Sıkıyönetim Bildirisini Okumuş Ama Kabul Etmemiş
Mersin’de Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimine ilişkin aralarında eski Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan ile eski 3. Sınıf Emniyet Müdürü Hasan Basri Dağdelen’in de bulunduğu 21’i tutuklu, 2’si firari 32 sanığın yargılandığı davanın üçüncü celsesine devam edildi. Aralarında rütbeli askerlerin, emniyet müdürlerinin ve etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı olan eski polislerin de bulunduğu yaklaşık 60 kişinin tanık olarak dinlendiği davanın üçüncü celsesinin 4. oturumunda mahkeme savcısı tarafından mütalaa verildi. Savcı, ’verilmesi muhtemel ceza karşısında tutuklama tedbirinin ölçülü, adli kontrol tedbirlerinin ise yetersiz kalacağı’ gerekçesiyle sanıkların tutukluluk hallerinin ayrı ayrı devam etmesi, tutuksuz sanıkların da adli kontrol tedbirlerinin sürmesini talep etti.
Ardından tutuklu eski Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan, tanık ifadelerine ve mütalaaya karşı savunma yaparak, tanık ifadelerindeki aleyhte hususları kabul etmediğini söyledi. Demirhan, komutanlıktaki olay gününe ilişkin talep ettiği kamera görüntüleri ile soruşturma aşamasında el konulan kendisine ve ailesine ait dijital materyallere de hala erişemediğini belirtti. Savunmasında ’darbeci’ olmadığını ileri süren Demirhan, "Darbe girişimi başarısız olsa da yoğun faaliyetlerin yapıldığına, bombalar atıldığına, uçakların uçtuğuna hepimiz şahit olduk ama Mersin’de bir mermi bile sıkılmadı, tek bir asker sokağa çıkmadı. 15 Temmuz öncesinde darbe girişimine ilişkin toplantı veya hazırlık gibi bir faaliyet olmadı. Kovuşturma sürecinde elle tutulur hiçbir delille suçlanmadım" dedi.
"Darbeye ilişkin herhangi bir emir vermedim"
Darbeye ilişkin herhangi bir emir vermediğini, mahiyeti altındaki albayların tamamının 16 Temmuz sabahına kadar emirlerini uyguladığını savunan Demirhan, "Kırmızı alarm protokolü çerçevesinde toplanma planı uygulandı. Birliğin giriş ve çıkışları kapatıldı. Birliğin güvenliği için hukuki anlamda en basit ve temel tedbirler bunlar. Bunlar bile doğru bir davranış içerisinde olduğumu gösterir. Liman ve birlik kapısına gönderttiğim askerleri de daha sonra yine ben çektirdim. İstersem çatışma olabilirdi, bunu kim engelleyebilirdi? Hakkımda Sahil Güvenlik botuna ve polislere ateş edin’ emri verdiğim yönündeki iddialar da burada çürüdü. Gerekirse uyarı ateşi açılır denildi, o da gerekirse" diye konuştu.
"Bildiriyi okudum ama bu ilan ettiğimiz anlamına gelmiyor"
Kendisine tezgah kurulduğunu ileri süren Demirhan, kendisini sıkıyönetim komutanı ilan ettiği iddialarıyla ilgili ise, "Sözde sıkıyönetim bildirisini okumuşuz. Evet okudum, birlikte okuduk ama bu sıkıyönetimi ilan ettiğimiz anlamına gelmiyor. İsmime baktım ve sonrasında şaşkınlıkla ’Ben de sıkıyönetim komutanı olmuşum’ dedim ama soruşturmada ve burada ilan etmişim gibi yalan ifadeler verdiler. Mersin’de o gün ne olmuş? Tüm Türkiye’de limanlardan gemiler çıktı, sadece Mersin’de çıkmadı. Komodor Albay Ahmet Habi Uğurluer ’Gemileri çıkartalım’ demesine rağmen izin vermedim" dedi.
Demirhan, duruşmada Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla tanık olarak dinlenen emekli Deniz Subayı B.K.’nın kendisi hakkında ’2 kez FETÖ elebaşı Gülen ile görüştüğü’ yönündeki iddiaları ile ilgili olarak ise suçlamanın asılsız olduğunu, tanığın kariyerindeki başarısını kıskandığını ileri sürdü.
Tutuklu sanıklardan eski Başkomiser Süleyman Akçin de hakkındaki suçlamaları reddederek, polis merkezindeki silahları devriye aracına koymasına yönelik suçlamanın yersiz olduğunu, silahları tedbir amaçlı yanlarında bulundurduklarını iddia etti.
Eski polislerden tutuklu sanık Mustafa Uyanık ise hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, örgütle irtibatının bulunmadığını ve örgütün gizli haberleşme programı ByLock’u kullanmadığını savundu.
Oturum, yarın devam etmek üzere sona erdi.