Memur-sen hükümetin aldattığını ima etti
Karaman Memur Sen İl Temsilcisi ve Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Yunus Özdemir; kadük kalan Toplu Sözleşme Yasa Tasarısıyla ilgili yönetim kurulu adına bir basın açıklaması yaptı:
Toplu Sözleşme Yasa Tasarısına; Hem Yetmez, Hem de Hayır Diyoruz
Yunus Özdemir, Hükümetin Referandum öncesinde verdiği demokratikleşme heyecanının şimdiki faaliyetiyle uyumlu olmadığını söyledi.
Yunus Özdemir, “12 Eylül 2010ʹda yapılan referandumla kabul edilen ve kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı veren Anayasa değişikliğini fiilen hayata geçirecek kanun tasarısı, 16 ay gecikmeli olarak TBMMʹye sevk edildi. Memur-Sen olarak, söz konusu tasarıyı bu şekliyle kabul etmemiz mümkün değildir. Tasarı, 12 Eylül 2010ʹda yakalanan ve sürdürülmesi gereken demokratikleşme heyecanıyla uyumlu değildir. Tasarı masaya değil, sahaya davet tasarısıdır.
Referandumdan hemen sonra 60. hükümette konuyla ilgilenen Devlet Bakanı Hayati Yazıcı döneminde başlayan ikincil mevzuat çalışmaları, 12 Haziran seçimleri sonrasında 61. hükümetin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikʹle devam ettirilmiştir. Bu çalışmaların bütününde hizmet kolu başta olmak üzere birçok konuda uzlaşma sağlanmış ve Üçlü Danışma Kuruluʹnun son toplantısında TBMMʹye gönderilecek metnin içeriğinde bir çok konuda uzlaşılmıştır. Ancak, bugün TBMMʹye sevk edilen tasarıda üzerinde mutabakata vardığımız hususların bile yer almadığını görüyoruz. Bu uzlaşma kültürüyle bağdaşmamaktadır. Bu tasarı bizim için yok hükmündedir. Hükümetin konuya yaklaşımındaki olumsuzluk, tasarının sevk edildiği komisyondan da anlaşılmaktadır. Tasarı ilgili komisyon olarak Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuʹna gitmesi gerekirken, Plan ve Bütçe Komisyonuʹna sevk edilmiş, ilgili komisyon ise tali komisyon konumuna getirilmiştir.
Hükümet adına memur sendikaları ve konfederasyonlarla masaya oturan bakanların ʹevetʹ dediği hususların bile daha sonra değişikliğe uğratılıp, konunun tarafı olan memur sendikaları konfederasyonlarının görüşlerinin alınmaması kabul edilir bir durum değildir ve ileri demokrasi iddiasıyla bağdaşmamaktadır.
Daha önce mutabakata vardığımız temel konulardan biri olan hizmet kolu toplu sözleşmesinde her iki bakanla da uzlaşmıştık. Bu uzlaşmaya göre yetkili sendikalar, hizmet kollarını ilgilendiren döner sermaye, ek ders ücreti gibi konuları sözleşme maddesi haline getireceklerdi. Kamu görevlilerinin bütününü ilgilendiren konular, bütün kamu görevlilerine uygulanacak mali ve sosyal haklar ise genel toplu sözleşmenin konusu olarak belirlenmişti. TBMMʹye sevk edilen tasarıda ise bütün bunlar yok sayılıp dünyada karşılığı olmayan bir şey ihdas edilmiştir. Oysa 19. faslın açılması isteniyorsa, toplu sözleşme düzeninin dünyada karşılığı olan bir şekilde yapılması gerekmektedir. 16 aydır anayasa çiğneniyor, tasarıyla da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile varılan mutabakat çiğnenmektedir.
ʹYasayı konuşuruz, ancak biz belirlerizʹ görüşünde ısrar edilirse, toplu sözleşmeyi de kendi kendilerine yaparlar. Referandumda yüzde 58 ʹevetʹ çıkmasının hazzını yaşayan, ancak anayasanın 53 ve 128. maddelerindeki değişikliği hazmedemeyen bakanların varlığını üzüntüyle görmekteyiz. Ne yazık ki, ʹBiz bu kadar oy aldık, nasıl olur da, memur maaşlarını toplu sözleşme masası belirler, nasıl olur da uzlaşılamazsa Kamu Görevlileri Hakem Kuruluʹnun kararı bağlayıcı olurʹ diyen bir anlayışla karşı karşıyayız.
Buradan TBMMʹye çağrımız, bürokrasinin hayırʹının yerine milletin evetʹine kulak vermesidir. Vesayet mağduru olan ve sürekli vesayetten şikayet eden Ak Parti de, bürokrasi vesayeti yerine, milletin sesini dinlemelidir.
Memur-Sen olarak Başbakanlık tarafından TBMMʹye gönderilen tasarıda yer almayan aşağıdaki hususların komisyon ve Genel Kurul sürecinde hayata geçirilmesi en büyük beklentimizdir. Diyalogla çözüm yolunu önemsiyoruz. Ancak hatada ısrar edilirse, bu alanlara çağrıdır. Bu davetin hakkını vereceğimizden de kimsenin endişesi olmasın.
1- Hizmet kolu toplu sözleşmesine tasarıda yer verilmeli
2- Yerel yönetimlerde işyeri toplu sözleşmesine yer verilmeli
3- Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Başkanı Yargıtay, Danıştay veya Sayıştay Başkanları arasından, kanunla belirlenmeli
4- Cumhurbaşkanlığı, TBMM, TSK ve Emniyette çalışan sivil personele sendika üyesi olma imkanı verilmeli
5- Sendika üyesi olmayanların toplu sözleşmeden yararlanmak için dayanışma aidatı ödemesini sağlayacak hükümlere yer verilmeli
6- Toplu sözleşmenin kapsamı, ‘diğer mali ve sosyal haklar’ ibaresiyle genişletilirken, ‘aylık ve ücretler ile diğer mali ve sosyal haklara ilişkin sistemde değişiklik öngören talepler, toplu sözleşmenin kapsamı dışındadır’ denilerek yapılan kapsam daraltılmasından vazgeçilmelidir. Toplu sözleşme masası, kamu görevlilerini ilgilendiren her konuya açık hale getirilmelidir.
7- Sendikaların sahadaki çalışmalarıyla elde ettiği yetki, kanun maddesiyle değersizleştirilmemeli, masaya oturmama veya masadan kalkma da bir pazarlık stratejisi olarak kabul edilmelidir.
Bütün bunlarla birlikte, Kamu Görevlileri Sendikaları olarak grev hakkı mücadelemiz, siyaset hakkı kararlılığımız ve toplu sözleşme hakkını sınırlayan Anayasal engellerin tamamen kaldırılması noktasındaki mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir.