Lütfi Yalman'dan Başkanlık Açıklaması
Sözlerine “Kur-an ve Sünnete sarılmanın avuçta kor tutmak gibi olduğu bir dönemi yaşıyoruz.” diyerek başlayan Lütfi Yalman; “Bizim ölçümüz şahıslar değildir, bizim ölçümüz topluluklar değildir, bizim ölçümüz güçlü olanlar, zengin olanlar, imtiyaz sahipleri değildir. Bizim ölçümüz inandığımız değerlerdir. Herhangi bir konuyu bu değerlerimize uygun olup olmadığını istişare eder, uygunsa kabulleniliriz. Bir köye gittiniz, köyün %90’ı CHP’li, ezan okundu camiye gireceksiniz ama doğal olarak cemaatin %90’ı da CHP’li, biz bu camiye girmeyelim denir mi? Doğru olan camiye girmek değil mi? Biz karşılaştığımız tüm olayları, attığımız her adımı, söylediğimiz her sözü inancımıza uygunsa yaparız. Bugün tartışılmakta olan Anayasa referandumu içinde aynı şey geçerlidir.” dedi.
Türkiye’nin küresel emperyalizm tarafından, Arz-ı Mev-ud için kuşatıldığını belirten Yalman; ”Daha önce bizim karşı çıktığımız, yanlış dediğimiz hangi konuda yanıldık, aldandık. 1 Mart tezkeresine karşı çıktık. Buna rağmen Irak’a incirlikten uçaklar kalktı ne oldu sonunda, Irak’ın başında ki kukla bize posta koydu. Irak bölündü, Kuzey Irak’ta Barzani bağımsızlık referandumu ister hale geldi.
Ergenekon’da dikkat edin bu Pennsylvania’nın bir oyunu, tutuklananlar içinde katiller olduğu gibi ABD, İsrail karşıtı olanlar da var bunları ayıklayın, suçluları tespit edin, bunlardan boşalan kadrolara Pennsylvania’nın adamları yerleşiyor dedik, sonuç Ergenekon’dan beraat edenler tazminat davası açıyor ve Devlet milyonlarca lira tazminat ödüyor bunlara.
Fetö ile ilgili 2004’te uyardık Devlet kadrolarını bunlara teslim etmeyin bunların Vatikan’la, ABD ile bağlantısı var dedik dinlemediler 15 Temmuz sürecini yaşadık.
AB’ye hayır dedik haklılığımız görülüyor, her fırsatta aleyhimizde karar alıyor, terörü destekliyor.
Çözüm sürecine hayır dedik, Terörle müzakere değil mücadele olur dedik, sonuç terör dağdan şehirlere indi, Doğu’da Güneydoğu’da birçok şehir boşaltıldı.
Suriye’de izlenen politika yanlış dedik haklılığımızı milyonlarca insan yurtlarından göç ettiği zaman yüzbinlerce Müslüman öldürüldüğü zaman anladılar.
Kıbrıs müzakerelerine de itiraz ediyoruz çünkü Annan planında zaten %7 vermiştiniz şimdi üstüne bir %20 daha vereceksiniz diyorlar. Karpaz’da, o burunda İsrail üssü kurulmak isteniyor. Arz-ı Mev-ud için Türkiye abluka altına alınmak isteniyor. “ dedi.
Anayasa değişikliği konusunda bazı maddelerin ileride ülkemize, milletimize zarar verebileceğini, bu maddelerden dolayı Referandumda evet diyemeyeceklerini, vatandaşları da bu maddeleri okumaya, düşünmeye ve ona göre karar vermeye davet ettiklerini aktaran Lütfi Yalman; “Şimdi biz bu Anayasa değişikliği ile ilgili bazı maddelere hayır diyoruz. Genel Başkanımız Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmesinde de bu maddeleri dile getirdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın kıyamete gününe kadar o makamda oturacağını kim garanti edebilir. Ondan sonra gelecek kişi nasıl biri olacak kim bilebilir. Diyorlar ki bir solcu gelmez. Demirel solcu muydu?” dedi.
Daha sonra Genel Başkan yardımcısı Yalman Referanduma sunulan Anayasa değişikliğinde itiraz ettikleri maddeleri değerlendirdi. Yalman; “Bu değişiklikteki bazı maddelere neden itiraz ediyoruz.
2. Maddeden başlayalım, bu madde Milletvekili sayısını 600’e çıkarıyor. Biz buna itiraz ediyoruz. Biz bu konuda 300 Milletvekili teklif ettik. Bir Milletvekilinin devlete yükü en az 60 bin lira. Şimdi hesaplayalım Milletvekilinin kendi maaşı hariç olmak üzere; Milletvekili sayısı 550 olsa 3 Milyon TL, 300 olsa 18Milyon TL her ay devletin cebinde kalır. Zaten Meclisin yetkileri Cumhurbaşkanına devrediliyor neden 600 milletvekili olsun ki.
