ʹʹSiyah-beyazʹʹ bir film gibi..

ʹʹSiyah-beyazʹʹ bir film gibi..
Verdiği yaşam savaşını kaybetti İlker ağabeyimiz.. Ama meslek yaşamında ne savaşlar kazandı, neler başardı O.. İşte örnek bir yaşam hikayesi..
İlker Ateş, 1945 yılında Sinop’un Ayancık ilçesinde dünyaya geldi.
 
Başarılı öğrencilik yıllarının ardından hayallerini süsleyen gazetecilik mesleğine İstanbul’da adım attı ve çalışkanlığı, kıvrak zekası, adeta doğuştan gelen gazetecilik hüneriyle Türkiye’nin sayılı spor gazetecilerinden biri oldu.
 
İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Yüksek okulu mezunu olan İlker Ateş, okulu ikincilikle bitirmeyi başarmış, aynı dönemden okul arkadaşları olan Yalçın Karadeniz, Kadir İnanır, Uğur Dündar gibi isimlerle birlikte Türkiye’nin en gözde isimleri arasında yer almıştır. Ateş, ayrıca üniversite yıllarında amatör olarak futbol da oynamış, İstanbul Üniversitesi ile Türkiye şampiyonluğu kazanan takımda yer almıştır.
 
Fransızca ve İngilizce dillerini bilen, İngiltere’de 6 aya yakın dil eğitimi gören Ateş, 1966 yılında mesleğe adımını attı.
 
3 DEV GAZETENİN SPOR MÜDÜRLÜĞÜ’NÜ YAPTI..
 
20 yıla yakın süre Milliyet gazetesinde çalışan, Spor Müdürlüğü görevine kadar yükselen Ateş, sonrasında Günaydın gazetesinde görev aldı. Güneş Gazetesi’nde de spor müdürlüğü görevi yapan Ateş, ardından deneyim ve tecrübelerini Fotospor ile Tercüman gazetelerine taşıdı. Uzun yıllar Türk sporseverine sayısız haberi ulaştıran, sayısız röportaj ve yazılarıyla Babıâli’de iz bırakan Ateş, 1997 yılında ise Sabah gazetesi spor müdürlüğü görevine getirildi. Ateş aynı zamanda Türkiye’nin 3 büyük gazetesinin spor müdürlüğü görevini yapan tek gazeteciydi.
 
İlerleyen yıllarda Fotomaç gazetesinde yazar olarak görev alan, köşesinde dile getirdikleri ile yeni nesle de kendisini sevdiren Ateş, 1993 yılında ise belki milyonların sevgilisi olmasını sağlayacak radyo yayıncılığına adım attı.
 
TÜRKİYE O’NUN SESİNİ ÇOK SEVDİ..
 
Radyospor’da “Spor Kazanı” isimli programı oğlu Erhun Ateş’ten devralan İlker Ateş, yayına çıktığı saatlerde sporseverleri radyo başına topladı, gündem belirleyen haberlere ve canlı bağlantılara imza attı. Hazırlayıp sunduğu programı ile sporseverlerin gönlünde, tarafsızlığı ve yorumları ile taht kuran Ateş, başarısını 16 yıl süren programı ile ispatladı. Toplamda 2 yıl kadar ara verdiği radyo yaşantısında Türkiye’nin en uzun soluklu radyo programı ile bu alanda bir rekora da imza attı. Ateş, 3 bininci programını yapmasına sadece 5 program kala, geçirdiği beyin kanaması sonucu maalesef bu amacına ulaşamadı.

“BASIN TRİBÜNÜ” ÖKSÜZ KALDI..

Ateş, radyoda olduğu kadar televizyon ekranlarında da başarı yakaladı. Yıllarca takip ettiği Beşiktaş’ı, camianın iki önemli ismiyle birlikte Beşiktaş Kulübü’nün resmi ekranında masaya yatırdı. BJK TVʹde uzun yıllar yayınlanan ve İlker Ateş’in hazırlayıp sunduğu “Basın Tribünü” programında , Beşiktaşʹın unutulmaz futbolcuları Vedat Okyar ile Sanlı Sarıalioğlu yorumcu olarak yer aldı. Kadim dostlar arasından Vedat Okyar’ın amansız ayrılışı ve Ateş’in rahatsızlığı ile ekranlardan uzak kalan program, şimdi BJK TV arşivlerinde gelecek nesillere aktarılacak bir cevher olarak yer alıyor.

ONLARCA ÖDÜL..

