Eğitim-Bir Senʹden Eğitim yılı Mesajı
Yayınlanma:
Karaman Eğitim-Bir Sen 2010-2011 eğitim-öğretim yılı için mesaj yayınladı
Eğitim Bir-Sen Karaman Şube Başkanı Kasım Aydoğdu 2010-2011 eğitim-öğretim yılı sebebiyle bir mesaj yayınladı, Kasım Aydoğdu yayınladığı mesajında şunları söyledi;
Yeni Bir Öğretim Yılı Başlarken
Yaklaşık 16 milyon öğrenci ve 650 bin öğretmen için 2010-2011 eğitim-öğretim yılı aydınlık, demokratik, özgürlük alanlarının alabildiğine genişlediği bir Türkiye umudunu doruğa çıkaran ağırlıklı gündemin oluşturduğu beklenti ve heyecanla başlıyor. Eğitimin pek çok sorunu çözüm bekliyor; eğitimcilerin kendilerini eğitim hizmetine odaklamasına engel olan pek çok sorunu devam ediyor, ancak sorunsuz bir Türkiye’ye giden yolda milletin belirleyiciliğiyle atılan güçlü adımlar, eğitimin ve eğitimcinin sorunlarının çözümüne ilişkin umut vaat ediyor.
Millet, Darbeyle Kirletilen 12 Eylül’ü ‘Evet’le Temizledi
12 Eylül Anayasası’nın kimi maddelerinde değişiklik öngören Anayasa değişikliği paketini milletin onayına arz eden referandumla ilgili temel söylemimizi, “Millet, darbeyle kirletilen 12 Eylül’ü ‘Evet’le temizleyecek” şeklinde sloganlaştırmıştık. Referandumda ortaya çıkan sonuç, bu söylemimize uygun tecelli etmiştir. Milletimiz, referandumdaki kararıyla 30 yıllık militarist dayatmayı sona erdirmiş, millete rağmen karar verenleri millet adına karar vermeye davet etmiş, demokrasi ve özgürlük istediğini beyan etmiş, kısaca ‘ben milletim, egemenlik benimdir’ demiştir. Şeklî olarak bakıldığında, milletimiz Anayasa’nın bazı maddelerini değiştirmiştir. Esas açısından bakıldığında ise referandumun sonucu, Anayasa’nın bazı maddelerinin değişmesinden çok daha farklı anlamları da ihtiva etmektedir. Millet, Anayasa değişikliğine “Evet” diyerek kendisinin ve ülkesinin geleceğini değiştirmiştir. Geleceğin yol haritasını çizme ehliyetinin de, yetkisinin de kendisinde olduğunu bir kez daha deklare etmiştir. Millet, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” sözünü gerçek anlamıyla yeniden tezahür ettirmiştir.
Milletimizin oluşturduğu bu tablo, toplumun bütün kesimlerince “yeni ve sivil bir Anayasa” kararı olarak algılanmalıdır. İnanıyoruz ki, bu toplumsal sözleşmeye “Evet” diyenler de, “Hayır” diyenler de, “Evet” ya da “Hayır” demesi engellenenler de gençlerimize ve çocuklarımıza miras olarak yeni, sivil, demokratik ve özgürlükçü bir Anayasa’yla yönetilen Türkiye bırakmak konusunda hemfikirdir.
Anayasa değişikliği paketinin milletimizce kabul edilmesinin hemen ardından milletin tayin ettiği istikamet doğrultusunda, geleceğimizi birlikte şekillendirmenin heyecanı içerisinde, hiç vakit kaybetmeden Anayasa değişikliği paketinin gerektirdiği ikincil mevzuat çalışmalarıyla eş zamanlı olarak yeni Anayasa çalışmalarına başlanması gerektiğini düşünüyoruz.
12 Eylül 2010 tarihinde kabul edilen Anayasa değişikliği paketiyle kamu çalışanları başta ‘toplu sözleşme hakkı’ olmak üzere ciddi kazanımlar elde etmiştir:
Kamu çalışanlarının fişlenmesine son verilmiş,
Kamu çalışanları da Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkına kavuşmuş,
Kamu çalışanlarına, kınama ve uyarı cezalarının iptali için yargıya başvuru hakkı verilmiştir.
