AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir gecede aldığı kararla Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi sonrasında, kadınlar evde, iş yerinde, sokakta eşleri veya yakınları tarafından her gün öldürülüyor. Sadece son beş günde 10 kadın daha hayatını kaybetti.
Fatma Kahraman 31 yaşındaydı. 21 Haziran akşamı İzmir'deki evinde kocasıyla tartıştı ve başından vurularak öldürüldü.
Şükran Aba 19 yaşındaydı ve üç aylık bebeği vardı. Boşanma sürecinde olduğu Hakim Aba tarafından 21 Haziran’da Adana’da sokak ortasında annesi ve kardeşiyle birlikte vurularak öldürüldü.
Gülsüm Mertoğlu, bir çocuk annesiydi ve boşanma davası açmıştı. Cezaevinden firar eden kocası S.M. tarafından 22 Haziran’da İzmir’deki evinde 33 yaşındaki kadın defalarca bıçaklanarak öldürüldü.
Ayten Çağıran 44 yaşındaydı ve bir yıl önce boşanmıştı. Kendisini üç gün boyunca takip eden eski kocası tarafından 22 Haziran’da Antalya’da sokak ortasında boğazı kesilerek katledildi.
22 Haziran’da Balıkesir’de 55 yaşındaki Maizer Gökyıldız'ı 62 yaşındaki kocası Cevri Gökyıldız silahla vurduktan sonra intihar etti.
33 yaşındaki Hilal Kar, 23 Haziran’da Diyarbakır’da sokakta yürürken ayrıldığı M.D. tarafından silahla başından vurularak hayatını kaybetti.
Gaziantep’te 68 yaşındaki Fatma Mercandağı, 23 Haziran’da sokak ortasında tartıştığı 70 yaşındaki kocası Emin Mercandağı tarafından tabancayla öldürüldü.
Konya’da Ümmü Döğer, 24 Haziran sabahı marketten ekmek alıp evine dönerken apartman girişinde eski sevgilisi Arafa Yıldırım’ın silahlı saldırısına uğradı. Üç kurşunla vurulan dört çocuk annesi kadın hayatını kaybetti.
Elazığ’da 26 yaşındaki Selen Akpolat, tartıştığı sevgilisi Fırat Bulut tarafından tabancayla vurularak öldürüldü. Bulut, ardından yedi katlı binanın çatısından atlayarak intihar etti. İstanbul Esenyurt’ta ise kimliği belirsiz bir kadının boş arazide cansız bedeni bulundu.
"Erkekler 3-5 sene yatar çıkarım diye düşünüyor"
Artan kadın cinayetlerine ilişkin avukat Şükran Eroğlu, yaptığı açıklamada kadınların birey olarak kabul edilmemesine vurgu yaptı. Eroğlu, "Türkiye’de bir kadın politikasının olmaması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir türlü öğretilmemesi bu sonuçları getiriyor. Bütün söylemler kadınların namusu, eteği, elbisesi ve oturup kalkması üzerine. Bu durum da erkeklere cesaret veriyor" ifadelerini kullandı.
Cezaların caydırıcı olmamasına da değinen Eroğlu, "Ceza hukukunun en önde gelen kurallarından birisi cezanın caydırıcı olmasıdır. Verilen cezalar infaz kanunu nedeniyle tamamen indirilmiyor ve çıkarılan aflar nedeniyle kimse aldığı ceza kadar içeride kalmıyor. Bu durum da ayrı bir cesaretlendirme nedeni oluyor. Erkeklerin dilinde ‘3-5 sene yatar çıkarım’ lafı pelesenk olmuş durumda” şeklinde konuştu.
Eroğlu, sözlerini şöyle bitirdi: “Bir an önce kadın bakanlığı kurularak kadın politikaları oluşturulmalı. Çünkü Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kuruluş görevi ve amacı olmasına rağmen bunu yerine getirmiyor" dedi.