CHP KARAMAN TEŞKİLATINʹDAN ÇIKARMA

CHP KARAMAN TEŞKİLATINʹDAN ÇIKARMA
CHP Karaman teşkilatı Atatürk Parkına çıkarma yaptı.
Cumhuriyet Halk Partisi Karaman Teşkilatı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle Atatürk Parkında Vatandaşlara seslendi.
İl Başkanı Osman Nuri Koçakʹın yaptığı açıklamaya yoğun katılım vardı. İşte İl Başkanı Osman Nuri Koçakʹın yaptığı açıklamanın tam metni.
 
DEĞERLİ KARAMANLI’LAR!
BASINIMIZIN SEÇKİN TEMSİLCİLERİ
DEĞERLİ ARKADAŞLARIM, SEVGİLİ CUMHURİYET HALK PARTİLİLER!
 
Ülkemiz her yönden sıkıntılı günler yaşamaktadır.
İş, aş, ekmek ve ağır yoksulluk sorunları ile boğuşan halkımız, bir de ülke bütünlüğü ve kardeşliğimizin zedelenmesi, ulusal birliğimizin bozulması ve Cumhuriyetimiz ile birlikte kazandığımız tam bağımsızlık, ulus devlet gibi birçok değerimizin yitirilmesi ile karşı karşıya kalmaktadır.
AKP iktidarı devlet kadrolarını kendi anlayışına göre hızla yeniden yapılandırmakta ve bu doğrultuda yargı, üniversiteler, ilk ve orta eğitim kurumları, kolluk güçleri gibi kurumları temelinden sarsacak adımlar atmaktadır.
Milletin iktidarı her türlü alavere dalavere ile milletin elinden alınmakta ve üstüne üstlük milli irade konusunda hep muhalefet suçlanmaktadır.
 
Yani, Cumhurbaşkanlığı seçimi esnasında yaşanan süreci dahi, CHP’ nin halka karşılığının bir göstergesi gibi sunma uyanıklığı gösteren ve her türlü aleti kullanarak yanına çekmeyi başardığı malum basın ile sabah akşam toplumda CHP ile halkı ayrıştırmaya yönelik yayınlar yaparak bu konuda ortalama bir bilinç yaratmayı kafaya koymuş bir bakıma da başarmış bir iktidar ile karşı karşıyayız.
 
Cumhuriyetleri bile kendilerine göre…
 
Bu durum, genel ülke çıkarları ile milletin çıkarlarını bir çatışma içindeymiş gibi göstermesi bakımından da son derece sakıncalı bir ortam yaratmakta, milletin devlete, hukuka, yerleşik teamüllere karşı güvensizlikleri artmakta ve bu olumsuz duygular da sabah akşam körüklenmektedir.
 
Millet ile devlet bir çatışma hali içerisinde değildir.
Ama, öyle gösterilmek istenmektedir.
Yani, devletin temelini oluşturan, Laik, demokrat, hukuk sistemi millet aleyhine değil onun refahı ve geleceğinin esenliğine programlıdır.
 
Bu konularda zaman zaman devletin göstermiş olduğu zaaflar ve olağanüstü dönem uygulamalarını, Cumhuriyetin yaygın uygulamaları olarak gösterip, bu durumu devletin temellerini oluşturan Kemalist yapıyı yok etmenin meşruiyet dayanağı şekline getirmek istiyorlar.
Ülkenin önemli bir bölümünde ulusal bayramlar artık devletin birkaç memurunun yasa gereği yaptıkları sözde kutlamalara dönüşmüş durumdadır. Hatta o görevlilerin bir kısmı artık İstiklal Marşlarında dahi ayağa kalkmamaktadırlar, Cumhuriyete meydan okumaktadırlar.
 
Onlara ne yapılıyor?
Hiçbir şey.
Sanki zımnen onaylanıyorlar ve yüreklendiriliyorlar.
Ulusal günlerini ve onları bu ulusa kazandıran atalarını önemsemeyi kenara bırakmış toplumlarda artık inanç eksiklikleri başlamış demektir. Geçmişine inanmayan ve onu kuşku ile sorgulamaya başlayan toplumlar ise çökmeye yüz tutmuş toplumlardır.
 
Veya çökertilmeye…
 
Avrupa ve Amerika’ da her vesile ile şu Atatürk’ ü ve onun ilkelerini bırakın da Avrupalı olun artık diye çok sevdikleri Türk milleti için yanıp tutuşuyorlar.
 
Kısacası, ortada adı var kendisi yok bir Cumhuriyet bırakılmak istenmektedir.
Kuruluş felsefesinden tamamen uzaklaştırılmış bir sözde Cumhuriyete doğru adım adım sürüklenmekteyiz.
 
Fakat AKP söyleminde milletin gözüne baka baka halkçılık ve cumhuriyetçiliği kimseye bırakmamaktadır.
 