Kamu Görevlilerinin Sendikal Mücadelesinde Yeni Bir Dönem Başladı
Hiç şüphesiz ki, kamu görevlilerinin ortak hak ve menfaatlerini korumanın ve geliştirmenin mücadelesini veren bir örgüt olmak yönüyle Anayasa değişikliği paketinde bizim için en önemli hüküm, kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı verilmesini sağlayan hükümdür. Toplu sözleşme hakkının değişiklik paketinde yer alması da, Konfederasyonumuzun ısrarlı çaba ve girişimlerinin sonucudur. Toplu sözleşme hakkının fiilen kullanılması için mutlaka yasal bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Anayasa’da yapılan değişiklikle, toplu sözleşme hakkına ilişkin genel çerçeve ortaya konulmuştur. Toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden kimlerin yararlanacağı, toplu sözleşmenin nasıl yapılacağı, toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere nasıl yansıtılacağı kanunla, yani TBMM tarafından düzenlenecektir. Yine, toplu sözleşmenin anlaşmazlıkla sonuçlanması halinde devreye girecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun üyeleri, yapısı ve karar alma şekli de kanunla belirlenecektir. Bu kanunlarla ilgili mevzuat çalışmalarında, yetkili konfederasyon olan Konfederasyonumuz Memur-Sen’in görüş, öneri ve değerlendirmeleri mutlaka alınmalıdır. Kaldı ki, 2010 toplu görüşmeleri sonucunda imzalanan mutabakat da bunu gerektirmektedir. Bu çerçevede, ortak bir çalışma yapmak suretiyle toplu sözleşme hakkının fiili kullanımına ilişkin kanuni düzenlemelerle ilgili çalışmalar öncelikle başlatılmalı ve tamamlanmalıdır.
Son Toplu Görüşme Masasında Fiili Toplu Sözleşme İmzalanmıştır
Kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı veren Anayasa değişikliği paketinin referanduma sunulmasıyla ilgili tarihin Yüksek Seçim Kurulu tarafından 12 Eylül 2010 olarak belirlenmesiyle, yasa gereği 15 Ağustos-30 Ağustos 2010 tarihleri arasında ‘Toplu Görüşme’ler son kez gerçekleştirilmiştir. Konfederasyonumuz, “2010 yılında fiili toplu sözleşme imzalamak istiyoruz” kararlılığıyla toplu görüşme masasına oturmuş, bu kararlılıkla yürütülen mücadeleyle, son toplu görüşme masasında fiili toplu sözleşme imzalanmıştır.
Bu sözleşmeyle,
-2011 yılında kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerine birinci altı ay için yüzde 4, ikinci altı ay için yüzde 4 olmak üzere yıllık yüzde 8,16 artış yapılacaktır. Merkez Bankası’nın 2011 enflasyon tahmininin ortalama 5,3 olduğu dikkate alındığında, maaş artış oranının enflasyon tahmininin üzerinde olması sağlanmıştır.
-Evli, 3 çocuklu, eşi çalışmayan sendika üyesi 14/2’deki bir hizmetlinin 2011 Temmuz maaşı 1.541 TL olacaktır. Bunun anlamı, en düşük memur maaşında yılsonu itibariyle yüzde 18 artış gerçekleşmesidir.
-Çalışmayan eş için yapılan aile yardımında, yüzde 8’lik artışa ilave yıllık bazda 40 TL artış sağlanmıştır. Asıl önemlisi, sözleşmeli personelin de bu yardımdan yararlanması sağlanmıştır. Sözleşmeli personel aylıklarında 1 Ocak 2011’den itibaren 114 TL’lik ilave bir artış olacak, 1 Temmuz 2011’de ise bu artış yaklaşık 140 TL’ye ulaşacaktır.
-2008 yılında üzerinde mutabakata varılan ve 2009 ve 2010 yıllarında herhangi bir artış yapılmayan ek ödemelerde, Ocak 2011’den geçerli olmak üzere en düşüğü 80 TL artış yapılmıştır.
-Toplu görüşme ikramiyesi yeniden hayata geçirilmiş ve 3 ayda bir sendika üyesi kamu görevlilerine 45 TL ikramiye ödenmesi sağlanmıştır.
