Sümer Ezgü Neüde Söyleşiye Katıldı
Moderatörlüğünü NEÜ AKEF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Attila Özdek’in yaptığı söyleşide ilk olarak konuşan Türk Halk Müziği Sanatçısı Sümer Ezgü, piyano, keman çalan bir müzik öğretmeni adayının kendi müziğini de bilmesi gerektiğini ifade ederek, “Bu arkadaşlar bağlama ve ut da çalabilmelidir. Virtüöz olmayabilirsiniz ama enstrümanı tanımalısınız, çocuklara bir şeyler aktarmalısınız. Ayağınızı bastığınız kendi toprağınızın müziğini çocuklara öğretmelisiniz. Bağlama, ut, kanun çalan arkadaşlar da piyano çalmalıdır, onu da bilmelidir. Dünyayı da tanımalısınız. Birbirinden kopuk iki dünya değil, artık birleşmesi lazım bu anlayışların” dedi.
Müzik öğretmenlerini ülke müziğinin kurtarıcıları olarak adlandıran Sümer Ezgü, “Müzik bir aşktır. Lütfen kalbinizin atışını bitirmeyin. Ben mesleğimde 40. yılıma yaklaştım ama hala amatör olduğumu hissediyorum. Buraya gelirken heyecanlı geldim. Mesleğimde son derece profesyonelim ve hala hangi konsere çıkarsak çıkalım arkadaşlarımızla o hafta çift prova alıyoruz. Sizler bu ülkenin müziğini kurtaracak gençlersiniz. Çünkü müzik öğretmenleri iyi yetişmezse ülkenin müziği gelişmez ve kötüye gider. Onun için sizlere bu yolda başarılar diliyorum” diye konuştu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Öğr. Gör. Haydar Tanrıverdi de, konservatuvara girdikleri dönemde birçok şeyden yoksun olduklarını söyledi.
Son zamanlarda müzik yapan çoğu kişinin kendini sanatçı olarak adlandırdığını aktaran Türk Halk Müziği Sanatçısı Yiğit Aktı da, “Sanatçı olmak kolay değil. Sanatçı önce üretecek, üretmek yetmeyecek halka sunacak, halk tarafından da kabul görecek. Halk tarafından kabul gördükten sonra halk size sıfat takacak” şeklinde konuştu.
NEÜ AKEF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Soner Algı, halk müziğiyle uğraşan müzik öğretmeni adaylarının sadece dersleri geçip üniversiteyi bitirmek için uğraşmalarının doğru olmadığını belirtti. Algı, öğrencilerin asıl olarak kendi müzik eğitimi anabilim dalında donanım olarak ne kadar birikim yapabildiklerinin önemli olduğunun altını çizdi.
Doç. Dr. Attila Özdek ise, “Beethoven bir müzik dehası. Beethoven’ın kulaklarının işitmediğini biliyorsanız, Aşık Veysel’in gözlerinin görmediğini de bilmek zorundasınız. Çünkü biz bu topraklarda yaşıyoruz. Öncelikli olarak bu topraklara ait değerlerin hayat hikayelerini, o tarihsel dokuyu da anlamamız gerekiyor. Tek başına ansiklopedik bilgiyle ne müziği anlayabiliriz ne de müzisyenleri” ifadelerini kullandı.
Söyleşinin ardından kürsüye gelen NEÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker, “Kültürümüzün dejenerasyona uğraması, elimizin altından kıymetlerimizin kaybolması gibi bir tabloyu yaşıyoruz. Bunun engellenmesi ancak bilinçlendirme ve karşılıklı bilgilendirme ile olacak. Kendi öz değerlerimiz içerisinde çok önemli bir yer tutan Türk Halk Müziğimizin müktesebatının, külliyatının genç kuşaklara aktarılması için hem eğitim alanında hem bu tür organizasyonlarla altının çizilerek vurgu yapılması gerektiğinin önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.