Kalın: Gülen, ABD için de tehlikeli bir suçludur
Daily Sabah gazetesinde yayımlanan yazısında ABD ve Avrupa’nın Türkiye’de darbe teşebbüsü sonrasında oluşan uzlaşı ortamını gözden kaçırması ve gözardı etmesinin büyük bir hata olacağını belirten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’de birçok kişinin ABD’nin, Fethullah Gülen’in kanunları suistimal etmesine izin vererek FETÖ liderine yardım ve yataklık yaptığını düşündüğünü kaydetti. Yazısında ABD hükümetinin Gülen’in iadesi noktasında Ankara ile işbirliği yapacağına inandığını kaydeden Kalın, “Gülen, Türkiye için bir ulusal güvenlik tehdidi olduğu gibi ABD için de tehlikeli bir suçludur. Zaten ABD’de Gülen’in okulları hakkında devam eden kara para aklama ve vize sahtekarlığı soruşturmaları var. Eğer Gülen’in ABD sistemini kendi çıkarına kullanmasına müsaade edilirse birçok kişi bu durumu ABD’nin Gülen’i desteklediği şeklinde değerlendirir ve bu durumda Türkiye’de Amerikan karşıtlığı yükselişe geçer” ifadelerini kullandı. Kalın, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Anlaşılan o ki çoğu Avrupalı ve Amerikalı, 15 Temmuz’da yaşananların şiddetini ve halkın Gülenist darbeye karşı nasıl cesurca mücadele ettiğini tam olarak anlayamıyor. AB yetkilileri Türkiye’yi Gülenistlere karşı mücadelesinde destekleyeceklerine bize demokrasi ve hukuk devleti hakkında ders vermeye çalışıyor. Hatta bazıları darbeyi biz yapmışız gibi bizi suçlamaktan geri durmuyor. Türkiye’de Batılı müttefiklerimizin darbeye yönelik tavrı hakkında bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı oluştu. Batılı ülkeler darbeyi kınıyor; fakat darbeciler hakkında herhangi bir şey söylemekten imtina ediyor. 15 Temmuz’dan sonra hiçbir AB üyesi devletin başkanının, bakanlarının veya üst düzey yetkililerinin Türkiye’yi ziyaret etmemiş olması üzüntü vericidir.”
15 Temmuz darbe teşebbüsü ve FETÖ’nün bu olaydaki rolü konusunda ortaya çıkan konsensüsün Türk demokrasisi için bir güç ve dayanıklılık kaynağı olduğunun altını çizen Kalın, hükümetin muhalefet partileri ile işbirliği içerisinde gelecekte yaşanması muhtemel darbe teşebbüslerini engelleyecek yapısal reformları gerçekleştirdiğini, devlete ve orduya güveni tesis etmenin yolunun da bu olduğunu kaydetti.