Son toplu görüşmeler, özellikle sözleşmeli öğretmenler açısından hatırı sayılır kazanımlar sağlamıştır. Bunlardan bazıları şunlar:
-Sözleşmeli personele eş durumu özrüne dayalı yer değiştirme hakkı verilmesi,
-Sözleşmeli personelin yöneticilik yapabilmesi,
-Sözleşmeli personel pozisyonlarının iptal edilmesi durumunda, bu personelin diğer sözleşmeli personel pozisyonlarına yerleştirilmesinde objektif sistem kurulması,
-İlk defa sözleşmeli personel alımının söz konusu olması durumunda, öncelikle kurum içi ilana çıkılarak boş pozisyonların kurum içinden doldurulması akabinde boşalan pozisyonlar için dışarıdan personel alımı yoluna gidilmesinin değerlendirilmesi,
-Sözleşmeli personele sürekli görev yolluğu ödenmesi konusunda çalışma yapılması,
-Sözleşmeli personelden sözleşme ücreti damga vergisi alınmaması ya da bunun kurum tarafından karşılanması.
Sınav Sisteminden Kaynaklanan Sorunlara Çözüm Üretilmelidir
Eğitim sistemimiz, ana sorunlarının gölgesinde, palyatif müdahalelerle yürütülmeye çalışılmaktadır. Eğitim sistemimizin en önemli problemi sınav ve dershane odaklı oluşudur. Şu an dershane sayısının ortaöğretimdeki okul sayısını geçmiş olması oldukça düşündürücüdür.
Sınav ve dershane odaklı olmaktan kurtulmanın yolu, okullardaki yönlendirme çalışmalarının güçlendirilmesinden geçmektedir. Bireyin en önemli gelişim aşaması olan meslek seçimi, hayatı boyunca vereceği en önemli kararlardan biridir. Meslek seçiminin bilinçli bir yöntemle yapılması, hem kişi ve ailesi açısından hem de ülkenin geleceği açısından önem arz etmektedir. Meslek seçiminde öğrencinin bireysel özellikleri yanında ilgi, yetenek ve değerlerinin önemli olduğu, ailelerin ve öğretmenlerin bu noktayı göz önünde bulundurarak mesleki yönlendirme yapmaları önemlidir.
30 Bin Öğretmenin Atamasının Ertelenmesi Ciddi Sıkıntılar Oluşturacaktır
Sınav sistemi, adaletin terazisi gibidir. Sistemin birikimi ölçme ve ölçütler çerçevesinde yerleştirme işleminde bulunma işlevine hangi ölçüde olursa olsun, bir müdahalede bulunulması kabul edilebilir, affedilebilir değildir. ÖSYM’nin sınavlarıyla belirlenen; iştir, aştır, ekmektir, yaşamdır. Bu hususta terazinin diline müdahalede bulunmak büyük ihanettir, emek hırsızlığıdır. Sınavlara hazırlanmak için ekonomik yük altına giren, gece gündüz ders çalışarak emek sarfeden ‘hak etmiş’lerin emeğinin birileri tarafından soruların sızdırılması suretiyle ‘hak etmemiş’lere aktarımı son derece aşağılık bir faaliyettir.
Bugüne kadar ÖSYM’ye güvenilmiş, herkes, ağabey-dayı arayışına girmeden, ancak sınavlara hazırlanmak suretiyle emeline ulaşabileceğinin bilincine varmış ve sistem oturmuştu. Bugün gelinen noktada yitirilen en önemli şey güvendir. Güvenin yitirilmiş olması kaosa davetiye çıkarmaktadır.
ÖSYM yeniden organize edilmelidir. Bunun için de ilk olarak, bu kadar skandala rağmen hala o koltukta neden oturduğunu anlayamadığımız ÖSYM Başkanı derhal görevden alınmalıdır.
KPSS sonuçları üzerindeki tartışma yüzünden 30 bin öğretmenin atamasının ertelenmesi, eğitim-öğretimin başlamasıyla öğretmen ihtiyacı olan okullarda ciddi sıkıntılar oluşturacaktır. Bu sıkıntıları az da olsa giderecek olan ve 18-27 Ağustos 2010 tarihleri arasında başvuruları kabul edilen 3 bin civarındaki “kurumlar arası ilk atama/kurum içi atama, kurumlar arası yeniden atama, açıktan ilk atama, açıktan atama ve milli sporcuların ataması”, KPSS ile ilgili soruşturmanın sonucu beklenmeden hemen yapılmalıdır.
