Aşut: “Koalisyonla Yatıyor, Siyasetle Kalkıyoruz. Artık Gerçek Sorunlara Odaklanalım”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, iş dünyasının çağrılarına rağmen Türkiye’de hala ana gündemin hükümet kurma çalışmaları olmasını eleştirerek, gerçek gündemlerden birinin eğitim sorunu olduğunu belirtti ve “Oluşacak hükümetin ivedilikle eğitimde yaşanan sorunlara odaklanmasını bekliyoruz” dedi.MTSO Başkanı Aşut, yazılı bir açıklama yaparak, 7 Haziran seçimlerinden sonra hala Türkiye’nin gerçek gündeme dönememesi eleştirdi. Türkiye’nin çözüm bekleyen gerçek gündeminden birinin eğitim olduğunu vurgulayan Aşut, iş dünyasının, oluşacak hükümetten ivedilikle bu konuya odaklanmasını beklediğini kaydetti. “Türkiye’nin iş dünyası olarak, ülkenin ekonomiye yansıyan gerçek sorunlarını gündeme getirmemize ve gerçek gündeme dikkatleri çekme çabamıza rağmen, ne yazık ki ülkenin her kahvehanesinde, her evinde, insanların bir araya geldikleri her yerde hükümet deviriyoruz, hükümetler kuruyoruz, koalisyonlar kuruyoruz. Koalisyonla yatıyor, siyasetle kalkıyoruz” diyen Aşut, bir seçim olduğunu ve millet olarak artık bu görevleri vekillere ve siyasi partilere devrettiklerini vurguladı. Artık vatandaşların ve ülke sorunlarının çözümünde her türlü duyarlı oluşumların ülkenin gerçek sorunlarına eğilmesi gerektiğinin altını çizen Aşut, “Sorunları tespit etmek ve çözümler üretmek gibi konulara odaklanmamız, enerjimizi oy vermek dışında etkin olmadığımız siyaset yerine bu sorunlara harcamamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü iyi bir koalisyon birkaç yılımızı kurtarır. Ama eğitimle ilgili sorunların doğru tespit ve çözümü geleceğimizi kurtarır” ifadelerini kullandı.“OECD ÜLKELERİ İÇİNDE EĞİTİM SEVİYEMİZ ALARM VERİYOR”Türkiye’nin gerçek gündemlerinden birinin eğitim olduğuna vurgu yapan Aşut, MTSO olarak eğitim ile ilgili sorunları ve çözümleri sürekli gündeme getirdiklerine işaret etti. “Eğitimli insan kaynağı ekonominin kalbidir, ülkenin geleceğidir” diyen Aşut, OECD’nin iki yılda bir yaptığı PİSA testlerinde Türkiye adına vahim sonuçlar çıktığını kaydetti. PİSA Testi sonuçlarına göre, lise düzeyindeki Türk öğrencilerinin 65 OECD ülkesi içinde fen bilimleri başarısında 43’üncü sırada yer aldığına dikkat çeken Aşut, şöyle devam etti: “Matematik ve karmaşık metinleri okuma-anlama becerisinde de durum farklı değil. Bu rakamlar doğal olarak ülkenin ekonomisine yansıyan rakamlardır. Neden matematik ve temel bilimlerde, hatta kendi ana dilimizi okuma becerisinde bu kadar kötü durumdayız? Bunun cevabı eğitime harcanan parada yatmaktadır.”Türkiye’de eğitime ayrılan bütçenin yetersiz olduğundan yakınan Aşut, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirleyen en önemli faktörlerin başında eğitime ve insana yapılan yatırımların seviyesinin geldiğini belirtti. Aşut, “OECD ülkeleri 2014 yılında yayınlanan ve genel olarak bu ülkelerin eğitim sistemlerini detaylı bir şekilde ele alan ‘Bir Bakışta Eğitim’ (Education at a Glance) raporunda, öğrenci başına harcanan tutara baktığımızda Türkiye, 36 ülke arasında 35. sırada. OECD ülkelerinin ortalamasının 9 bin 251 dolar olarak kaydedildiği raporda, Türkiye’de öğrenci başına 3 bin 240 dolar harcandığı görülmektedir. İsviçre’de bu rakam 16 bin 90 dolar civarında, Amerika Birleşik Devletleri’nde 15 bin 344, Almanya’da ise 10 bin 904. Ülkemizin eğitime ayırdığı bütçenin ve öğrenci başına harcadığı paranın oranı eğitimdeki yerimizin nedenlerini gayet açık bir şekilde gösteriyor” dedi.