Tabip Odalarından Ortak Bildiri: “Hekimler Milletinin Ve Ordusunun Yanında!”
“Bizler, aşağıdaki isimleri yazılı Tabip Odaları yönetim kurulları olarak aşağıdaki husuları kamuoyumuzun ve aziz milletimizin dikkatlerine ve bilgilerine sunarız” diye başlayan bildiride , “Mesleğimizin ve odalarımızın çatı örgütü olan Türk Tabipler Birliğinin son günlerde yaşanan olaylarla ülkemiz gündemine olumsuz bir algı oluşturacak şekilde gelmesinden duyduğumuz üzüntüyü öncelikle belirtmek isteriz. Bu durumun ortaya çıkmasına neden olan anlayışla ilgili olarak, hukuk kuralları çerçevesinde gereğinin yapılarak konunun aydınlatılacağını ümit ediyoruz” denildi.
“Afrin ülkemiz için beka sorunudur”
Bildiride, ülkemizin hem coğrafi konumu hem de geçmişten gelen sosyal ve kültürel mirası nedeniyle kötü niyetlilerin üzerine her zaman hesap yapageldikleri bir coğrafya olduğu belirtilerek, “Bu nedenle de terör ve terörle mücadele milletimiz için her zaman var olan bir realite olmuştur. Dünya durdukça da bu mücadele devam edecektir. Yıllardır vatan savunmasını yürütmekte olan polisimiz, askerimiz, korucumuz başta olmak üzere diğer kamu görevlilerimiz ve sivil vatandaşlarımıza yönelik terörist faaliyetlerde bulunan PKK ve benzeri terör örgütleri, son yıllarda özellikle Irak ve Suriye’nin Kuzey bölgelerinde oluşan otorite boşluğundan faydalanarak palazlanmaya ve sınırımızdaki illerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızı tehdit etmeye başlamışlardır. Tüm bu sorunlara kökten çözüm bulmak, terör örgütlerinin makul düşünen her insanın aklıyla dalga geçercesine isim değişikliği yaparak sahada aynı amaçlar doğrultusunda cirit atmaya devam etmesini önlemek üzere Türk Silahlı Kuvvetlerimizin başlatmış olduğu Zeytin Dalı Harekatını destekliyoruz. Bu zamana kadar şahadet mertebesine ulaşan askerlerimize ve bu süreçte terör saldırılarıyla hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyoruz” ifadeleri kullanıldı.
"Sorun birliğimizde (TTB) değil, yöneten anlayışta”
Bildiri şöyle devam etti: “Özelde bu harekat, genelde ise terörle mücadelemizle ilgili olarak, ortak kanaat ve düşüncemizin aksine, merkez birliğimiz Türk Tabipler Birliği tarafından yayınlanan ve tamamen ‘terör yuvalarını kurutma ve teröristleri bertaraf etme’ adına yapılan bu hareketi, kavram kargaşasına da yol açacak bir kasıtla ‘savaş’ nitelemesinde bulunarak durdurulmasını talep etmelerini anlamamız mümkün değildir. Özellikle de yıllardır canlarımızı yakan terör olayları akabinde hiçbir açıklamaları olmayıp, teröriste terörist, terör örgütüne terör örgütü deme cesaretini bile gösteremeyen bu zihniyetin bizi temsil etmediğini düşünüyoruz. Bu nedenle de yaptıkları açıklamalara katılmadığımızı ve kınadığımızı ifade etmek isteriz. Şu andan itibaren yapılacak en doğru hareketin Milletimizden özür dileyerek işgal ettikleri makam ve mevkileri terk etmek olduğunu belirtmek isteriz. Düşünce ve ifade özgürlüğü aklıselim sahibi herkes gibi bizlerin de savunduğu bir haktır. Ayrıca kişilerin meslekleri, sadece hekimlik mesleğinden olanlara değil, hiçbir meslek grubuna “suç işleme hakkı” gibi bir ayrıcalık tanımaz. Ancak geçmişte bunun doğru örneklerini veremeyenlerin bugün yersiz, zamansız ve çarpıtma ifadelerle söylediklerini ifade özgürlüğünün tezahürü gibi sunmalarını anlayamıyoruz. Genel kurullarda şehitlerimize ve bu ülkeyi bizlere hazırlayanlara saygı duruşunda bulunma ve İstiklal Marşımızı okuma konusunda dahi isteksiz davranıp polemiklere neden olanlar, çatı örgütümüzün bugün geldiği durumdan sorumludurlar.”
“Tarafsız yargımıza güveniyoruz!”
Tabip Odalarının bildirisinde şunlar kaydedildi: “Ancak yine ortak görüşle katılmadığımız husus, hukuki süreçlerin ‘haksızı haklı çıkaracak ve ‘mağdur’ rolü oynamalarına fırsat verecek tarzda değil, daha makul’ yürütülebilmesidir. Nitekim bu durumu bahane ederek, geçmişte Türk Tabipler Birliği yöneticiliği yapmış eski başkanlarca bazı toplantı ve eylemlere davet edilmekteyiz. Hukukî süreç tamamlanana kadar bu konuda bir çalışmanın içinde yer almama kararlılığındayız. Bu nedenle, hukuki sürecin de bir an önce tamamlanması ve konunun aydınlığa kavuşturulması en öncelikli dileğimizdir. Bu arada üç yöneticinin gözaltı sürecinin ’adli kontrol’ şartıyla sonlandırılmasını olumlu buluyoruz, diğer yöneticilerle ilgili olarak bağımsız Türk yargısının en doğru kararı hızlı bir şekilde vereceğine inanıyoruz. Çatı kuruluşumuz olan TTB’den beklentimiz, koruyucu sağlık hizmetleri başta olmak üzere sağlığın tüm kademelerinde uygulanan sağlık politikalarına aktif katılım sağlamak, mesleğini ve meslektaşlarının tüm sosyal ve özlük haklarını savunmak, son zamanlarda artış gösteren hekime şiddet olaylarına yoğunlaşmak, hekimlerin gittikçe artan itibar erezyonuna karşı mücadele etmek, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının gündeminde olan sorunlarla ilgilenmek ve her alanda standardın yükselmesine katkı yaparak sosyokültürel ve ekonomik kalkınmanın sağlanmasına hizmet etmek konusunda çalışmalar yapmasıdır.Bu ortak düşüncelerle bizler, kamuoyumuza saygılar sunar, kahraman ordumuza başarılar dileriz.”
Bildiriye destek veren tabip odaları şöyle: “Afyonkarahisar Tabip Odası, Aksaray Tabip Odası, Amasya Tabip Odası, Elazığ-Bingöl-Tunceli Tabip Odası, Kahramanmaraş Tabip Odası, Karaman Tabip Odası, Kayseri Tabip Odası, Kırıkkale Tabip Odası, Kırşehir Tabip Odası, Konya Tabip Odası, Kütahya Tabip Odası, Malatya Tabip Odası, Nevşehir Tabip Odası, Ordu Tabip Odası, Sakarya Tabip Odası, Şanlıurfa Tabip Odası, Zonguldak Tabip Odası.”