Halloum: Biz Değilsek Torunlarımız, Torunlarımız Değilse Onların Torunları Elbet Bu Zafere Tanıklık Edecekler
Kapanış programında ilk konuşmayı NEÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı ve Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Çemrek yaptı. Çemrek, Kongrenin yapılış sürecinde emeği geçen herkese teşekkür ederek böylesi önemli bir konunun NEÜ ev sahipliğinde gerçekleştirilmiş olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Eski Filistin Büyükelçisi Rıbbi Halloum ise konuşmasında kongrede farklı oturumlarda başarılı sunumların yapıldığını, başta NEÜ olmak üzere kongreye destek veren herkese teşekkürlerini sundu. Konya’da 1980 yılında Filistin için düzenlenen yürüyüşü hiç unutmadığını kaydeden Halloum, Konya’nın bu anlamda kendisi için başka bir öneme sahip olduğunu hatırlattı. Arap rejimlerinin kendilerine sırt çevirdikleri dönemde, Filistin’in yanında yalnızca Türkiye’nin olduğunun altını çizen Halloum, “Filistin’e verilen bu desteklerden şunu anlıyorum ki biz zafer elde edeceğiz. Biz değilsek torunlarımız, torunlarımız değilse onların torunları elbet bu zafere tanıklık edecekler” ifadelerini kullandı.
İslam İşbirliği Teşkilatı İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi Genel Direktörü Musa Kulaklıkaya da konuşmasında Filistin halkının her uyandıkları gün bin bir çeşit insanlık dışı zulme uğradıklarını, Müslümanlar olarak aynı acıyı paylaşmak gerektiğini ifade etti. Kulaklıkaya, dünya üzerinde hiçbir işgalin bu kadar uzun sürmediğini hatırlatıp, Kudüs’ün en büyük barış ve hoşgörü şehri olduğunu sözlerine ekledi. Yazar Levent Baştürk ise 20 Arap 40 İslam ülkesinin İsrail karşısında aciz kaldığını söyleyerek bu durumdan üzüntü duyduğunu, tüm Müslüman ülkelerin Filistin meselesine karşı daha dik bir duruş sergilemesi gerektiğinin altını önemle çizdi.
NEÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker ise kongreye katkı sunan konuklara ve kongrenin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederek konuşmasına başladı. Birçok açıdan söylenecek çok söz olduğunu belirten Şeker, Filistin meselesinin daha özel başlıklar altında ele alınması gerektiğinin önemine değindi. Filistin davasının bir hak ile batıl mücadelesi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Muzaffer Şeker, durdukları safın net olduğunu, bu duruşun gelecek nesillere aktarılmasının da son derece önem arz ettiğini sözlerine ekledi.
Program hediye takdimleri ve toplu fotoğraf çekilmesi ile son buldu.