KMÜ’DE Filistin’de Çocuk Olmak Anlatıldı

KMÜ’DE Filistin’de Çocuk Olmak Anlatıldı
KMÜ'de "Filistin’de Çocuk Olmak ve Yaşanılan Problemler" konulu konferans düzenlendi.

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Kültür Ahlak ve Medeniyet Topluluğu ile İlim ve Medeniyet Topluluğu tarafından ortaklaşa "Filistin’de Çocuk Olmak ve Yaşanılan Problemler" konulu konferans düzenlendi.
Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Konferans Salonunda düzenlenen konferansa Rektör Prof. Dr. Sabri Gökmen, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Yıldırım, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Münir Oktay, üniversite personeli ve çok sayıda öğrenci katıldı.
“Filistin'de çocuk olmak aslında hiç çocuk olmamaktır”
Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan konferansın açılış konuşmasını yapan İlim ve Medeniyet Öğrenci Topluluğu Başkanı Muhammet Fatih Topal, “Bugün burada sevdamızın en yücesi, kanayan yaramız Filistin’i ve Filistin’de çocuk olmayı konuşacağız. Filistin’de çocuk olmak; savaşın çocuğu olmak, şehit olmak için doğmak, kısacası hiç çocuk olmamaktır aslında.” dedi. 
Kültür Ahlak ve Medeniyet Öğrenci Topluluğu Başkanı Mehmet Furkan Çörten ise “Bugün Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilip 193 ülke tarafından onaylanan Dünya Çocuklar Günü. Fakat Filistin’de çocuklar için hayatın olmadığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Filistin'de 2016 yılının ocak ayından kasım ayına kadar 2 bin 900 çocuk tutuklandı. Bu yıl yaklaşık 70 çocuk şehidimiz var, 2012 yılından itibaren toplamda bin 500’e yakın çocuk şehit edildi. Buradan zulmedenlere sesleniyorum: Artık size 'çocuklara güzel bir Filistin, güzel bir dünya bırakın' demiyoruz. Filistin ve dünyada çocuk bırakın, diyoruz.” şeklinde konuştu.
“Kudüs’te ikamet eden halkın vatandaşlığı yok”
Video gösterimiyle devam eden konferansta ilk olarak söz alan Av. Cavit Tatlı, Mescid-i Aksa hakkında genel bilgiler aktardı. Av. Tatlı, “Kudüs’te ikamet eden halk, 1980 yılında yapılan bir anlaşma gereğince seçme-seçilme dışında tüm haklarını kullanabiliyor ancak İsrail pasaportu verilmiyor, sadece seyahat kartı veriyorlar. 20 Kasım 1989 tarihli BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'ye 1991 yılında İsrail de katılmasına rağmen çocuklara karşı işlenen suçların yeterince soruşturulmaması, kovuşturulmaması ya da ceza verilmemesi durumu söz konusu. Filistin’de yaşayan çok sayıda çocuk kendi mahallelerinde sebepsiz yere tutuklanmış ve hapse atılmış. Sebepsiz yere öldürülen, tutuklanan çocuklara bunları yapanlara karşı gerekli yaptırımlar uygulanmıyor.” dedi.
“Filistin halkının cesareti örnek alınmalı”
Konferansın diğer bir konuşmacısı olan Av. Yasin Kayacı, "Kudüs’teki Hak İhlalleri ve Hiçe Sayılan Hukuk" adlı bir sunum yaparak ayrım duvarı, Yahudi yerleşimciler ve yıkımlar hakkında bilgi verdi. Av. Kayacı, “Ayrım yani utanç duvarı, 2002 yılında güvenlik gerekçesiyle Batı Şeria’da başladı. 8 ile 12 metre arasında değişen yüksekliğe sahip olan ve şu ana kadar yüzde 65’i yapılan duvar tamamlandığında 760 kilometrelik uzunluğa sahip olacağı tahmin ediliyor. Batı Şeria sınırına çekilen duvardan cesaret alan İsrail şimdi de duvarın Kudüs’ün içerisine kadar uzamasını sağlayacak yeni bir projeye imza attı. Filistin halkı da egemenlik, mülkiyet hakkı, psikolojik ve sosyal gerekçelerin yanı sıra ulaşım ve seyahatin engellenmesi, binaların ve ağaçların yıkılması, tarlalarının yok edilmesi gibi pek çok sebep yüzünden ayrım duvarına karşı çıkmışlardır.” dedi.
Av. Kayacı, “İsrail, 1967 yılında Filistin topraklarını siyasi bir mesele eden Mısır, Suriye ve Ürdün’e karşı 6 Gün Savaşları'ndan zaferle ayrılması ile yeni bir işgal politikası geliştirmiştir. İsrail’in, ele geçirdiği topraklara yerleşimcilerin yığılmasını bir devlet politikası haline getirdiği görülmektedir. Bugün ülke genelinde, Filistinlilere ait 30 ila 50 bin konut hakkında yıkım kararından bahsedilmektedir. Ayrıca işgal altındaki bazı köylerin boşaltılması, bunun yanı sıra yine duvar ya da ekonomik engellemeler ile insanların göçe zorlanması mevzubahistir. Yıkımlardaki asıl amaç, Yahudi yerleşimcilere yeni yaşam ve yerleşim alanları temin etmek, yeni bağlantı yolları açmaktır. İsrail devletinin yıkım gerekçeleri arasında Filistinlilerin suç işlemesi ve ruhsat sorunu ön plana çıkıyor. Fakat her şeye rağmen Filistin halkının cesareti ve gösterdiği sabır takdire şayan bir durumdur. Herkes Filistin halkının cesaretini örnek almalıdır.” diyerek sözlerine son verdi.
Konferans katılımcılara plaket takdim edilmesi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.