İlker Ateş’in gazetecilik başarıları elbette ki bunlarla sınırlı değil..
 
Ateş, meslek hayatı boyunca, gazete, televizyon, radyo yayıncılığında; haber, röportaj ve yazılarıyla 75 adet ödül aldı.Yarışmalarında birincilikler elde ettiği Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin (TSYD) ilerleyen yıllarda yönetiminde yer aldı. TSYD’nin bir dönem genel sekreterlik görevini üstlenen usta gazeteci, ayrıca farklı dönemlerde 2. Başkan ve Genel kaptanlık görevlerini de başarıyla yürüttü.

BEŞİKTAŞ NEREDE, İLKER ATEŞ ORDAYDI..

İlker Ateş, 37 senedir Türkiye ve dünyanın her yerinde bir fiil Beşiktaş’ı takip etti. Usta kalemiyle camianın doğru ve yanlışlarını gazetecilik ahlakına en uygun şekilde irdeleyen Ateş, camianın en sevilen ve değer verilen isimleri arasında yer buldu. 3-4 senelik kısa bir dönemde Trabzonspor muhabirliği de yapan Ateş, bordo mavili ekibin şampiyonluk yıllarını yakından takip eden gazeteciler arasında yer aldı.

GÜREŞ TUTKUSU..

Türk futboluna olduğu kadar engin tecrübeleriyle Türk sporuna da katkıda bulunan Ateş, aynı zamanda bir güreş sporu aşığıydı. 25 yıl Kırkpınar yağlı güreşlerini aralıksız takip eden tek gazeteci oldu. Aynı zamanda 14 sene bir fiil Avrupa ve Dünya Serbest ve Grekoromen güreş şampiyonlarını izledi. Şampiyonaları bunca uzun bir süre yerinde takip eden tek gazeteci olan Ateş, bu konuda Milan Ercegan’dan onur ödülü de aldı.

Ateş ayrıca gazetecilik yaşamı boyunca 3 Dünya Kupası ile 4 Avrupa Şampiyonası’nı yerinde takip ederek, kalemiyle Türkiye’ye yorum ve görüşlerini aktardı.

BİR SPOR GAZETECİSİNİN BAŞARAMADIKLARINI BAŞARDI..

İlker Ateş bir spor gazetecisi olmasının yanı sıra, aynı zamanda haberin olduğu her yerdeydi..
Milliyet’te çalıştığı dönemde, dünyanın o dönemde ulaşılması en zor isimlerinden olan Polonya sosyalist lideri Lech Walesa ile yaptığı röportajla bütün gazeteler ile dünya ajanslarını atlatmıştı.
 
Spor gazeteciliğinden gelmesine rağmen, Polonya’nın başkenti Varşova’da yaptığı bu röportaj ile sansasyon yaratan Ateş, Türkiye’ye döndükten sonra ölüm tehditleri almaya başladı.İlker Ateş ayrıca 1985 senesinde o zamanki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nde patlayan nükleer santral Çernobil’e giren ilk gazetecilerden biri oldu.

-ESERLERİ-

İlker Ateş gazetecilik yaşamı boyunca, “Top ağlarda”, “1903’den 1992’ye Beşiktaş”, ”Sanlı kaptan ve Sabri Dino’nun yaşam hikayeleri” kitapları ile gelecek nesillere önemli eserler de armağan etti
Bir çok gazeteci yetiştiren ve bu isimlerin meslek hayatında önemli noktalara gelmesini sağlayan Ateş, 2001 yılında kurulan Ajansspor.com’da uzun yıllar görev alarak, internet gazeteciliğinin de ilk spor yazarlarından biri oldu..
 
-SON SÖZ-
 
Bu yazı ile İlker Ateş’in taktir edilecek meslek hayatının sadece kesitlerini sunabildik. Ateş’in başarılarını, Türk basını ve sporuna kattıklarını sayfalar dolusu yazsak bitiremeyiz..
 
Seçkin programlar dışında çok fazla ekranlarda gözükmeyen, fanatizmin yansıtıldığı tüm televizyon programlarından uzak duran, kişiliği ve karakteriyle Türk basınının kalemiyle konuşan kahramanlarından olan Ateş, şimdi geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan eşinin yanında cennetten bizi izliyor..
 
Artık oğlu Erhun Ateş ve kızı Efsun Ateş’in başarılarıyla oradan gurur duyacak olan İlker ağabeyimiz, umarız Türk sporu ve medyasının gelmesini arzuladığı noktayı da oradan görecek..

Güle güle İlker ağabey.. Seni hiç unutmayacağız..