Ünver; Bağımsız Ve Özgür Basın Yalnız Değildir
Yayınlanma:
Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasına CHP Karaman İl Başkanlığından tepki geldi.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, "silahlı terör örgütüne üye olmak, siyasi veya askeri casusluk ve devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken belgeleri açıklamak" iddiasıyla tutuklanmıştı.
CHP Karaman İl Başkanı Atakan Ünver tutuklamalar hakkında bir açıklama yayınlayarak tepkisini dile getirdi.
Atakan Ünver açıklamasında; "Geçmişte Ergenekon tertibi ile askerler, gazeteciler, siyasetçiler, yazarlar ve aydınlar düzmece delillerle zindanlara atıldığında, "Türk Ordusu'na kumpas kurdular, her şeyi paralel yapı yaptı" diyerek işin içinden sıyrılan AKP ve onun yöneticileri, bugünkü adaletsiz ve baskıcı devlet düzeninin tek ve asıl sorumlularıdır.
Ergenekon davaları sırasında yapılanların, iktidar çevrelerince paralel yapı diye nitelenen grubun tek başına yapabileceği şeyler olmadığını, asıl sorumluluğun siyasi otoritede olduğunu hep söyleye geldik. Ancak siyasi iktidara söz söylemekten korkanlar, kolaycılığa kaçıp işin bu tarafını hep görmezden geldiler. Maalesef dün İstanbul Çağlayan Adliyesinde her şey bir kez daha gün ışığı gibi ortaya çıkmıştır. Paralel yapıyı devletten temizlemek iddiasında olan ve bununla da övünen AKP, bugün özgür basının temsilcisi iki önemli muhalif gazeteciyi, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ı ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ü tek başına tutuklatmıştır. Tutuklanmalarına sebep olan da yaptıkları bir haberdir. Mesleklerini, yani gazetecilik yapmaları tutuklanmalarına sebep olmuştur.
Biz, bu ve benzer durumları daha önce de gördük. Ergenekon tertibi sırasında, yine bir gazeteci Ahmet Şık, yazdığı "İmamın Ordusu" adlı kitap sebebiyle tutuklandığında, zamanın Başbakanı bu kararı "Bazı kitaplar bombadan daha tehlikelidir." diyerek savunmuştu. Dün Can Dündar ve Erdem Gül'e yapılanlar, AKP Türkiyesi'nin ve ileri demokrasisinin muhaliflere karşı, olağan ve karakteristik tutumudur, muhalifleri yargı eli ile sindirme alışkanlığının tezahürüdür.
Dünkü kararı "bağımsız yargının kararıdır, yargı süreci devam ediyor, bekleyelim görelim" diyerek kimse savunmaya kalkmasın. Devleti yönetenlerin, yapılan bir gazete haberini kişiselleştirerek yargı sürecinin devam ettiği bir sırada "Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu.'' dediği ve haberi yapan gazetecilerin tutuklandığı bir ortamda, bağımsız yargıdan bahsetmek mümkün değildir. Kaldı ki yargının, iktidarın bir mekanizması gibi çalıştığı, çeşitli çevrelerce uzun süredir dile getirilen, yaygın bir iddiadır. Gazeteciler, yaptıkları haber ile "üyesi olmadan terör örgütüne yardım etmek" ten tutuklanırken, milyonların önünde "ne istediniz de vermedik" diyenlere, "bana ihanet ettiler" diyenlere bir şey olmaması, mahkemenin tutuklama kararlarını ironik hale getirmektedir. Yargı süreci işlerken devletin yüksek makamlarında oturan, yürütme erkini temsil eden siyasi kişilerin hiç yapmaması gereken şey, işleyen yargısal süreçler hakkında fikir beyanında bulunmaktır. Ne denirse densin bu, hukuk devleti olma iddiasını taşıyan her devlette, yargıya müdahale anlamını taşımaktadır. Ama bu durum AKP iktidarında bir ilk değildir, son da olmayacaktır. Ergenekon ve benzeri davalarda da böyleydi bugün de böyle. AKP iktidarda olduğu sürece de böyle olmaya devam edecek; aydınlığın simgesi ampülü parti amblemi olarak kulanan AKP, özgür basını ve yargıyı karartmayı sürdürecektir.
Özgürlüklerin ve adaletin hakim olduğu bir Türkiye için tek çare, AKP'siz bir Türkiye 'dir. AKP, henüz 3 hafta önce yapılan seçimde, 7 Haziran sonrasında bilinçli bir şekilde tırmandırılan kaos ortamından faydalanarak "ölümü gösterip sıtmaya razı etmek" olarak nitelenebilecek bir yöntemle seçmenden aldığı yüksek oya güvenip, hukuk devleti ve demokrasinin evrensel ilkelerini yok saydığı müddetçe, zaten yönetilemez hale getirdiği ülkeyi hiç yönetemeyecektir. Rusya ile yaşanan kriz ve dünkü gelişmeler bunun en açık işaretidir.
Yaşanan tüm bu olaylar karşısında umutsuzluk içine düşmemek ve korkuya kapılmamak gerekir. Zira o meşhur, "Zulm İle âbâd olanın, âhiri berbâd olur!" sözünde de ifade edildiği gibi, Hak'kın ve haklının adaletinin bir gün mutlaka tecelli edeceği unutulmamalıdır. Bağımsız ve özgür basın yalnız değildir...
Siyaset