(Özel Haber) Deniz Kaplumbağalarının Doğasını İnsanların Yanlış Yöntemleri Bozuyor

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Deniz Kaplumbağaları Uygulama Araştırma Merkezi (DEKUYAM) Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene, deniz kaplumbağalarının saldırgan canlılar olmadığını belirterek, "Deniz kaplumbağaları bir canavar değildir. Yaban hayatta bulunan bir hayvanı biz kendi elimizle besleyerek, evcil bir hayvan haline getirmeye çalışırsak bu tip yanlış anlaşılmalar her zaman olacaktır. Eğer ortada bir rahatsızlık varsa muhtemelen biz rahatsızlık veriyoruz. Onları besleyerek zaten bunu yapmış oluyoruz" d

Son dönemde deniz kaplumbağalarının Antalya’da ve Mersin’de insanlara saldırmasıyla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan DEKUYAM Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene, deniz kaplumbağalarının denize uyum sağlamış canlılar olduğunu söyledi. Bu kaplumbağaların sadece yaz dönemlerinde karaya çıktığını kaydeden Ergene, "Karaya çıkarken tabiki de denizlerde sığ kısımlara doğru yanaşıyorlar. Böyle zamanlarda insanlarla karşı karşıya kalmış oluyorlar. Deniz kaplumbağaları nesli tükenmekte olan canlılar ve zorunlu olarak yaz aylarında kumsallara yuva yapmak durumundalar. Çünkü yumurtalarını kumsallara bırakıyorlar. Bu yuva yapmak için kıyılara yaklaştıklarında insanlarla karşı karşıya kalma durumları oluyor. Bu zaman zaman yanlış anlaşılmalara neden oluyor. Zaman zaman insanlarla denizde karşı karşıya gelebiliyorlar, karada karşı karşıya gelebiliyorlar. Oldukça iri, dev boyutlu hayvanlar. Bu nedenle insanların ürkmesine sebep olabiliyorlar ancak bir o oranda da bu canlılar uysaldır. Dolayısıyla insanlara zarar verme gibi durumları kesinlikle söz konusu olamaz" diye konuştu.

"Deniz kaplumbağaları bir canavar değildir"

Deniz kaplumbağalarının saldırgan bir hayvan olmadığını kaydeden Ergene, "Ancak insanlar bu hayvanın doğasını bozmaya kalkarsa bazı yanlış anlaşılmalar ortaya çıkabilir. İnsanlar onları elle besleyerek, balık atarak veya ekmek atarak onları beslemeye çalışıyor olabilirler. Bunun gibi olaylarla daha öncede karşılaştık. Geçmiş yıllarda da buna benzer olaylar söz konusu olmuştu. Elle besleme söz konusu olduğunda canlı besinle, insanı özleştirmiş oluyor. Yani insan gördüğünde ona besin verecek diye düşünüyor ya da öyle hareket ediyor. Bu yüzden de insanlara yaklaşıyor ve bu yaklaşmadan dolayı da yanlış anlaşılan davranışlar söz konusu olabiliyor. Burada yapılması gereken en önemli şey, bu hayvanlar yaban hayvanlarıdır ve insanla bağlantısı söz konusu değildir. Evcil canlılar olmadıkları için canlıyı kendi doğasında bırakıp, kendi besinini kendi bulmasını sağlayacak bir tutum takınmamız gerekiyor. Balık, ekmek vermek bu canlıları yanlış yönlendiriyor. Onları hazır besine alıştırmış oluyoruz. Hazır besine alıştırdığımız zaman da bu tip yanlış anlaşılmalar söz konusu oluyor. Bunun dışında herhangi bir şekilde canlının insana saldırması söz konusu değildir. Deniz kaplumbağaları bir canavar değildir" ifadelerini kullandı.

"Normalde bu hayvanlar insanı gördü mü kaçarlar"

Deniz kaplumbağalarını koruyup, onları gözetmek gerektiğinin altını çizen Ergene, "Nesli tükenen canlılar olduğu için onlara gerekli değeri vermemiz gerekir. Bu tip yanlış anlaşılmaları da ortadan kaldırmak gerektiğine inanıyorum. Özellikle Antalya’da da Mersin’de de şöyle bir durum söz konusu oluyor. Dere ağzı veya deniz kıyısına yakın olan restoranların işletmecileri veya tekneciler, bu hayvanlara balık atarak restoranlarına veya tekneye çıkan müşterilerine turistlere göstermeye çalışıyorlar. Bu hayvanları o yüzden de burada tutuyorlar. Çünkü bu hayvanlar çok sempatik hayvanlar. Orada onlar için ekstradan bir eğlence gibi oluyor. Bu nedenlerden dolayı bu hayvanlar o kıyılara geliyorlar. Bir de tabi bizim rehabilite ettiğimiz, iyileştirip, doğaya saldığımız hayvanlar var. İyileştirip doğaya saldığımız hayvanlar insanlara daha yakınlar. İnsanı bir düşman olarak görmüyorlar. O nedenle yaklaşabiliyorlar ama çoğunla deniz kaplumbağaları insanı gördüğü yerde uzaklaşırlar. Çünkü onlardan huzursuz oluyorlar. Herhangi bir ses, gürültü veya insanın varlığı onları rahatsız ettiği için hızla uzaklaşırlar. Isırma vakalarının olduğu yerde genelde restoran veya teknelerden atılan besinleri almak için insanlara yaklaşıyorlar ve bu şekilde zarar verebiliyorlar. Ama bu tip alışkanlıklar ortana kalktığında böyle bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum" şeklinde konuştu.

"Bu canlıların doğalarını bozmamamız gerekiyor"

Canlıların doğalarını bozmamaya çalışmak gerektiğine vurgu yapan Ergene, "En önemli nokta bence bu. Yaban hayatta bulunan bir hayvanı biz kendi elimizle besleyerek, evcil bir hayvan haline getirmeye çalışırsak bu tip yanlış anlaşılmalar her zaman olacaktır. İnsanlar bu canlılardan korkmamalı. Zaten kesinlikle korkulacak canlılar değillerdir tam tersine karada bile sizi gördüklerinde hızla denize gittiklerini görebilirsiniz. Mersin’de de 5 tane yuvalama alanları var. Buralarda sık sık kıyıya çıkıyorlar. İnsanı gördüklerinde hızla uzaklaşıp, denize dönerler. Yani insan onları rahatsız eder. Tabi bir de şu var, biz denize onların yaşam alanına giriyoruz. Onların yaşam alanı orası. Onlar bizi yaşam alanımızda değil, biz onların yaşam alanında bulunuyoruz. Dolayısıyla eğer ortada bir rahatsızlık varsa muhtemelen biz rahatsızlık veriyoruz. Onları besleyerek zaten bunu yapmış oluyoruz" dedi.

Genel Haberleri