Bakan Eker: “Tarım Hasılasını 23 Milyar Dolardan 61 Milyar Dolara Çıkardık”

Bakan Eker: “Tarım Hasılasını 23 Milyar Dolardan 61 Milyar Dolara Çıkardık”

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, hükümeti devraldıklarında Türkiye’nin 23 milyar dolar tarım hasılasına sahip olduğunu belirterek, “Türkiye, dünyanın 190 ülkesi içinde 12. sıradaydı, Avrupa’nın 28 ülkesi içinde de 4. sıradaydı. Biz o 23 milyar doları 61 milyar dolara çıkardık. Artık dünyanın 12.’si değil, 7.’siyiz. Avrupa’nın 4.’sü değil, birincisiyiz” dedi.Bakan Eker, bir dizi toplantı ve ziyaret çerçevesinde bugün Mersin’e geldi. Mersin’de bir televizyon programına katılmasının ardından Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) salonunda düzenlenen ‘Mersin İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Sektör Toplantısı’na katılan Eker, çoğunluğunu Yörüklerin oluşturduğu üreticilerle bir araya geldi. Üreticilerin sorunlarına çözüm amacıyla Mersin’e genel müdürleriyle birlikte gelen Bakan Eker’e, Mersin Valisi Özdemir Çakacak ve Mersin İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Akdoğan eşlik etti.“YÖRÜKLERİN ELLERİNDEN ÖPMEK GEREKİYOR”Sektör toplantısında ‘Coğrafya kaderdir’ sözünü anımsatarak konuşmasına başlayan Eker, Yörük için kaderin küçükbaş hayvancılık olduğunu söyledi. “Dolayısıyla bunun değerini bilmek zorundayız. Bundan kaçamayız” diyen Eker, şöyle devam etti: “Aksine bunu sevmek, bu değerini, önemini bilmek, bunu yüceltmek, verimli kılmak ve Yörüklerin ellerinden öpmek gerekiyor. Çünkü coğrafyanın hikmetini biliyorlar. Kaderimizin hikmetine varmak, o bilgiyi doğru muhafaza etmek, doğru okumak ve geliştirmek gerekiyor. Cumhuriyet tarihinde hep bu kaderden kaçılmış, görmezden gelinmiş, sırt dönülmüş. Yörük’ün keçisi ormanın düşmanı ilan edilmiş, ona adeta savaş açılmış. Yörük’ün yetiştirdiği koyundan kaçılmış, devlet destekler vermiş ama bu destekler içinde hiç koyun ve keçi olmamış. Ne kadar yanlış” diye konuştu.2005’te göreve geldikten sonra ilk yaptığı işin 1 Ocak 2006’dan itibaren cumhuriyet tarihinde ilk kez koyun ve keçi için destekleme programı başlatmak olduğunu aktaran Eker, “Çünkü bu kardeşiniz Yörükleri anlıyor. Türkiye’nin koyun ve keçiden vazgeçemeyeceğini, aksine bunu desteklemesi ve ileri götürmesi gerektiğini bildiğimizden koyun ve keçiyi destekleme kapsamına aldık” ifadelerini kullandı.Türkiye’de ilk kez üretici birliklerini kurduklarını da dile getiren Eker, 80 ilde bu birliklere kayıtlı 224 bin üyeleri olduğunu kaydetti. Bugüne kadar hayvanlığa verdikleri destekleri anlatan Eker, “Devlet, bütün Türkiye tarımına 1 milyar 800 milyon lira destek veriyordu. Hayvancılığın bunun içindeki payı sadece yüzde 4’tü. Koyun ve keçi içinde hiç yoktu. 