“LİSE DÜZEYİNE KADAR BECERİ VEREMİYORUZ, ÜNİVERSİTEDE DE BİLİM YAPACAK BEYİNLER YARATAMIYORUZ”Şili ve Çek Cumhuriyeti gibi sıralamada Türkiye’ye en yakın olan ülkelerin bile Türkiye ortalamasının neredeyse iki katı öğrenci başına harcama yaptığına işaret eden Aşut, şunları kaydetti:“Türkiye’nin öğrenci başına en fazla yatırımı yükseköğretim seviyesinde yaptığını, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında öğrenci başına düşen harcamanın OECD ülkelerinin ortalamasının çok altında olduğunu söyleyebiliriz. Buradan eğitim sistemimizde ilköğretim ve ortaöğretime gereken önemin verilmediği sonucunu çıkarmak mümkün. Zira gelişmiş ülkelerin büyük bir çoğunluğu ilköğretim ve ortaöğretime yükseköğretimden daha fazla yatırım yapmaktadır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde öğrenciye yeterli yatırımı yapmaması, üniversite eğitimi almayacak olan bireylerin belli seviyenin üstüne çıkamaması, üniversite eğitimi almış bireylerin ise temelden kaliteli eğitim alamadıkları için gelişmiş ülkelerden aynı seviyede mezunlarla aralarında belirgin farkların ortaya çıkmasıyla sonuçlanmaktadır. Yani, lise düzeyine kadar beceri veremiyoruz, üniversitede de bilim yapacak beyinler yaratamıyoruz.”“OLUŞACAK HÜKÜMETİN İVEDİLİKLE EĞİTİME ODAKLANMASINI BEKLİYORUZ”Yeterli yatırım ve iyileştirmeleri yapmadan, gelişmiş ülkelerin seviyesine gelmeyi düşünmenin hayalden öteye gitmeyeceğinin altını çizen Aşut, OECD ülkelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ortalamasının 14, Türkiye’de ise 21 olduğunu kaydetti. Gelişmiş ülkelerde ise bu oranın 14’ün altında olduğunu aktaran Aşut, hem teknoloji hem sanayi hem de diğer sektörlerde dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında yer almak ve onlarla yarışır pozisyonda olabilmek için eğitime yapılan yatırımların artırılması gerektiğini vurguladı. Aşut, öğrencilerin bilgiyi edinirken çağa uygun teknolojileri de gerçek anlamda kullanabildikleri, geniş sınıflarda ferah ortamlarda eğitim alabildikleri, öğretmenlerin hem ekonomik hem de ders yükü anlamında daha yüksek performans gösterebilecekleri ortamların oluşturulmasının, gelişmiş ülkelerin düzeyine ulaşmak için yeterli olmasa da önemli adımlar olacağını vurguladı.Türkiye’nin 75 milyon nüfusunun yaklaşık 31 milyonunun öğrenci olduğunu dile getiren Aşut, sözlerini şöyle tamamladı: “Yunanistan’ın nüfusu bizim ilköğretim ve lise öğrencisi sayımızdan az. Yük kolay bir yük değil elbette. O halde öncelikli sorun tespiti yaparak en büyük bütçeyi o sorunun çözümünde harcamak daha akıllıca olmaz mı? Biz gerçek gündemlerden birisinin bu olduğunu düşünüyor ve oluşacak hükümetin ivedilikle bu konulara odaklanmasını bekliyoruz. Bizim görevimiz hükümet kurmak değil, hükümetleri bu sorunların çözümüne yönlendirmektir. Mersin iş dünyası olarak gerçek sorunları konuşmaya, sorunların çözümlerini gündeme getirmeye devam edeceğiz. Bırakalım her kurum kendi görevini yapsın.”