Adil, ’Türk Arap İşadamları Ekonomi Zirvesi’ için geldiği Mersin’de, son dönemde Tunus’ta yaşanan olaylara ilişkin İHA’ya değerlendirmelerde bulundu. İlk ’Arap Baharı’nın 2011 yılında Tunus’ta başladığını hatırlatan Adil, "Gerçekten Tunus’un çok başarılı bir hikayesi var. Çünkü çok istikrarlı bir koalisyon hükümeti oluştu. 2011 yılından bu güne kadar devam eden renkli bir hükümet. Hem İslamcılar var, sosyalistler var, liberaller var her renkten var. Başka ’Arap Baharı’ ülkeleriyle mukayese edersek, en istikrarlı ülke diyebiliriz. Tabi bu başarıdan rahatsız olan ülkeler var. Bunlar bazı Avrupa ülkeleri. Çünkü bu devrim, yeni bir vizyon geliştirdi Tunus’ta, artık yeni bir anayasa var ve bu anayasa tüm siyasi renkleri kapsıyor. Ayrıca ekonomik olarak da biraz daha özgür ekonomi politikası uyguluyor. Yani bir Paris’e veya bir Londra’ya ya da bir Washington’a bağlı değil, tamamen milli bir ekonomi çizgisi ile hareket ediyor. Tabi Tunus’un bu politikası bazı iç ve dış çevreleri rahatsız ediyor" diye konuştu.
"Uzaktan Türkiye’nin dostlarının hikayelerini engellemeye çalışıyorlar"
Siyasi olarak da Tunus’un bağımsız bir politika izlediğini dile getiren Adil, Libya konusu ile ilgili ya da Arap veya İslam ülkeleri ile olan ilişkilerinde bağımsız hareket ettiğini vurgulayarak, "Özellikle ve özellikle Türkiye gibi bölgesel bir güçle iyi ilişkiler
kurması da bazı iç ve dış mihrakları rahatsız ediyor. Genel bakacak olursak, Türkiye’nin yaşadığı 15 Temmuz olayının, depreminin ardışığını yaşıyoruz şu anda. Katar’da da yaşadık, çünkü Arap dünyasında Türkiye’yi en çok destekleyen kimler var? Körfez ülkelerinde Katar, Kuzey Afrika’da Tunus. Bu ikisinin de hem ekonomik hem de istikrar olarak her alanda başarı hikayeleri var. O nedenle Körfez ülkelerinde yaşanan kriz, Katar eksenli bir kriz. Şu anda Kuzey Afrika’da Tunus eksenli bir kriz oluşturmaya çalışıyorlar. Aslında uzaktan Türkiye ile uğraşıyorlar. Uzaktan Türkiye’nin dostlarının hikayelerini de engellemeye çalışıyorlar. Çünkü en son Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika ziyaretlerinde Tunus çok önemli bir duraktı. Aslında Sudan’da da şu anda bir hareketlilik var. Mısır- Sudan ilişkileri şu anda bayağı gerilmiş durumda. Arkasında maalesef bölgesel ve uluslararası güçler var, tahrik ediyorlar şu anda Sudan’ı. Neden? Türkiye-Sudan ilişkileri geliştirilmesin diye" ifadelerini kullandı.
