Aşut: “Yapısal Reformlar Acı Reçetelerdir Ama Şifa Oradadır”

Aşut: “Yapısal Reformlar Acı Reçetelerdir Ama Şifa Oradadır”

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, yapısal reformların önemli bir bölümünün siyasal iktidarın oy kaybıyla sonuçlanabilecek kararlara bağlı olduğu için kolay kolay uygulamaya konulamadığını belirterek, “Yapısal reformlar acı reçetelerdir ama şifa oradadır” dedi.MTSO Başkanı Aşut, yazılı bir açıklama yaparak, yapısal reformların sürekli ertelenmesini eleştirdi. Ekonomi ile ilgili sorunlarda mutlaka yapısal reformlara değinildiğine işaret eden Aşut, yapısal reformların ekonomik sıkıntıların sıralandığı listenin noktası olduğunu vurguladı. Yapısal reformun, bir sistemin daha verimli çalışabilmesi ve şoklara karşı daha dayanıklı hale getirilebilmesi için o sistemin yeniden yapılandırılması olarak tanımlanabileceğini dile getiren Aşut, yetkililerin yapısal reformları sürekli ertelemelerini ve geciktirmelerini, çok yatırım ve masraf gerektirmesi, zaman alması ve hemen görünür olmamasına bağladı. Binaların depreme karşı güçlendirilmesi ile su ve sel baskınlarına karşı kentin altyapısının yenilenmesini yapısal reformlara örnek gösteren Aşut, “Bunlar hem zaman alacak hem pahalıya çıkacak hem çok yatırım ve masraf gerektiren hem de hemen görünür olmayacak yapısal reformlardır. Bunu yapmak yerine daha görünür, daha oy getirecek yatırımlar siyaseten öncelik kazanabilir. İşte yapısal reformların geciktirilmesinin nedeni sanırım budur. Yapısal reformların olumlu sonuçları hemen görünmediği için siyasetin önceliği değildir. Ancak, uzun vadede tek çözüm bunlardır” ifadelerini kullandı.“YAPISAL REFORMLAR ACI REÇETELERDİR AMA ŞİFA ORADADIR”Siyaset geçici olduğunu, palyatif çözümler yerine daha köklü olan yapısal reformlara odaklanılması ve uzun vadeli planlar yapması gerektiğini vurgulayan Aşut, “Yapısal reformlar acı reçetelerdir ama şifa oradadır. Bu, iş dünyasında da yükler getirecektir elbet ama sorun hepimizin sorunu. Taşın altına herkes elini koyacaktır” dedi.Yapısal reformları ekonomi penceresinden değerlendiren Aşut, yapısal reformların önemli bir bölümünün siyasal iktidarın oy kaybıyla sonuçlanabilecek kararlara bağlı olduğunu, o nedenle de kolay kolay uygulamaya konulamadığını kaydetti. Son yıllarda bu anlamda önemli reformlar yapıldığını, ancak Türkiye’nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefinde bunların yeterli olmadığını ifade eden Aşut, şöyle devam etti: “2023 için 500 milyar dolarlık ihracat hedefimiz varsa, böylesi bir düşük teknoloji ile hala üstesinden gelemediğimiz bir kayıt dışı ekonomi ile bu başarılacak gibi gözükmüyor.”Türkiye’nin ihtiyacı olan yapısal reformların siyasal, sosyal ve ekonomik olmak üzere üç başlıkta toplandığını belirten Aşut, yapısal reformların yapılamamasının nedenini şöyle açıkladı:“Bir alandaki yapısal reformu yapabilmek için o alanda gerek görülen yapı bozukluğunun nereden kaynaklandığı ve nasıl düzeltilebileceği konusunda iyi kötü bir görüş birliği olması gerekir. Diyelim ki, eğitim alanında yapısal reform ihtiyacı olduğu kanısındayız. Bu konuda bir görüş birliği yok. Herkes kendi dünya görüşüne göre bir eğitim sistemi tasarlıyor. Her ideoloji kendi inançları çerçevesinde bir nesil istiyor. Ancak, tarih bize göstermiştir ki, bir devletin varlığının devamı ideolojilere değil, bilim ve akla dayanmaktadır. Geçtiğimiz yüzyıl çeşitli ideolojilere dayanan devletlerin çöküşüne sahne olmuştur. Eğitim sistemi ile bu kadar oynanan bir ülkede eğitime olan inanç sarsılmaktadır. Adalet sistemi ile bu kadar oynanan bir ülkede hukuka olan güven sarsılmaktadır. Bu iki şey elden gittikten sonra geriye ne kalır ki?”“SADECE EKONOMİK ALANDAKİ REFORMLARI YAPMAK YETMEZ”Yapısal reform yapılmazsa Türkiye’nin buluş yapamayan, inovasyonu taklitçilik sanan, ar-ge’yi ‘arakla getir’ olarak düşünen, fason üretime çalışan bir ülke olmaya devam edeceği uyarısında bulunan Aşut, şunları kaydetti:“Acaba üzerinde anlaşamadığımız sosyal ve siyasal alandaki yapısal reformları bir yana bırakıp da ekonomik alandaki yapısal reformları yapabilir miyiz? Belki yaparız ama bu bizi ‘muasır medeniyetler seviyesine’ çıkarmaya yetmez. Eğitim ve adalet temeli olmayan bir ekonomi sürdürülebilir değildir. Ahlakı olmayan bir ekonomi olur mu? Ekonomisi iyi ama demokraside geri, bütçesi tutarlı ama insan hakları karnesi bozuk, kamu borç yükü düşük ama eğitimde geçen yüzyılın sistemine bağlı bir ülke ‘muasır medeniyetler seviyesine’ çıkabilir mi? Ülke olarak detay konularda uzlaşma sağlayamamamızın çok büyük bir sakıncası yoktur. Ancak, esas sorun temel konularda uzlaşma sağlayamamamızdır. Merak etmeyin elbet bir gün koalisyon kurulur, uzlaşmalar sağlanır. Bir gün yeni hükümet kurulur. Siyaset bir yol bulur. Ancak, önemli olan eğitim, hukuk, demokrasi, insan hakları, özgürlükler, temel yapısal reformlar konularında millet olarak hemfikir olmamızdır. Bir sanayici olarak sabah kalktığımda siyaseti, ülkenin geleceğini, dış politikadaki sıkıntıları, eğitim sorunlarını düşünmediğim, sadece kendi işimi, üretimimi, ihracatımı düşündüğüm gün dünyanın ilk 10 ekonomisine girmeye aday olduğumu hissedeceğim. Hala umutluyum.”