149 Bin Öğretmene, 76 Bin Dersliğe, 30 Bin Hizmetliye İhtiyaç Vardır
Tespitlerimize göre, Türkiye genelinde 149 bin öğretmen açığı bulunmaktadır. Bununla birlikte 250-300 bin öğretmen adayı da atama beklemektedir. Öğretmen açığının giderilmesi için en az 100 bin öğretmen hemen atanmalıdır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde öğretmen açığı oldukça fazladır. Bu yörelerde çalışan öğretmenlere ücret anlamında pozitif ayrımcılık yapılarak, illerin durumuna göre tazminat ödenmelidir.
Derslik başına ortalama 28 öğrenci düşmesi için toplamda 76 bin dersliğe ihtiyaç bulunmaktadır. Bu açığın giderilmesi yönünde çaba gösterilmesi gerekmektedir.
Eğitim kurumlarında, hizmetli yetersizliğinden dolayı temizlik ve hijyen yeterince sağlanamamaktadır. Okulların birçoğunda hizmetli bulunmamakta, her yıl açılan yüzlerce yeni okula yeterince hizmetli verilememektedir. Okullarda bulunan mevcut hizmetliler de verimli çalıştırılamamaktadır. Anadolu’nun birçok yöresinde temizlik konusunda durum bütünüyle içinden çıkılmaz bir haldedir. Bu nedenle, Bakanlık okulların temizlik sorununu çözmek için en az 30 bin hizmetli alımı yapmalıdır.
Okullardaki Şiddetin Önüne Geçilmelidir
Milli Eğitim Bakanlığı, okullar açılırken, öğrencilerin güvenliği, yaşanan şiddet olayları, kantinlerde gıda güvenliği ve hijyeni sağlamak yönünde gereken tedbirleri almalıdır. Bu konularla ilgili öğretmen ve öğrencilerle yaptığımız araştırmada çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı.
17-31 Mayıs 2010 tarihlerinde 12 ilde, 300 okulda, 600 öğretmen ve bin 200 ilk ve ortaöğretim öğrencisiyle yüz yüze yaptığımız “Okul Ortamının Güven ve Sağlık Yönünden Değerlendirilmesi” araştırmasına katılan öğrencilerin yüzde 74’ü, öğretmenlerin ise yüzde 62,3’ü okullarında şiddet olaylarının yaşandığını belirtiyor.
Öğrencilerin yüzde 28,5’i okulda şiddete maruz kaldığını ifade ederken, öğretmenlerin yüzde 8,2’sinin okulda şiddete maruz kaldığı görülüyor. Öğrenciler, okulda maruz kaldığı bu şiddeti en fazla diğer öğrencilerin (yüzde 46) uyguladığını, daha sonra sırasıyla öğretmenlerin (yüzde 29,3), okul yöneticilerinin (yüzde 13,5), okul etrafında dolaşan ve öğrenci olmayan çocuklar ve gençlerin (yüzde 9,4) uyguladığını kaydediyor.
Okulların Temizliği Yeterince Yapılamıyor
Öğrencilere göre okulların yüzde 33,8’inin koridor ve sınıfları bazen temizlenip bazen temizlenmezken, yüzde 12,1’inin ise çok nadir temizleniyor veya hiç temizlenmiyor. Öğretmenlere göre ise, okulların yüzde 28’inin koridor ve sınıfları bazen temizlenip bazen temizlenmiyor, yüzde 3’ünün ise çok nadir temizleniyor veya hiç temizlenmiyor.
Okulların yüzde 37,2’sinin lavabo ve tuvaletleri bazen temizlenip bazen temizlenmezken, yüzde 17,6’sının ise hiç temizlenmediği veya çok nadir temizlendiği ifade ediliyor. Öğretmenlere göre okulların yüzde 28’inin lavabo ve tuvaletleri bazen temizlenip bazen temizlenmiyor, yüzde 5,7’si ise hiç temizlenmiyor veya çok nadir temizleniyor.
Okulların yüzde 32,4’ünde lavabo ve tuvaletlerinde sıvı sabunun bazen olduğu bazen olmadığı, yüzde 20,7’sinde ise hiç bulunmadığı veya çok nadir bulunduğu görülüyor.