3. Madde, 18 yaşında milletvekili meselesi. 18 yaşında bir genç ya lise son sınıfta veya liseyi yeni bitirmiş olacak. Peki bu genç hangi kritere göre Milletvekili yapılacak. Okuldaki kariyerine bakılarak mı? 18 yaşında bir gence sen otobüs şoförü olamazsın 50 yolcuyu sana emanet edemem diyeceksin ama Ülkeyi 80 milyonu emanet edeceksin. Öte yandan kimin çocuğunu 18 yaşında milletvekili yapacaksın emekçinin çocuğunu mu? Göbeklinin çocuğunu mu?
İtiraz ettiğimiz diğer bir madde ise hükümetin denetimini imkansızlaştıran 6. Ve 10. Madde. Şuan yürürlükte olan maddeye göre, 55 milletvekilinin imzasıyla gensoru önergesi veriliyordu. Bu gensoru meclisteki oylamada çoğunluğun oyu ile kabul edilir, 276 oy ile de mahkeme yolu açılırdı. Yeni sistemde 301 milletvekilinin imzasını bulabilirsen meclise teklif edebiliyorsun. Bu teklif, 360 milletvekilinin oyu ile kabul ediliyor, 400 Milletvekilinin oyuyla da yüce divana gönderiyor. Mevcut sistemde 55 Milletvekilinin imzasını bulmak bile zor iken, bunu bu şekilde düzenlemek denetlemeyi imkânsız hale getirmek demektir. Cumhurbaşkanı da soruşturulabiliyor ve gerek görülürse yüce divana gönderiliyor. Ancak 400 Milletvekilini bulabilirsen. Gensoru 2 ayda neticelendirilir. Yeni düzenlemede 400 milletvekili bulup ta yargı sürecini başlatabilirsen bu süreç 10 ayı buluyor. Bu süre zarfında bir erken seçim olursa bu süreç kadük kalır yani otomatikman düşer. Yine 10. Madde de Cumhurbaşkanına, Cumhurbaşkanı yardımcısının vekâlet edeceği ve Cumhurbaşkanın tüm yetkilerini kullanabileceği belirtiliyor. Cumhurbaşkanı vekili bir seçim kararı alsa ne olacak? Bu bir kriz sebebi değil midir? İstikrarı sekteye uğratmaz mı?
11. Madde erken seçim ile ilgili. Cumhurbaşkanının görev süresi, 7. Madde de 5 er yıllık iki dönemle yani 10 yıl ile sınırlandırılmış. Bu cümleyi doğru buluyoruz. Ancak 11. Maddeye göre 2. Dönemde 4.5 yıl sonra Meclis, erken seçim kararı alırsa o 4.5 yıl dönemden sayılmıyor bir 5 yıllık dönem daha kazanıyor Cumhurbaşkanı. Bir daha seçildi 4.5 yıl sonra yine erken seçim oldu bir beş yıl daha. Meclise hakim olan her adam bunu ölene devam ettirir bir sınırlama yok.
14. Madde de HSK düzenliyor. Diyorlar ki ‘yargı bağımsız diye bir ifade vardı biz birde tarafsız ekledik’ Anlamı yok ki HSK 13 kişiden oluşuyor 4 tanesini Cumhurbaşkanı seçiyor. 2 üyesinden 1 tanesi Cumhurbaşkanınca atanan Adalet Bakanı, 1 tanesi Adalet Bakanlığı Müsteşarı. Geriye 7 üye kalıyor onları da iktidar partisinin doğal olarak baskın olduğu meclis seçiyor. İktidar Partisinin Genel Başkanı kim Cumhurbaşkanı. Kağıt üstünde bağımsız, tarafsız ama nasıl bağımsız olacak nasıl tarafsız olacak. Tarafsız olduğuna millet nasıl inanacak.
15. Maddeye göre bütçeyi Cumhurbaşkanı yapıyor TBMM’ne gönderiyor, TBMM bunu onaylarsa sorun yok. Onaylamazsa Cumhurbaşkanı bir önceki senenin bütçesinin üzerine ilaveler yaparak bütçeyi devam ettiriyor. O zaman meclisin hiçbir fonksiyonu yok neden 600 milletvekiline ihtiyaç olsun ki.
Madde 16, Bu madde Anayasanın 123. Maddesini de düzenliyor. 123 Madde kamu yapılanması, yani devletin yapılanması ile ilgili. İllere bölünmesi ilçelere bölünmesi gibi tüzel kişilik oluşturulması kanunla olur, kanunu da TBMM çıkarır yürürlükteki hali bu. Yenisi nasıl peki, kamu yapılanması, tüzel kişilik oluşturulması kanunla veya cumhurbaşkanın kanun hükmündeki kararnamesi ile olur diyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Bir köyü cumhurbaşkanı isterse ilçe yapar, bir ilçeyi isterse il yapar, 4-5 tane ili birleştirip eyalet yapar veya özerk bir bölge yapar işte Cumhurbaşkanına bu yetki veriliyor.
