Saadet Partisinde İl Divan Toplantısı Yapıldı
Yayınlanma:
Konya Meram Belediyesi Eski Başkanı ve SP Kurucular Kurulu Üyesi Veysel Candan’ın iştirakiyle Saadet partisi İl Divan Toplantısını gerçekleştirdi.
Konya Meram Belediyesi Eski Başkanı ve SP Kurucular Kurulu Üyesi Veysel Candan’ın iştirakiyle gerçekleşen İl Divan Toplantısı, Saadet Partisi Karaman İl Başkanı Şaban Şahin, yoğun katılım altında yaptığı konuşmasında Filistin-Gazze konusuna değindi.
Şahin, “ Maalesef İsrail, Devlet Terörü uygulamak suretiyle Gazzeli kardeşlerimizi hunharca katletmektedir. Bu saldırıları durdurmak İslam ülkelerine düşmektedir. İsrail; laftan anlamaz, güçten anlar. Vakti zamanında bunun teşhisini koyan, Merhum Erbakan Hocamız D8 leri kurdu. İslam Birliği’nin kurulması yönünde adımlar attı. İslam Birliği kurulmamış olması, boşluğundan dolayı İsrail katilleşmektedir. Akp Hükümetinin yönü Amerika ve Batı eksenli olduğu için İsrail bundan cesaret almaktadır. Akp Hükümeti Amerika, Avrupa Birliği ve IMF’yle işbirliği halindeyken hatta İsrail’le işbirliği halindeyken; Sayın Başbakanın bunların aleyhinde söyledikleri, yaptığı konuşmaların hiç bir anlamı yoktur.
Zaten; İsrail, Amerika, Avrupa Birliği bunların iç politika gereği olduğunu sömürü tecrübelerinden çok iyi bilmektedirler. Çünkü Halkın Gazı ve Biriken Enerjisinin alınması gerektiğini, ‘paratonerce işler’ olarak yorum yapmaktadırlar” ifadesinde bulundu.
Ardından söz alan; Konya Meram Belediyesi Eski Başkanı Veysel Candan, “ Son zamanlarda Sayın Başbakan’ın Biz Erbakan’ın yolundayız ve Saadet Partiliymiş gibi, bazı laflar etmektedir. Bu da gösteriyor ki; Milli Görüşün, Saadet Partisinin, Halk nezdinde yükseldiğinin en büyük delilidir” dedi.
Candan, “Askeri ihtilaller; yani darbeler yapıldıktan sonra, darbelerin gerçek yapılma sebebini ortadan kaldırmak için konjonktür gereği partiler kurdurulmuştur. Konjonktür partisi dediğimiz bu partiler, askeri darbelerin ürünü ve uzantısı olmuşlardır.
Planlamayı yapan dış güçler, halkın tercih ettiği ve kendi çıkarlarına ters düşecek durumu engellemek için ilkönce bahane ortamı üretmişlerdir. Bu bahanelerde kaos ortamı beslenerek çürük elma diye tabir edebileceğimiz önceden yeri zemini hazırlanmış cuntaya darbeler yaptırmıştır. Böylece işbirliği yapmayanlar cezalandırılıp iktidardan indirilerek, dış güçlerin çıkarlarını gözetecek, darbelerin uzantısı ve ürünü işbirlikçiler getirilmiştir.
İşbirliği yapmayanların yerine gelen işbirlikçiler, halkın istek ve arzularını yerine getiriyormuş gibi hareket ederek isteklerinden küçük bazı parçalar verilerek ha bugün ha yarın denilerek halkla diyalog kurabilme becerisi çok iyi yapıda ve esas diyalogu dışarıyla olan yetenekte kişilerdir. Böyle olmasının görülme sebebi, halkın biriken enerjisini almak, gazını boşaltmak ve İşbirlikçileri paratoner gibi kullanmalarıdır.
Günümüzde memnun olunan lambayı parlatmak, halk nezdinde itibarını artırmak ve prim kazanması için çeşitli senaryolar üretilmiştir. Eski uygulamanın tersini yapmışlardır. Eskisi gibi darbe olacağını zanneden kurban cuntacılara, darbe planları hazırlatılmış, işbirlikçilerine suçüstü yakalatarak kahraman yapmışlardır. Bunun yanında, eski kullandıklarına da hesap sordurarak olmayacak işi başardı propagandası içinde halktan alınan primlerle sömürü sürdürülmektedir.
Böyle şey olur mu? Diyenler için illaki eskisi gibi mi olması gerekir? Taktikler, planlar stratejiler değişebilir. Eskisi gibi yapanlar; Şimdikileri parlatmak ve prim kazanması için B planına geçebilirler. Artık devir, A planı devri değildir; B planı devridir. Çünkü insanlar A planıyla aldanmıyorlar; Maalesef B planıyla enerjisi ve gazı alınıyor. Usta Paratonerci rolünün hakkını vererek, durmak yok, sömürüye devam diyor.
10 yıllık AKP iktidarında vatandaşın aldanma noktaları bulunmuş, algılarla oynanarak sömürüyü sürdürme yoluna gidilmiştir. Örneğin; 2007 de Cumhurbaşkanı, normal şartlarda çoğunluk oyuyla devamlı olduğu gibi seçilmesi gerekirken; Düğmeye basılarak üçte iki çoğunluk şartı aranmıştır. AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı olan Sayın Abdullah Gül seçilememiştir. Sebebi ise AKP nin oy oranı o dönemde ciddi manada düşmüş, Halkın diğer işbirlikçi partilere aldanmayacağı bilindiğinden ve Halkın işbirliği yapmayan Saadet Partisine yönelmemesi için planlar ve senaryolar hazırlanmıştır.
Hazırlanan plan ve senaryo; ‘Cumhurbaşkanının eşi başörtülü olamaz’ denilerek, CHP lileri galeyana getirerek, hatırlayanlar bilir ortalık velveleye verilmiş; Dindar maneviyatçı kesim ‘Cumhurbaşkanı eşi başörtülü bal gibi olur’ diyerekten; işsiz, işsizliğini unuttu. Borçlu, borcunu unuttu. Ekonomik sıkıntılar ve özel olarak uygulanan fakirleştirmeler unutturularak…..Cumhurbaşkanı eşi başörtülü olur mu, Olmaz mıyla? maalesef 2007 seçimleri insanlar gaza getirilerek yapılmıştır.
Öncelikle Başbakanın eşi ve Cumhurbaşkanın eşi başörtülüyse geçmişteki Alimlerin çalışmaları, Milli Görüşün çalışmaları ve Cesur Yürek Erbakan’ın çalışmalarındaki başarı yatmaktadır. Maalesef eşlerin başörtülü olması ya da dindar olmak yetmez, bu sebeble vatandaşın takdiriyle elde ettiğin parlamayı, kazandığın primleri …. Amerikancı, Avrupa Birlikçi, IMF ci, hatta yalandan değilmiş gibi yaparak İsrail’ci olmamakla beraber, sömürüye karşı durmaktır.
Velhasıl: Eşleri başörtülü, İşbirliği yapmayan, memleket menfaatine hareket eden, Milli Görüşçü ve Milli Görüşün tek temsilcisi Saadet Partili olmaktır” ifadesinde bulundu.
Siyaset