2015’te biz hayvancılığa 3 milyar lira destek veriyoruz. Toplam tarım destekleri 10 milyar lira, hayvancılığın payı yüzde 4 değil, yüzde 30 ve bunun içinde koyun, keçi çok önemli. Sütte hayvan başına 22 lira destek veriyoruz. Toplam 15 tedbir getirdik. Koyun ve keçi sütünü 2009’da ilk kez destek kapsamına aldık. İnek sütüne göre 3 kat daha fazla prim desteği veriyoruz. Türkiye’de koyun ve keçi varlığı 31 milyona düşmüştü. Geçen sene bu rakam 42 milyona çıktı” şeklinde konuştu.Sürü ıslahını sağlamak amacıyla 2006’dan bu yana damızlık koç ve teke dağıtımı yaptıklarının da altını çizen Eker, geçen yıldan itibaren koç ve teke alımlarının yüzde 80’inin bedelini ödemeye başladıklarını bildirdi, Toplam bin 83 projeyle 5 milyon dönüm alanda mera ıslah çalışmasını da hükümetleri döneminde yaptıklarına işaret eden Eker, koyun ve keçi yetiştiriciliği için tesis kuranlara 2010’dan bu yana sıfır faizli kredi verdiklerini, bugüne kadar hayvancılık için toplam 381 bin üreticinin 8,9 milyar lira faizsiz kredi aldığını söyledi.“KOYUN VE KEÇİ ETİ İLE SÜTÜNÜN TÜKETİMİNİ ARTIRMAMIZ LAZIM”2015 yılında sözleşmeli besicilik modelini başlattıklarını ve bu sene küçükbaş hayvanı da bu modelin içine aldıklarını ifade eden Eker, şunları söyledi:“Amacımız şehirde yaşayan insanlar daha fazla koyun ve keçi eti yesin, sütü tüketsin. Bunu uygulamak durumundayız. Bizim coğrafyamız, bizim kültürümüz, bizim gıda kültürümüz, beslenme kültürümüz. Buna sahip çıkmak durumundayız. Bunun için de koyun ve keçi etinin ve sütünün tüketimini artırmamız lazım. Şehirlerde çocukların koyun ve keçi eti ve sütü tüketmeleri için bunun tedbirlerini alacağız ve teşvik edeceğiz. Et ve Süt Kurumu’yla sözleşme imzalayan besicilere ilave prim veriyoruz. Milli Savunma Bakanlığı’na ve Türk Silahlı Kuvvetlerine tedarikçilik yapan Et ve Süt Kurumu’nu kırmızı ette yüzde 10 küçükbaş eti kotası koyduk. Siz üreticiler ürettikleri koyun ve keçi etini satsın diye.”Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Projesi kapsamında koyun ve keçiyle ilgili 269 projeye yaklaşık 37 trilyon lira hibe verdikleri bilgisini aktaran Bakan Eker, 2006’dan bu yana hayvancılıkta Türkiye genelinde toplamda bin 91 tane bu şekilde tesise yüzde 50 para verdiklerini ve bu tesislerin şu anda faal olduğunu belirtti. Eker, ayrıca bugüne kadar Türkiye genelinde et üretimiyle ilgili 440 projeye 386 trilyon lira hibe sağladıklarını da kaydetti.“AVRUPALININ YEDİĞİ KIRMIZI ETİN YÜZDE 73’Ü DOMUZ ETİ”Türkiye’nin süt üretimini 8 milyon tondan devraldığını, şu anda 18,5 milyon tona çıktığını dile getiren Eker, kırmızı et üretimine vurgu yaparak, muhalefetin bu yöndeki eleştirilerine şöyle yanıt verdi: “Türkiye’nin 420 bin ton kırmızı et üretimi vardı, şu anda 1 milyon ton kırmızı et üretimi var. Bizi bazen muhalefet partileri Avrupa ile mukayese ediyor, diyor ki, ‘Avrupa’da kişi başına şu kadar kırmızı et’. Tabi Avrupalının yediği kırmızı etin yüzde 73’ü domuz eti. Onu söylemiyorlar, onu gizliyorlar. Bizde sadece çok şükür dana eti, koyun eti, keçi eti var. Bizde tüketim kişi başına 13 kilo, Avrupa’da da 16 kilo. Aramızda 3 kilo var ama onun geliri benim gelirimin 3 katından fazla. Bunu da hesaba katmak zorundayız. Bunu da bileceğiz, doğru olan bu.”