Kantinler Yeterince Sağlıklı Değil
Öğrencilerin yüzde 20,3’ü okullarındaki kantinin yeterince sağlıklı olmadığını, yüzde 30,2’si ise kısmen sağlıklı olduğunu düşünüyor. Sağlıklı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 49,5. Öğretmenlerin ise yüzde 14,4’ü okullarındaki kantinin yeterince sağlıklı olmadığını, yüzde 33,7’si ise kısmen sağlıklı olduğunu düşünüyor. Sağlıklı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 51,9.
Öğrencilerin yüzde 72,6’sı, öğretmenlerin ise yüzde 49,4’ü okuldayken yiyecek içecek ihtiyacını kantinden karşılıyor. Araştırmaya katılanlar öğrencilerin yüzde 16,7’si okulunun kantininde çalışanların sağlık koşullarına uymadığını belirtirken, yüzde 29,9’u kısmen uyduğunu dile getiriyor.
Okul Servis Araçlarının Denetimi Artırılmalıdır
Okula servisle gelen öğrencilerin yüzde 11,9’u servis aracında kendini güvenli hissetmiyor. Öğrencilerin yüzde 13,7’si servis şoförünün kendine kaba davrandığını belirtiyor. Servis şoförünün trafik kurallarına uymadığını söyleyen öğrencilerin oranı yüzde 8,6. Öğrencilerin yüzde 78,4’ü servis aracında emniyet kemeri takmadığını belirtiyor.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 12,4’ü okul servis şoförlerinin öğrencilere davranışlarının uygun olmadığını düşünüyor. Yüzde 13,3’ü okul servis şoförlerinin trafik kurallarına uymadığını ifade ediyor. Öğretmenlerin yüzde 82,3’ü okul servis şoförlerinin çocuk psikolojisi, iletişim gibi konularda hizmetiçi eğitimden geçirilmesi gerektiğine inanıyor.
Okul yolunun trafik açısından öğrenci için güvenli olmadığını düşünen öğretmenlerin oranı yüzde 50,4. Öğretmenlerin yüzde 44,2’si okul çevresini öğrenciler için güvenli bulmuyor.
Okulların Ortamı Güvenli ve Sağlıklı Hale Getirilmelidir
Türkiye’deki okulların ortamının eğitim ve öğretim açısından güvenli ve sağlıklı mekânlar haline getirilmesi, şiddetten, tehlikeden ve sağlığa zararlı durumlardan uzak tutulması gerekir. Bu durumlar sağlanamadığı takdirde, sadece okullarda öğrenciler ve öğretmenler değil, eğitim süreci, okulun yakın-uzak çevresi ve bütün toplum olumsuz etkilenir.
Okullarda etkili öğrenmenin gerçekleştirilmesi ve öğrencilerin kendi potansiyellerini geliştirebilmeleri için, okulun öğrenci ve öğretmenler açısından güvenli ve sağlıklı bir mekan olması gerekmektedir. Güvenli ve sağlıklı bir öğrenme ortamı olmadan öğretmenler öğretimde, öğrenciler de öğrenmede sıkıntı yaşar. Bunun önüne geçilmesi için okulların güvenli ve sağlıklı hale getirilmesi bir zorunluluktur.
Bunların yanı sıra eğitimin ve eğitim çalışanlarının diğer sorunlarından bazılarına da kısaca değinmek istiyoruz.
Okullara Bütçe Ayrılmalıdır
Her kayıt döneminde ‘bağış’ adı altında velilerden para toplanması, başta maddi durumu iyi olmayan veliler olmak üzere toplumda rahatsızlığa neden olmaktadır. Bakanlık, bunun önüne geçmek için okullara belli bir bütçe ayırmalı, ihtiyaçlar bu bütçeden karşılanmalıdır.
Ek Ders Ücretleri Vergiden Muaf Tutulmalıdır
Kurum İdari Kurulu’nda alınan karar gereği olarak ek ders ücretlerinin vergiden muaf tutulması ve vergi matrahına dahil edilmemesinin sağlanması yönünde çalışma yapılmalıdır.
İkili Eğitim Okul Yöneticilerinin Ek Derslerinde İyileştirme Yapılmalıdır
Bir devlet memurunun haftalık çalışma süresi 40 saat olup, 40 saatten fazla yapılan mesaiye ücret ödenmemektedir. İkili eğitim yapan okulların yöneticileri 07:00-18:00 saatleri arasında görev yaparak haftada 40 saatten fazla çalışmaktadır. İkili eğitim yapan okul yöneticilerinin çalışma süreleri dikkate alınarak ek derslerinde iyileştirme yapılmalıdır.