HALKÇILIK VE CUMHURİYETÇİLİK;
 
-15 Milyon gencimizi işsiz bırakmakla olmaz.
-Memura emekliye hakaret eder gibi ücret artışları vererek olmaz.
-Köylünün ürettiklerini neredeyse eline vurup bedavaya almakla olmaz.
-Üretimi, üreterek kazanmayı, el avuç açmadan yaşamayı sağlamadan olmaz.
-Esnafın işini esnafa ateşten gömlek yaparak ve artık kazanamadığı için işini sevemez hale getirerek olmaz.
-Parası olan iyi okullarda ve dershanelerde okusun, olmayanın canı çıksın demekle olmaz.
-Üniversite bitirmiş evlatlarımızı işsiz güçsüz kahvehane köşelerine doldurmakla olmaz.
-Oy uğruna milleti dindarlar ve dindar olmayanlar diye ayırdıkları yetmemiş gibi açılım palavrası ile şimdi de etnik gruplar olarak ayrıştırmaya çalışmakla olmaz.
-Dün, can ciğer kuzu sarması olduğunuz basın kuruluşlarını, bugün milyarlarca lira cezalar keserek devlet gücüyle susturmaya çalışmakla olmaz.
-Milletin savaşarak canı bedeli kazanmış olduğu topraklarını, bu topraklarda gözü olan ulusların halklarına para karşılığı satmaya veya kiralamaya çalışmakla olmaz.
-Milletin bütün zenginliklerini, limanlarını, madenlerini, haberleşme ağını yabancılara satıp savmakla olmaz.
-Üreten insanları işsiz bırakıp, milyonlarca üretemeyen insan yaratmakla olmaz.
 
İşine geldiğinde Cumhuriyetçi ve Demokrat, işine gelmediğinde ise son derece baskıcı olan bir siyasi metodu uygulayabilen, liderlerinin öfkesini bile kutsamakta herhangi bir sakınca görmeyen ellerde Cumhuriyetimiz tanınmaz bir haldedir.
 
Değerli Arkadaşlarım, Sevgili Karamanlı’ lar,
 
Cumhuriyetler milletin çağa uygun ve son derece gelişmiş araçlar ile kendi geleceğine egemen olduğu ve sahip çıktığı devlet biçimleridirler.
Öyle, her girdikleri kabın rengini de almazlar. Herkese göre de bir milli egemenlik tarifi olmaz.
 
Öyle olurlarsa Cumhuriyetlerin bir anlamı kalmaz.
Göstermelik cumhuriyetler cenneti Ortadoğu ülkeleri sözde cumhuriyetlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti ise tüm cumhuriyetler içinde çok daha özel bir cumhuriyettir.
Monarşik ve teokratik bir devlet yapısının içinden çıkmış bu Cumhuriyetin ciddi devrimler ile yerleştirilmeye çalışıldığını bilmemiz gerekir. Yani, biz Cumhuriyete, hazır bir toplumun doğal gelişim seyrinin sonucunda, hazır ve kaçınılmaz bir model olarak kavuşmadı.
Doğulu, kapalı ve mistik bir toplumdan, dinamik ve üretici bir toplum yaratmaya çalışma savaşımı ile oldu bütün bunlar. O nedenle de Cumhuriyetimiz ve onun devrimleri çoğu zaman ciddi korunma ihtiyacı içerisinde oldular.
 
