Türkiye’de Siyasi Partilerin genel başkanları kendilerini “Lider” zannederek koltuklarını bırakmama hastalığıyla karşı karşıyalar. Herhangi bir siyasi hareketi başlatana “Lider” ondan sonra göreve gelen kişiye de “ Genel Başkan” denir. Bunu bir türlü anlamıyorlar ve anlamakta istemiyorlar.
Kendisini “Lider” zanneden “Genel Başkanların” başında şüphesiz MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli geliyor. Peki, neden en başında Devlet Bahçeli’yi koyduk sizde çok iyi biliyorsunuz. 18 sene önce Ülkücü Hareketin Lideri Merhum Alparslan Türkeş’in 4 Nisan 1997 yılında hayatını kaybetmesinin ardından 6 Temmuz 1997 tarihinde yapılan MHP 5. Olağanüstü Kongresinde Devlet Bahçeli, MHP Genel Başkanlığına seçilmişti.
Devlet Bahçeli Toplam 13 seçime Genel Başkan olarak girdi. Bunun sadece birinde yani 18 Nisan 1999 tarihinde genel seçimlerinde başarı elde etti. Ama ne var ki; Bahçeli geriye kalan 12 seçimi hep kaybetti. Ara sıra inişler çıkışlar olsa da bir daha hükümet ortağı olamadı. Herkes iyi biliyor ki Bahçeli’nin 1999 seçimlerini kazanması PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın yakalanmasına borçludur.
Girdiği 12 Seçimi Kaybeden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli en son 1 Kasım seçimlerinden sonra da istifa etmeyeceğini açıkladı. Kendini “Lider” zanneden oysa sadece “Genel Başkan” ve hep kaybeden “Genel Başkan” olan Devlet Bahçeli’nin partisinde ki, fedakâr ve cefakâr Ülkücüler zaman zaman Kongrelerde farklı isimler ortaya çıkarsa da Devlet Bahçeli’nin oluşturduğu Delege listesini bir türlü delemiyor ve adına “Lider” koydukları modern diktatör Bahçeli’yi bir türlü deviremiyorlar.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sadece Delege listesini elinde tutmakla yetinmiyor, bir diktatörün yapması gerekeni yaparak; Sinan Oğan, Meral Akşener gibi partinin başarılı ve oy getirecek isimlerini de partiden ihraç etmeye çalışıyor.
Yapılan anketlerde “Hangi Partinin genel başkanın değişmesi lazım” araştırmasında Devlet Bahçeli %80 oy alarak değişmesi gereken Genel Başkanlar listesinin başında yer alıyor.
MUSTAFA KAMALAK İNADI SAADETİ BİTİRİYOR
Diğer Genel Başkanlardan Mustafa Kamalak’ta değişmesi gereken isimlerden 2. Sırada yer alıyor. Milli Görüş’ün lideri ve Saadet Partisi’nin merhum Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın 27 Şubat 2011 tarihinde hayatını kaybetmesinin ardından Saadet Partisi’nin 5 Mart 2011 tarihinde ki olağanüstü kongresinde genel başkan seçilmişti.
Mustafa Kamalak kişilik olarak, Kibar bir insan olarak biliniyor ve gerçekte te aynen böyledir. Anayasa Profesörü ve Kur’an hafızıdır. Çok değerli bir siyasetçi ve babacan bir yanı vardır. Bizce Mustafa Kamalak bu ünvanlarla siyasete son noktayı koyması, geriye bırakacağı hoş bir seda olacaktır. Nitekim kendini “Lider” zanneden Genel Başkanlardan biride Mustafa Kamalak’ın ta kendisidir.
Merhum Erbakan’ın vefatından sonra görevi alan Mustafa Kamalak, 2011 – 2014 ve 2015 (Haziran-Kasım) seçimleri olmak üzere 4 seçimde de kaybeden Genel Başkanlardan oldu. Hatta en son 1 Kasım seçimlerinde Partisini 1969’dan sonra ki en küçük oran olan %0,7’ye kadar düşürerek neredeyse Milli Görüş’ü yok etme noktasına getirdi.
Diğer Partilerde olduğu gibi Saadet Partisinde de parti içi muhalifler bulunuyor. Bunların başında Merhum Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan yer alıyor.
04. Mayıs 2014 tarihinde yapılan Saadet Partisi 5. Olağan kongresinde Fatih Erbakan Genel Başkan aday adayı olmuş ama maalesef 868 delegeden sadece 212 oyu almıştı. “Delege seçmemiş işte ne var bunda” demeyin, Bu delege listesi de Fatih Erbakan’a karşı çıkan Saadet Partisi YİK Başkanı Oğuzhan Asıltürk’ün hazırladığı listeden oluşmaktadır. Aynı MHP’de olduğu gibi Delege Diktatörünün bir planıydı.
Kendini Saadet Partisi’nin “Lideri” zanneden Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ta siyaseti bırakması ve fikir adamı olarak danışılması gereken Milli Görüşçülerin abisi olarak görevine devam etmesi kendisi, partisi ve ülkemiz için hayırlı olabilir.
Partileri için gece gündüz çalışan özellikle MHP ve Saadet Partisi tabanlarının önümüzde ki günlerde nasıl bir tutum sergileyecekleri merak konusu ama kendini “Lider” zanneden Genel Başkanlar Bahçeli ve Kamalak’ın partilerin bırakması onlar için daha faydalı olacaktır.