KBYS ile İlgili Yasal Değişiklik Biran Önce Yapılmalıdır
Kariyer Basamaklarında Yükselme sınavlarında başarılı olup ancak kontenjan sınırlamasından dolayı değerlendirme sonucunda uzman öğretmenlik sertifikası alamayan öğretmenlere Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı dikkate alınarak, uzman öğretmenlik sertifikası verilmelidir.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gereği Kariyer Basamaklarında Yükselme Sınavı ile ilgili yasal değişiklik yapılarak uzman öğretmenlik sınavı bir an önce yapılmalıdır.
Parasız Yatılı ve Burslu Öğrenci Okutma Hakkı
Parasız yatılı ve burslu öğrenci okutma ve onlara yapılacak sosyal yardımlara ilişkin mevzuata “eğitim çalışanları” ifadesi konularak, memur ve yardımcı personel çocuklarının da bu haktan yararlanması sağlanmalıdır.
Unvan Değişikliği Sınavı Hemen Yapılmalıdır
Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında görev yapan tekniker, teknisyen, mimar ve mühendis kadroları için ihtiyaç durumu da dikkate alınarak unvan değişikliği sınavı hemen yapılmalıdır.
İdarecilerin ‘6 Saat Derse Girme Zorunluluğu’ Kaldırılmalıdır
Kurum İdari Kurulu’nda alınan kararın gereği yapılarak eğitim kurumları yöneticilerinin aylık karşılığı haftada 6 saat derse girme zorunluluğunun kaldırılması için başlatılan süreç tamamlanmalıdır.
Sözleşmeli Öğretmenlerin Kadroya Geçirilmesi Çalışmaları Sonuçlandırılmalıdır
Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi konusunda verilen sözler bir beklenti oluşturmuştur. Bu beklenti bir an önce karşılanmalı, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesine ilişkin çalışmalar sonuçlandırılmalıdır.
Öğretmen Dışındaki Eğitim Çalışanlarının Görev Tanımları Yapılmalıdır
Toplu Görüşme ve Kurum İdari Kurulu kararları gereği öğretmen dışında kalan eğitim çalışanlarının görev tanımları yapılarak, bu personelin atama ve yer değiştirme işlemleri öğretmenlerde olduğu gibi bir sisteme bağlanmalıdır.
Ek Ödeme Almayan Eğitim Çalışanlarının Ücretlerinde İyileştirme yapılmalıdır
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı birimlerdeki Genel İdare Hizmetleri Sınıfı çalışanları (il ve ilçe milli eğitim müdür ve yardımcıları, şube müdürü, müfettiş ve şef) ek ödeme almadıkları için idari hiyerarşide ücret dengesizliği yaşanmaktadır. Bu dengesizliğin giderilmesi için bu yöneticilerin de ücretlerinde iyileştirme yapılmalıdır.
İLKSAN’a Zorunlu Üyelik Uygulaması Sona Erdirilmelidir
İLKSAN’a zorunlu üyelik uygulaması sona erdirilerek, üyelikten ayrılmak isteyenlerin mağdur edilmemesi için aidatları İLKSAN Sosyal Yardımlar Yönetmeliği’nin emeklilik yardımı kapsamında hesaplanarak iade edilmelidir.
Eğitimi Boykot Çağrıları Çocuklarımıza Haksızlıktır
Bir siyasi partinin, eğitimi boykot çağrılarına destek vereceğini açıklaması tehlikeli bir yaklaşımdır. Çocuklarımızın bir hafta okula gönderilmemesi, onlara yapılacak en büyük haksızlıktır. Onların eğitimlerinden geri kalmalarının vebali ağırdır. Bundan kimse siyasi rant devşirmeyi aklından geçirmesin ve hiç kimse siyasal atraksiyonlarına çocukları alet etmeye kalkışmasın.
Yeni eğitim-öğretim yılının eğitim çalışanları, öğrencilerimiz ve velilerimiz için huzurlu ve başarılı bir yıl olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
Kasım Aydoğdu
Eğitim-Bir-Sen
Karaman Şube Başkanı
Eğitim