Özellikle de, gafil ve oy avcısı yöneticilerin dönemlerinde.
Bunları ifade ettiğimiz zaman hemen tepeden inmeci olarak suçlandık.
Önce biz Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, Cumhuriyet suçlandı, sonra da Atatürk.
Sanki güle oynaya, halkla kol kola halay çekerek devrim yapılırmış gibi…
Efendim, Atatürk’ün korunmaya ihtiyacı mı varmış?
Hatta geçen yıllardaki bir tartışmayı hatırlayınız. O zaman da Türklüğün korunmaya ihtiyacı mı varmış deniliyordu.
Bu ülkede, Cumhuriyeti korumaya ihtiyaç duymayanlar, Bu ülkede, Atatürk’ü korumaya ihtiyaç duymayanlar,Bu ülkede, Türklüğü korumaya ihtiyaç duymayanlar, Bu ülkede, milletin onurunu, şehitlerimizin ruhunu, gazilerimizin, onların ana ve babalarının haysiyetini korumaya ihtiyaç duymayanlar korunuyorlar ve başköşedeler. Zafer kazanmış gibi eşkıya elbiseleri ile sınırımıza dayanan ve “biz pişman olduğumuz için değil, hakkımız olduğu için geldik” diyenler,
“Başbakana mektup getirdik” diyenler,
“Sayın Öcalan’dan haber getirdik” diyenler, 
“Dağa çıkmaktan pişman değiliz, şartlarımız şunlar şunlardır” diyenler,
Yargıçları, savcıları eşkıyanın ayağına kadar götüren ve uyduruk duruşmalar yaptıranlar,
En ibret verici olan da, her halükarda bu milletin çıkarlarını korumak için orada olması gerekip de, “her türlü riske direnecek ve neye mal olursa olsun bu süreci tamamlayacağız” diyenler korunuyorlar ve baş köşedeler. 
Böyle böyle bütün ulusal değerleri tartışmaya açarak hem devrimlerimizi küçültüyor, hem de ülkemizi küçük düşürüyorlar.
Benliğimizin, kimliğimizin, dilimizin, kutsal değerlerimizin, şehitlerimizin, ulusal zenginliklerimizin korunmaya ihtiyacının olmadığını bu iktidar, zamanında tartışır hale geldik. Ne zaman bunlardan birisi için himaye yollu bir davranış göstersek, “darbeci, jakoben, seçkinci, halktan ayrı diye dilleri nereye uzanırsa söylemekten çekinmezler.”
Hatta bu söylemlerinde o kadar ileriye gidiyorlar ki, içinde CHP’ nin de bulunduğu bir cephenin – aslında söylemeye çalıştıkları özellikle CHP ‘ dir- savaştan nemalandıklarını ve barıştan ürktüklerini söylüyorlar.
Ülkemizin içinde yaşayan ve tamamen eşit ve kardeş olan insanların bir birlerine karşı savaş halinde olduğunu söylemek, terörü aklamak, teröristi meşru bir savaşçı ilan etmek, halkları da biri birlerinin düşmanı ilan etmek değil midir?
 
Ne savaşı?
Hangi savaş?
Kardeşleri bir birine düşürmenin bundan daha ileri bir söylemi olabilir mi?
Bunu söyleyenler savaş görmemiş,
Bunu söyleyenler Türk ordusunun savaş gücünü görmemiş.
Bu mücadele, teröristi halkımızdan ayıklayarak yürütülen ince bir mücadele olmasaydı yani yürütülen bir savaş olsaydı o medya sözcülerinin dilleri nasıl dönerdi bilinmezdi.
Türk milleti, ülkemizin bir bölgesinde yıllardır süren gerilimi hiçbir zaman savaş olarak görmemiştir. Çünkü kardeşler arasındaki sorunu savaş olarak görmek bir cinayettir.
 
Kimse de bu cinayete CHP’ yi ortak edemeyecektir.
Anaların gözyaşlarını dindirmek için yola çıktığını söyleyenlerin medyadaki temsilcileri işi o kadar azıttılar ki, bu gidişle anaların gözpınarları kuruduğu için yaş bile üretemez hale gelecektir.
 
Bunu mu istiyorlar?
Biz CHP olarak savaş meydanlarında kazanılmış olan ve başta ulusal bütünlüğümüz olan bu değerlerimizi korumaya devam edeceğiz ve onun için bugün buradayız.
 
Milletin de bu gidişatı artık kısa süre içinde göreceğinden kuşkum yoktur.
 
Değerli Karamanlılar,
Değerli Arkadaşlarım.
Her şeyi oya dönüştürmekte müthiş becerikli olan bu iktidar, bu süreci de bir oy avcılığı süreci olarak görmektedir. Yeter artık!  Türkiye Cumhuriyeti ve aziz milletimiz bu yükü daha fazla taşıyamamaktadır.
 
Artık Karamanlı olarak sizler de taşımayınız, taşımamalısınız.Her geçen gün ödenemeyecek ağırlıkta zararlar ile karşı karşıyayız.
 
“TÜRK; ÖĞÜN, ÇALIŞ; GÜVEN” sözü bu ülkede bazılarına yük geliyor.
Biz gene de bu sözü söylemekten gocunmayalım.
 
Daha düne kadar Kerh ifadesi olarak kullanılan Türk sözcüğünü, bu gün gene aynı yere gönderme çabalarını boşa çıkaralım.
Ama Türk’ü ve Atatürk’ü bu topraklardan kazıma çalışmaları bugünün çalışması değildir. Türk milleti, kimliğini ve bunu ona Cumhuriyet ile yeniden armağan eden atasını ve cumhuriyetini koruyabilmekte dün de aciz olmadı, bu gün de öyle olmayacaktır. Cumhuriyetine ve onun sana kazandırdıklarına bir daha bak ve sonuna kadar sahip çık. Unutma ki her geçen gün geç kalınmakta, geç kalışın da ulusa maliyeti çok büyük olmaktadır.
 
Saygılarımızla……………                                CHP İL ÖRGÜTÜ
 
Bu günlerde yorulacağız ama, başka da çaremiz yok. O nedenle yarın şehit aileleri derneğinin mitingine katılalım.