Bakliyat üretiminde son yıllarda dünyada 10’uncu sıraya gerileyen Türkiye, buna rağmen iç tüketime yetecek miktarda mercimek üretimini gerçekleştiriyor. Son dönemde çiftçilerin daha fazla verim ve kar elde edebilecekleri ürünlere yönelmeleri nedeniyle mercimek ekimi azalsa da bu yılki üretimde yüzde 20 artış olması bekleniyor.
Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı ve Akdeniz Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arslan, Türkiye’nin mercimek ve nohut üretimindeki son durumunu İHA muhabirine değerlendirdi. Mercimek ve nohut işleme fabrikasında yaptığı açıklamada Arslan, son yıllarda Türkiye’nin mercimek ve nohutta neden ithalatçı konumuna geldiğine açıklık getirdi.
“Çiftçimiz daha fazla verim ve kar elde edeceği ürünlere yöneliyor”
“Türkiye’deki problem şu; geleneksel tarım ürünlerimizden olan ve anayurdu Türkiye olan mercimek ve nohutta Türkiye neden ithalatçı ülke oldu” diyen Arslan, bunun nedenini şöyle açıkladı:
“Türkiye’de çiftçimiz, dünyadaki bütün çiftçiler gibi hangisinin verimi yüksekse, hangi üründen daha çok para kazanacaksa onu ekiyor. Bundan 15-20 yıl önce sulanabilir arazilerimiz yüzde 20 civarındaydı ama şu anda yüzde 60-70’e ulaştı. Harran Ovası, Nusaybin’e kadar sulama kanallarıyla donatıldı. Mercimeğin ana ekim alanı orasıydı. Şimdi ekmiyorlar, çünkü sulanabilir yerde bakliyat yerine mısır, pamuk, buğday ekiyorlar. Birim başına buğdayda 600-700 kilogram, mısırda 1,5 ton ürün alıyor. Mercimekte ise maksimum alacağı 200 kilogram. Dolayısıyla çiftçilerimiz mercimeğin satış fiyatı yüksek olsa bile 600 kilogram alacağı buğdayı tercih ediyor. Bu hesabı yapanlar piyasanın ürün çeşidini değiştiriyorlar.”
Kanada’yı örnek gösteren Arslan, Kanada’nın çok bereketli topraklarına mercimek ektiğini dile getirerek, “Kanadalı Bakana, ‘neden mercimek ekiyorsunuz’ diye sordum. ‘Biz topraklarımızı kazanmak, kuvvetlendirmek, korumak zorundayız. Bakliyat ekerek toprağı kuvvetlendiriyoruz, çünkü toprağa azot bırakıyor. Bakliyat, Kanada’nın topraklarını kurtaracak tarım ürünüdür’ dedi. Yani ‘neden ithalatçı olduk’ sorusunun cevabı, bu anlattıklarımda yatıyor” diye konuştu.
“Bu yıl mercimek üretiminde yüzde 20 artış var”
Türkiye’nin, özellikle mercimekte bu yıl kendine yeter miktarda ürün yetiştirebildiğini vurgulayan Arslan, fiyatlar yükseldiği için bu yıl mercimek ekiminde geçen yıla oranla yüzde 20 civarında bir artış olduğunu bildirdi. Türkiye’nin mercimek tüketiminin yıllık 300-350 bin ton civarında olduğuna işaret eden Arslan, “2016’da mercimek üretimi 300 bin ton civarındaydı. 2017 yılında yüzde 20 daha fazla. Fiyat beklentileri nedeniyle geçen seneden de 50 bin ton stok var. Yani bu yıl Türkiye’de 410-420 bin ton mercimek var. Bu da hem iç piyasaya yeter hem bir miktar ihracat olabilir ama ihracat için dışarıdan mal getirmemiz lazım. Biz zaten 400-500 bin ton mercimek üretebiliyoruz. Üretilen mercimek Türkiye’yi doyurabiliyor. Ama biz buna rağmen Türkiye’ye bir miktar ithalat yapıyoruz. Bizim tesislerimiz boş durmasın diye malı alıyoruz, işliyoruz, ihtiyacı olan ülkelere satıyoruz. Hem müşterilerimizi kaybetmiyoruz hem de işletmelerimizi çalıştırıyoruz ve ülkeye bir katma değer sağlıyoruz. O nedenle ithalat doğuyor” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, bakliyat üretiminde 10. sıraya geriledi”
Dünyada en fazla bakliyat üretimi yapan ülkenin Hindistan olduğunu kaydeden Arslan, dünyadaki bakliyat oranının da 75 milyon ton olduğunu söyledi. Bunun yüzde 25’inin Hindistan tarafından üretildiğine dikkat çeken Arslan, “Ama çoğu da tüketiliyor, yetmiyor. Dünyada en fazla ihracat yapan ülke ise Kanada. Dolayısıyla bazen dünyanın en büyük üreticisi olmak yetmiyor. Hindistan gibi dışarıdan almak zorunda kalıyorsunuz” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin dünya bakliyat üretimi payının ise yüzde 2,5 olduğu bilgisini veren Arslan, “Türkiye, bakliyat üretiminde dünyada 10’uncu sırada. Gittikçe geriledi. Daha önce 2’inci, 3’üncü sıradaydı ama 1990’lı yıllardan sonra Kanada, ABD, Arjantin gibi ülkeler oldukça mesafe kat ettiler” dedi.
“Nohutta bu yıl beklentimiz 200 bin ton civarında”
Nohut üretimi ve Türkiye’nin son durumuna ilişkin de bilgi veren Arslan, dünyada geçen yıl nohutta antraknoz hastalığı nedeniyle bir kıtlık olduğunu söyledi. “Nohutta durum daha kötü” diyen Arslan, şöyle devam etti:
“Çünkü nohut antraknoz hastalığından ötürü Türkiye’de artık fazla ekilmiyor, toprağa zarar veriyor. O nedenle çok yağmur yağdığı yıllarda o bölgelerde nohut üretimi olmuyor. Hassas bir bitki, onun için de maalesef geçen yıl 125 bin ton civarında bir üretim vardı. Bu yılki beklentimiz ise 200 bin ton civarında.”
Türkiye’nin ikliminin ufak boy nohut yetiştirmeye uygun olduğuna işaret eden Arslan, ancak halkın talebi iri nohut olduğu için Meksika, Hindistan gibi ülkelerden ithal ettiklerini belirtti. Arslan, “Mercimekte geçen yıl 300 bin tonun üzerinde, nohutta da 100 bin tonun üzerinde ithalat yaptık. Bunlar korkulacak rakamlar değil. Üreticinin de sanayicinin de ihracatçının da kaygılanacağı bir durum yok. Eskiden bakliyat üvey evlat olarak görülüyordu. Basında çıkan haberlerden sonra bunun teşvik edilmesi gerektiği anlaşıldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı artık bakliyat üzerinde daha ciddi duruyor. Bu yüzden basına çok teşekkür ediyorum. Bu sorunları irdeledikleri için Bakanlığı da doğru yönde yönlendiriyorlar. Bakliyatta teşvikler arttı. Daha önce 100 kuruş olan teşvikler bu yıl 300 kuruş oldu” diye konuştu.
Bakliyatta ihracat hedeflerinin, 2023 yılında 1,5 milyar ton olduğunu anımsatan Arslan, sözlerini şöyle tamamladı: “Şimdi bu hedefi tutturmaya çalışacağız. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın teşvikleriyle inşallah o noktaya geleceğimize inanıyoruz.”