“TARIM HASILASINDA DÜNYANIN 7., AVRUPA’NIN 1. ÜLKESİYİZ”Türkiye’nin, tarihinde ilk defa kendi dönemlerinde 2012 yılında damızlık keçi ihracatı, damızlık düve ihracatını da ilk defa 2013 yılında yaptığına dikkat çeken Eker, 2014 yılında Türkiye’nin hayvansal ürün ve hayvan ihracatının 2 milyar 100 milyon dolar olarak gerçekleştiğini belirterek, “Bunun dış ticaret fazlası da 1 milyar 600 milyon dolar. Yani Türkiye net ihracatçıdır, ithalatçı değildir. İhracat artışında önemli bir artış oldu. Biz devraldığımızda Türkiye 23 milyar dolar tarım hasılasına sahipti. Türkiye, dünyanın 190 ülkesi içinde 12. sıradaydı, Avrupa’nın 28 ülkesi içinde de 4. sıradaydı. Biz o 23 milyar doları 61 milyar dolara çıkardık. Artık dünyanın 12.’si değil, 7.’siyiz. Avrupa’nın 4.’sü değil, birincisiyiz. Bunu ben söylemiyorum, bunu bütün dünya, Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Teşkilatı söylüyor, OECD söylüyor, Dünya Bankası söylüyor, dünyanın bütün ülkeleri söylüyor. Onlar da büyüdüler ama biz onların 10 katı daha fazla büyüdük ve onların hepsinin çok önüne geçtik. Bugün Türk çiftçisi, Türk yetiştiricisi, Türk üreticisi 78 milyon vatandaşımızın karnını doyuracak gıdayı üretiyor, 35 milyon turistin de karnını doyuruyor, 2 milyon Suriye’den gelen mültecinin de karnını doyuruyor. 100 milyondan fazla insanı beslemenin üstüne yılda 18 milyar dolar da ihracat yapıyor. Dolayısıyla üreticilerimizin ellerinden öpmemiz gerekiyor” dedi.“TÜRKİYE’NİN BİR MACERAYA TAHAMMÜLÜ YOK”Konuşmasında çözüm sürecine de vurgu yapan ve istikrarın devamının önemine değinen Eker, üreticilerden seçime giderken özellikle buna dikkat etmelerini istedi. “Bu cennet vatan Kürt’üyle, Türk’üyle, Yörük’üyle, ovadakiyle, çiftçiyle, üreticiyle hepimizin” diyen Eker, “Huzura ihtiyacımız var. Barışa ihtiyacımız var. Türkiye’nin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 16 milyon küçükbaş hayvana yetecek mera var. ama orada 8 milyon hayvan var. Terör sebebiyle o yaylalar kullanılamadı. Biz barışı tesis ettiğimizde o yaylaların tamamında hayvanlar otlar, kuzular meleşir. Bu Türkiye’ye bereket getirir. Yörük tabiatla barışıktır, tabiatın dilini bilir. İnsanın huzurunun her şeyden önemli olduğunu bilir” diye konuştu.İstikrarın çok önemli olduğunu vurgulayan Eker, sözlerini şöyle tamamladı:“Eğer biz 3 dönem istikrar içerisinde arka arkaya bu memleketi yönetmeseydik, bu söylediklerimin çoğu olamazdı, yaptıklarımızın çoğu olamazdı. Biz geçmişte bunları denedik. Şimdi Türkiye’yi yeni bir maceraya sürüklemek isteyenler var. Buna fırsat vermeyelim. Türkiye’nin bir maceraya tahammülü yok. Siyasi istikrar ekonomik istikrarı getirir. Ekonomik istikrar kalkınma ve refah getirir. Üreticiye de çiftçiye de sanayiciye de yatırımcıya da herkese daha fazla gelir ve daha fazla refah getirir. İşin özü bu. Maceraya tahammül yok. Çünkü macera bizi nereye götürecek belli değil. Geçmişte bu şekilde biz bunları yaşadık. Kan götürdüğüne şahit olduk, çok babanın yüreği yangın yerine döndü, annelerin gözyaşları sel oldu. bu anneler bizim annelerimiz, bu babalar da bizim babalarımız. Dolayısıyla bu barışın tesis edilmesi, temin edilmesi, sürdürülmesi siyasi istikrar açısından çok önemli. Buna dikkat edelim. Bir seçime gidiyoruz. Elimizi bir yandan gönlümüze, vicdanımıza bir yandan da aklımızı ölçüp biçerek, hesap ederek, hesapsız değil, her şey akılla olur, ölçüyle, ayarla olur, ölçüsüz ve ayarsız nereye gideceğimiz belli olmaz. Buna dikkat edin istiyorum.”