu takiben narenciye ürünlerini işleyecek sanayi yatırımlarının da artırması gerektiğine işaret eden Özdemir, "Çünkü narenciyede ülkemizin iç tüketimi ve ihracatının toplamı üretimin altında kalıyor. Yani arz fazlası oluşuyor ve dolayısıyla narenciye fiyatları da düşüyor. Bunun önüne geçmek için ya iç tüketimimizi ve ihracatımızı artıracağız, ya da narenciye işleme sanayimizi geliştirerek endüstriyel narenciye ürünleri üreteceğiz. Bu bağlamda, narenciye işleme sanayimize yönelik yatırımların teşvik edilerek daha cazip hale getirilmesinin büyük önem taşıdığını düşünüyorum" dedi.