"Türkiye’nin İslam dünyasının güvenliği için ne kadar önemli olduğunu herkes fark etti"
Türk-Arap ilişkileri uzmanı olarak, bu bölgeyi takip eden biri olarak, Türkiye’nin ilişkilerini geliştirdiği bütün ülkelerin bir şekilde karıştırılmaya çalışıldığını kaydeden Adil, şöyle devam etti; "Bunu başarabilecekler mi? Zannetmiyorum. Neden? Şu anda gerçekten bu bölgelerde Katar’da, Sudan’da, Tunus’ta ve diğer İslam ülkelerinde çok önemli bir uyanış var. Türkiye’nin İslam dünyasının güvenliği için ne kadar önemli olduğunu herkes fark etti. Özellikle 15 Temmuz’dan sonra. Yeni Türkiye projesinin gerçekten şu anda düşmanları var. Bu düşmanlar hem iç mihraklar hem de dış mihraklar. Bu nedenle bizim İslam dünyasındaki entelektüeller bunun farkında. Muhakkak gerginlikler olabilir, muhakkak ufak tefek sorunlar var. Tunus’ta şu anda sosyal sorunlar deniliyor. Aslında bu sorunlar, diktatör zamanında yani devrimden önce zaten devam eden sorunlar bunlar. Yani şu anda yeniden ön plana çıkarmak, medyada ön plana çıkarmak, gençleri sokağa çıkarmak, güvenlik güçleri ile çatışmalarını sağlamak, tabi buradaki hedef gerginliği daha da arttırmak için. Hem bu uyanışı biraz frenlemek hem de Türkiye gibi lokomotif bir ülkeye yaklaşımı engellemek. Çünkü Türkiye, İslam dünyasına güç veriyor, emel veriyor, vizyon geliştiriyor. O nedenle amaç hem ülkelerimizi meşgul etmek hem de en derini Türkiye ile uzaktan uğraşmak."
"İran’daki olaylar da aynı çerçeveden değerlendirilebilir"
İran’daki olayların da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Adil, "Bölgemizde dik duran ülkeler Türkiye ve İran. Bunu net görüyoruz. Kalan ülkeler muhakkak önemli. Mısır, Suudi Arabistan ve diğer ülkeler de önemli. Ama gerçekten milli politikası ve milli proje sahibi ülkeler bu 2 ülke. Bu iki ülkede iç sorunlar oluşturuyorlar. Garip tarafı, bu sorunlar dışarıdan yönetilen sorunlar ve pompalanan sorunlar. Medya aracı ile veya insan hakları adına, sosyal hakları adına. İlginç tarafı, İran yıllarca ambargo altında yaşayan bir ülke idi. O dönemde çok büyük
ekonomik ve sosyal sıkıntılar yaşadı. Ama o dönemde böyle ayaklanma olmadı. Şu anda ambargonun bir kısmı kaldırıldı, Avrupa ve ABD ile iyi ilişkileri başladı. Artık bu gücün engellenmesi gerekiyordu. Bu hem İran’a karşı bir hamle iken ama aynı zamanda komşusu olan Türkiye-İran ilişkilerinin daha fazla artmasını engellemeye yönelik bir girişim" ifadelerini kullandı.
"Türkiye’nin bir lobi projesi yok"
Türkiye’nin şu anda Arap ve Afrika ülkeleriyle çok güzel ilişkiler kurduğunu, Türk medyasının bunu iyi bilmesi ve takip etmesi gerektiğine işaret eden Adil, şu değerlendirmelerde bulundu: "Ama maalesef Türkiye’nin bir lobi projesi yok. Orada lobi oluşturmak gerekiyor. Türkiye’nin lobisi Afrika’da, Arap dünyasında, İran’da da olması gerekiyor. Şu anda Çad’da. En son Cumhurbaşkanı Erdoğan Çad’a gitti. Takip ediyoruz, Çad medyasında çok ilginç bir komplo var. Paris’ten yönetilen medyalar var. Bu ziyareti karalamak için ’Türkiye sizin için faydalı değil, sizin hayrınız için gelmiyor’ gibi kara propaganda yaptılar. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. Halklar Türkiye’nin yanında, bundan eminiz. Şu anda Çad halkına gidin bir sorun, herkes Türkiye’yi seviyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da seviyor. Tunus’ta da öyle, Sudan’da da öyle, Katar’da da öyle, başka ülkelerde de öyle. Ama biraz hem sistematik bir çalışma olması gerekiyor hem de biraz bilimsel ve derin bir çalışma olması gerekiyor. Türkiye’nin varlığını hissettirmek için biraz yeni stratejik vizyonla çalışmak gerekiyor."