Baro Başkanları Suriye Sınırına Gidiyor

Baro Başkanları Suriye Sınırına Gidiyor

Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, Suriye’de yaşanan savaş ve Türkiye’ye yansımaları ile savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin durumunu incelemek üzere Mersin, Hatay, Osmaniye, Gaziantep ve Şanlurfa Baro Başkanları olarak sınır bölgesine gideceklerini bildirdi.Mersin Barosu Başkanı Antmen, sınır bölgesine yapacakları inceleme gezisi ve Suriye’deki savaşın Türkiye’ye etkileri konusunda yazılı bir açıklama yaptı. Mersin, Hatay, Osmaniye, Gaziantep ve Şanlurfa Baro Başkanları olarak, Suriye sorunu ve yaşanan çatışmalar, buna bağlı olarak gelişen göç hareketlerini yerinde görmek ve yetkililerden bilgi almak için bölgede inceleme yapacaklarını bildiren Antmen, hiçbir örgütlenmeye verilmeyen görevin, sadece barolara verildiğini belirtti.“SURİYE’DE YAŞANANLARDAN EN ÇOK ETKİLENEN ÜLKE TÜRKİYE OLDU”Mart 2011’de Suriye’de başlayan, kısa sürede tüm ülkeye yayılan gösterilerin daha sonra silahlı hareketleri başlattığını ve Esad Rejimini devirmeye yönelik olarak gelişen olaylar sonrasında ülkenin tam bir kan gölüne dönüştüğünü vurgulayan Antmen, Suriye’de devam eden iç savaş sonucunda yüz binlerce insanın öldüğünü ve yaralandığını kaydetti. Savaştan kaçan yaklaşık 5 milyon insanın da Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır’a sığındıklarını dile getiren Antmen, “Yaşanan savaş, kan ve gözyaşına, bu insanların barınması, insan onuruna yaraşır yaşam sürmeleri için asgari koşulların sağlanması sorunu da eklenmiştir. Suriye’nin etnik, dinsel, mezhepsel iç savaşın içersinde istikrarını, birliğini ve toprak bütünlüğünü yitirmesi sonrasında dış müdahalelere açık bir ülke konumuna dönüşmesinin en önemli yansımaları ve sonuçlarından doğrudan etkilenen ülke, maalesef Türkiye olmuştur” dedi.Suriye ile 5 asırlık köklü bağları olan Türkiye’nin, bu ülkeye karşı izlediği politikaların fiyaskoya dönüştüğünü öne süren Antmen, Türkiye’nin bu konuda yalnızlığa mahkum olduğunu iddia etti. Antmen, “Siyasi istikrarsızlığın kol gezdiği, toprak bütünlüğünün korunamadığı, sınırların ihlal edildiği, anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülemediği, kimsenin can güvenliğinin bulunmadığı, insan ölümlerinin sıradan bir duruma dönüştüğü, uygarlık kazanımlarının yıkıldığı, pek çok etnik ve dinsel grubun saldırıya uğradığı, katledildiği, göçe zorlandığı, IŞİD ve El-Nusra gibi insanlık suçu işlemeye her gün devam eden terör örgütlerinin bölgesel hakimiyet kurdukları Suriye’de kaos, kargaşa ortamı devam etmektedir” ifadelerini kullandı.IŞİD saldırılarının bölgesel olmaktan çıktığına, Tunus ve Fransa’ya kadar sıçradığına işaret eden Antmen, saldırıların Türkiye’ye yönelmesinden endişe ettiklerini de vurgulayarak, şöyle devam etti:“Dileğimiz bu cani, barbar terör örgütünün saldırılarının ülkemize yönelmemesidir. Siyasi iktidarın, bu terör örgütünün vahşetini görmezden gelmemesini, gereken önlemeleri almasını, bu konuda dünya ülkeleriyle işbirliğine geçilmesini önermekteyiz.”“TAMPON BÖLGE OLUŞTURMA GİRİŞİMLERİNİ DOĞRU BULMUYORUZ”Son günlerde bölgede demografik yapı değişikliği gerekçe gösterilerek, Suriye’nin toprak bütünlüğüne müdahale oluşturacak güvenli bölge oluşturma girişimlerini doğru bulmadıklarına, bunun tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çeken Antmen, şunları kaydetti: “Uluslararası hukukun temel prensipleri, devletlerin sınırları ötesindeki topraklarda askeri güce başvurmalarını yasaklamaktadır. Devletlerin saldırıya uğraması halinde meşru müdafaa hakkını kullanmaları, bu yasağın istisnasını oluşturmaktadır. Suriye devletinden ülkemize yönelik bir terör saldırısı, ülkemizin toprak bütünlüğünü tehlikeye sokan bir girişim yokken, meşruiyeti ve yasal unsurları olmayan bir şekilde Suriye topraklarında tampon bölge oluşturması, ülkemizi sonu belirsiz bir bataklığa çekecek, nerede başlayıp nerede biteceği belli olmayan bir maceranın içinde telafisi imkansız durumların oluşmasına neden olacaktı. Savaşa hayır diyoruz. Atatürk’ün de söylediği gibi, ‘Savaşın gerekli olması için millet hayatının tehlikede olmasını, aksi taktirde savaşın cinayet olduğunu’ hatırlatıyoruz. Günlük yaşantımızdan ekonomimize kadar her yönüyle olumsuz etkiler bırakmaya devam eden Suriye sorununda, bölge ve tarihsel gerçeklikleri göz önüne almak gerekir. Yayılmacı ve fırsatçı politikalar yerine, komşuluk hukukunu esas alan, toprak bütünlüğü ve egemenlik haklarına, insan haklarına saygılı anlayışların hakim olmasını dilemekteyiz.”