Mersinde Şiddetli Yağışların Zararı 115 Milyon Lira
3-5 Ocak tarihinde Mersin merkez ve ilçelerde etkili olan sağanak yağmur, özellikle Tarsus’taki çiftçileri vurdu. Aşırı yağışların etkisiyle Tarsus’un birçok bölgesindeki seralar sular altında kalırken, çiftçiler teknelerle seralarına gidebilmişti. Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, artık gelecekte insanlığı doğal afetlerin beklediğinin ortada olduğunu söyledi. İklim değişiklikleriyle beraber hem aşırı yağışlar hem de kuraklıkların olabileceğini kaydeden Gökçel, "Bu olumsuz gelişen hava koşulları da tamamen tarım arazilerinde ürünlerimizi olumsuz etkiliyor. Yine maalesef Mersin ilimizin Tarsus ilçesine bağlı üretim alanlarında 3 ile 5 Ocak tarihleri arasında yağan aşırı yağış 38 bin dekar arazide yine ürünlerin zarar görmesine neden oldu. Burada arkadaşların yaptığı inceleme neticesinde yüzde 30 ile yüzde 60 arasında hasar gören ürünlerimiz mevcut. Burada üzücü olan şu. 2002 yılında yine aynı bölgede çok büyük hasarlara neden olan bir su baskını oldu. O zaman yaşanan sıkıntılar kamuoyuna sunuldu. Herkes dedi ki orada gerçekten aşırı yağan yağış bundan sonraki dönemlerde de burayı sel ve su altında bırakır. Dolayısıyla buraya öyle bir önlem alınsın ki bir daha yağan yağışlar burada üretim yapan çiftçileri ve orada üretim yapan ürünleri olumsuz etkilemesin. Geçen yıl 29 Aralık’ta yine hem Tarsus’ta hem merkez ilçelerimizde çok aşırı yağışlar oldu ve sel oldu. Yine o bölgelerimiz maalesef sel ve su taşkınları altında kaldı. Orada çiftçilerimizin ürünlerinin tamamı suyun altına kaldı. Şu anda orada üretim yapılan alan ülkemizin özellikle bu mevsimde kabak, lahana, fasulye, karnabahar gibi ihtiyaçlarını karşılayan bir üretim merkezi. Geçen yılda biz orada yaptığımız incelemeler neticesinde mutlaka böyle önemli bir üretim alanında bu tür afetlere karşı çiftçilerin korunması için devletimizin kalıcı bir çözüm bulması gerektiğini söylemiştik" şeklinde konuştu.
"115 milyon lira zarar var"
İnceleme yapan yetkililerden aldığı son rakama göre 115 milyon lira gibi bir zararın söz konusu olduğunun altını çizen Gökçel, şöyle devam etti:
"Zaten çiftçilerimiz geçen sene tam hasada başladığı dönemde böyle bir doğal afet, sel ve su taşkınıyla karşı karşıya kalmıştı. Tam mahsulü alacağı zaman olan bu afetten sonra çürüyen ürünlerinin yerine tekrar bir ekim ve dikim yaptılar. İkinci bir bir masraf yaptılar. Fiyatlarda geçen yıl istediğimiz ölçüde seyretmediği için zaten çiftçilerimiz mağdurdular. Şimdi borçla birlikte çiftçilerimiz tekrar bir üretim aşamasına geldiler ama yine aynı zamanda tam hasada başladıkları dönemde bu senede aynı afetle karşılaştılar. Dolayısıyla başta yetkililerimizden rica ediyoruz. Bu bölgeyi biz aslında gözümüzün içi gibi korumalıyız. Çünkü bu mevsimde her yerde böyle sebze ürünü hasat etmemiz mümkün değil. O yüzden bir proje yapılarak o bölgelerde kalıcı bir çözüm bulunması gerekiyor. Bu senede gözlemledik. Devlet Su İşleri bu yılda seralar sular altında kaldıktan sonra farklı yerlerden pompalar getirerek, suyu dışarı atmaya çalıştı. Oysa sabit olarak pompalar orada kalmış olsa yağmur başladığı anda, sular gelmeye başladığı anda bu pompalar devreye girse bu baskın ve sel olmaz diye düşünüyoruz."
"870 çiftçi, 37 bin 800 dekar alan zarar gördü"
Önlemler alınmasa, çiftçilerin mağduriyetinin devam edeceğini ve ülkenin ihtiyacı olan ürünlerin de üretilmesinde, o ürünlerin tüketicilere arzında sorunlar yaşanacağını belirten Gökçel, "Bundan hem çiftçimiz hem tüketicimiz hem de ülkemizin ekonomisi zarar görecektir. Geçen yıl da bu çiftçilerimiz zarar görmüşlerdi. Bu senede aynı şekilde zarar gördüler. Orada tekrar ekim ve dikim yapacak çiftçilerimize mutlaka devletimiz yardım etmeli. 870 çiftçimiz buradan zarar gördü. 37 bin 800 dekar alanda su baskını oldu. Burada başta buğday olmaz üzere marul, kabak, ıspanak, lahana, semiz otu, fasulye, karnabahar, pırasa, bakla, biber, patlıcan ve limon zarar gördü. Limonlar, yükselen su seviyesiyle birlikte ağaç üzerinde bulunan limonlar çürüdü. Zarar gören çiftçilerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Mutlaka devletimizin çiftçilerimizin yanında olması gerekiyor. Aslında doğal afetlere karşı tarım sigortası var. Maalesef tarım sigortasının güvence altına alabileceği bir alan değil burası. Çünkü açıkta yapılan üretimin güvence altına girmesi çok zor. Dolayısıyla buradaki çiftçilerimiz sigortadan faydalanabilecek durumda değiller. Onun için zaten bu kadar zarar ediyorlar" ifadelerini kullandı.