Bizim itiraz ettiğimiz bir diğer madde partili cumhurbaşkanı. Seçilecek cumhurbaşkanı %51 %52 ile seçilir eğer A partili B partili cumhurbaşkanı dersek ona oy veren %51 onu benimser ama geri kalan %49 soğuk durur kucaklaşma olmaz. Hâlbuki partisi olmasa Türkiye Cumhurbaşkanı diye anılır falan partili denilmez halk buna alışır benimser. Partili Cumhurbaşkanı vali atayacak, emniyet müdürünü atayacak. Peki partili Cumhurbaşkanın atadığı vali, o partinin il başkanı gibi olmaz mı? O partinin il emniyet müdürü gibi olmaz mı?
Daha sonra Cumhurbaşkanı’nın Meclisi feshetme, yani seçim kararı alma yetkisi meclisi vesayet altında tutar. Meclis rahat çalışamaz. Bundan dolayı seçimlerin zamanından önce yenilenmesi ancak meclisin yetkisinde olmalı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde zaten hükümet istikrarı sağlanmış olacağından Cumhurbaşkanının Meclisi feshetmesi için ne gibi bir gerekçe olabilir? ” diyerek itiraz ettikleri maddeleri ve itiraz gerekçelerini sıraladı.
“Şahsa göre düşünmeyin. Şahıslar geçicidir Devlet şahısla kaim değil. Şahıs ölüverse ne olacak. Ölmeyeceğine garantiniz var mı? Sonrası ne olacak nasıl biri geçecek yerine kim bilebilir.” diyerek Bu maddelerin gelecek açısından çok sıkıntılar getireceğini belirten Yalman; “Ne zaman uygulanacak bu kanun 2019 da daha 2.5yıl var niye şimdiden çıkartıyoruz. Türkiye şuanda Irak’ta savaşın içinde Suriye’de savaşın için de şehitlerimiz geliyor sınır içerisinde terörle uğraşıyoruz, çok ciddi ekonomik, ahlaki, sosyal sıkıntılarımız var bunlarla ilgili adımlar atılsa görüşmeler yapılsa MHP ile CHP ile veya diğer partilerle işbirliği yapılsa da bunlara çözüm bulunsa da ondan sonra bu Anayasa değişikliği görüşülse daha iyi olmaz mı? 82 darbe anayasasının maddeleri ile uğraşılacağına, milletimizin büyük çoğunluğunun severek benimseyeceği bir anayasa sil baştan yapılsa daha iyi olmaz mı?” dedi.
Anayasa değişikliğinin bir rejim değişikliği olmadığını vurgulayan Lütfi Yalman sözlerini şöyle bitirdi. “CHP’nin dediği gibi rejim değişikliği değil bu. Buradaki yapılan değişiklik, TBMM’nin, Bakanlar Kurulunun, Bakanlıkların ve bir kısım kurumların yetkilerinin bir kişiye devredilmesidir. Burada kuvvetler ayrılığı yok. Maddeler net değil ve sınırlandırılmamış. Bakın her gelen 312. Maddeyi lastik gibi kullandı her gelen farklı farklı yorumladı ve bundan Müslümanlar zarar gördü. Kanun net olur, yoruma açık olmaz.
Muhterem kardeşlerim, bizim derdimiz inancımız, bizim derdimiz milletimiz, memleketimiz, ümmet-i Muhammed bizim derdimiz. Ölçümüz inancımız, mukaddesatımız, değerlerimiz. Buna uyan ne varsa aler-re’si-vel-ayn ancak buna karşı ne varsa biz karşıyız. Burada Ahmet varmış Mehmet varmış Ali yokmuş Veli yokmuş bunlar bizim için ölçü olmaz biz şahıslara göre karar vermeyiz şahısları putlaştırmayız ön plana almayız asla. Biz Erbakan hocamızı lider kabul ettik, benimsedik, hocamız inancımıza aykırı hiçbir şeyi kabullenmezdi. Siz adil düzen dediniz de biz hayır mı dedik? Siz İslam birliği dediniz de biz hayır mı dedik? Karşı çıktığımız halde uygulanan her politika, milletimizin başına çorap ördü. Şimdi bu şekliyle bu referanduma da evet diyemiyoruz ve diyoruz ki bu referandumdan hayır çıkarsa; daha iyi, herkes tarafından kabul görecek bir başkanlık sistemi için fikri ve fiili destek veririz.”